yumuşak
Görünüm
Türkçe
[değiştir]Ön ad
[değiştir]yumuşak (karşılaştırma daha yumuşak, üstünlük en yumuşak) yumuşak
- dokunulduğunda veya üzerine basıldığında çukurlaşan, eski biçimini kaybeden, katı karşıtı
- Pamuk yumuşaktır.
- kolaylıkla bükülen, buruşmayan, sert karşıtı
- Kadife gibi ince ve yumuşak olan bu arakiyeler de çok iyi saklanmıştır. - A. H. Çelebi
- dokunulduğunda hoş bir duygu uyandıran
- Yerde yumuşak kilimler serili geniş odasına bağdaş kurup yerleşiriz. - A. Erhat
- kolaylıkla işlenebilen
- Uzun gagasını yumuşak topraklara sokar, otların kökündeki yaşlığı emerek yaşarmış. - M. Ş. Esendal
- kolay çiğnenen, kolay kesilen
- Yumuşak ekmek.
- ılıman, sert karşıtı
- Yumuşak iklim. Yumuşak hava.
- kaba, hırçın, sert olmayan, kolay yola gelen, uysal
- okşayıcı, tatlı, hoş
- Gözleri yan aralık, kirpiklerinin arasından bana her zamanki yumuşak, tatlı, sonsuz şefkatiyle bakıyor. - Y. Z. Ortaç
- sessiz, hafif
- Onun içinde mutlaka sönüp yanan gizli yumuşak ışıklarla fosforlu bir parıldayış vardır. - A. Ş. Hisar
- (dil bilimi) ciğerlerden gelen havanın ses yolundaki sivrilmiş, sedalı, ötümlü, titreşimli
Deyimler
[değiştir]Çeviriler
[değiştir]çeviriler
Kaynakça
[değiştir]- Türk Dil Kurumuna göre "yumuşak" maddesi