Ergonomi 5(2), 84 – 97, 2022
e-ISSN : 2651 - 4877
Ergonomics 5(2), 84 – 97, 2022
DOI: 10.33439/ ergonomi.1111957
OFİS TASARIMINDA ERGONOMİK KOŞULLARIN SAĞLANMASININ ÖNEMİ
Bilge YARAREL DOĞAN1* , Kübra ARSLAN2, Sura KILIÇ3, Gökçe Saadet ARPACI4
İstinye Üniversitesi, Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi, İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı
ORCID No: http://orcid.org/0000-0001-6448-3660
2 Marmara Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, İç Mimarlık Bölümü
ORCID No: http://orcid.org/0000-0002-2803-7185
3 İstinye Üniversitesi, Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi, İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı
ORCID No: http://orcid.org/0000-0002-6627-1116
4 İstinye Üniversitesi, Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi, İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı
ORCID No: http://orcid.org/0000-0001-8974-4361
1
Anahtar Kelimeler
Ergonomi bilimi
Ofis
Çalışan sağlığı
Ergonomik tasarım kriterleri
Öz
Ofis organizasyonlarının sosyal yapısı ile teknik yapısının bütünleştirilmesi, günümüz iş
hayatının önemli konularından birini oluşturmakta olup çalışanın sağlıklı, verimli, istekli ve
işiyle uyumlu çalışabilmesi için oldukça önemlidir. Günümüz modern dünyasında ofis
çalışanlarının çoğu çalışma ortamının çevresel ve fiziksel koşulları sebebiyle çeşitli problemlerle
karşılaşmakta ve bu durum çalışanların beden ve ruh sağlığını olumsuz etkilemektedir.
Çalışanın gelişen teknoloji, makineler ve çalışma sistemleri karşısında yetersiz kalmasının
önlendiği ve ergonomik açıdan sağlığının düşünüldüğü ofis mekânlarının düzenlenmesi
gerekmektedir. Tüm bu düzenlemeler insanın antropometrik ölçüleri, anatomik yapısı, fizyolojik
kapasitesi ve toleransları göz önünde bulundurularak yapılmalıdır. Ergonominin temel
fonksiyonu olan çalışanın iş yerinde verimli, sağlıklı ve güvenli çalışabilmeleri için gerekli iş
organizasyonunun insan özelliklerine uygun olarak düzenlenmesi sağlanarak; çalışan sağlığı ve
iş güvenliği koşulları iyileştirilmeli, fizyolojik ve psikolojik açıdan çalışma performansı
artırılmalıdır. Bu çalışmanın amacı, ergonomi biliminin önemine değinilerek ofis ergonomisinin
iş verimine etkisini incelemektir. Bu amaç doğrultusunda çalışma mekânını oluşturan bileşenler
perspektifinde çalışan sağlığı ve iş verimi analiz edilmiştir. Yapılan araştırma sonucunda
çalışma çevrelerinde aydınlatma sistemi, ses ve gürültü denetimi, iklimlendirme sistemi, araçgereç uyumu ve renk tercihi gibi faktörlerin çalışanlar üzerinde önemli etkileri olduğu
görülmüştür.
THE IMPORTANCE OF ENSURING ERGONOMIC CONDITIONS IN OFFICE
DESIGN
Keywords
Ergonomics science
Office
Employee health
Ergonomic design criteria
Araştırma Makalesi
Başvuru Tarihi
Kabul Tarihi
*
*
Abstract
The integration of the social structure and technical structure of office organizations is one of
the key issues of today's business life. It is also important that the employee works in the office
in a healthy, efficient, willing, and appropriate manner. In today's modern world, most office
workers face a variety of problems in terms of the environmental and physical conditions of their
work environment. This adversely affects the health and mental health of employees and their
work productivity. It is necessary to organize office spaces where the employee is prevented from
being inadequate in the face of developing technology, machinery and operating systems and is
ergonomically considered healthy. All these arrangements must be made with the human
anthropometric measurements, anatomical structure, physiological capacity, and tolerances in
mind. The purpose of this study is to examine the impact of office ergonomics on business
efficiency by addressing the importance of ergonomics science. In this objective, the health and
work efficiency of the employees in the perspective of the components that make up the
workplace have been analyzed. The study found that factors such as illumination system, sound
and noise control, air conditioning system, vehicle-equipment compatibility and color
preference have significant impact on employees in the working environment.
: 01.05.2022
: 19.07.2022
Research Article
Submission Date
Accepted Date
: 01.05.2022
: 19.07.2022
Sorumlu yazar e-posta:
[email protected]
Bu çalışma, 27. Ulusal Ergonomi Kongresinde bildiri olarak sunulmuştur.
84
Ergonomi 5(2), 84 - 97, 2022
1. Giriş
Ergonomi; anatomi, fizyoloji, biyoloji ve psikoloji
bilimlerine ait verileri kullanılarak insan-iş çevresikullanılan
donanım
arasındaki
ilişkileri
düzenlerken; verimlilik ve etkinlik bakımından
insan-sistem
optimizasyonunun
sağlanmasını
amaçlamaktadır. Bireylerin yaşamında önemli bir
yer tutan ergonomi kavramı, sürekli değişen ve
gelişen özelliğiyle içeriği geniş bir tanıma sahiptir.
Bu disiplinin dinamik olma özelliği, insan fizyolojisi
hakkında her geçen gün yeni bilgiler edinilmesinden
kaynaklanmaktadır. Ergonomi bilimi ile ilgili doğru
bilgi edinilmesi için bu bilimin fizyoloji, tıp, eczacılık,
psikoloji ve sosyoloji bilimleri ile olan ilişkisinin
incelenmesi ve doğru bir şekilde yorumlanması
gerekir (Kroemer, Kroemer & Kroemer-Elbert,
2001). Ergonomi bilimi, bireylerin çalışma ortamını
ve çalışanların fiziksel, psikolojik ve biyolojik
özelliklerini göz önüne alarak insan-mekân
uyumunun sağlanmasını hedeflemektedir (Kaya,
2008). Ergonominin tanımı kısaca insanın işe değil,
işin insana uydurulması gerekliliği olarak
açıklanabilir (Akpınar, Çakmakkaya ve Batur, 2018).
Ofisler, kamu ve özel kuruşların çatısı altında yer
alabilen, işlerin ve işleyişin yürütülmesinde görevli
hacimlerdir. Ülkemizde hizmet sektöründe yaşanan
gelişmeler ofis sayılarının artışını da beraberinde
getirmiştir. Yaşanan bu artışla birlikte çalışanların
sağlıklarının
ve
güvenliklerinin
sağlanması
konusunda çalışma ortamı koşullarının uygun
şekilde düzenlenmesi son yıllarda oldukça önemli bir
konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu hususta,
işlerin akıcı ve düzenli şekilde yürütülmesi için
ofislerin, çalışan personelin fiziksel ve psikolojik
ihtiyaçlarını en yüksek seviyede karşılayacak şekilde
tasarlanmış olması önem taşımaktadır (Bekleviç ve
Gedik, 2018). Ofis mekânlarının tasarımında
ergonomik verilerin kullanımı, çalışanların fizyolojik
ve psikolojik sağlıklarına olumlu etkileri olduğu gibi
aynı zamanda daha verimli, yararlı, üretken ve
düzenli bir iş akışı sağlamaktadır.
Çalışma kapsamında, ergonomi biliminin önemine
değinilerek bu bilimin ofisler için iş verimine olan
etkisi
incelenecektir.
İnceleme,
ofislerin
tasarlanmasında fiziksel parametreler olan;
aydınlatma, gürültü, iklimlendirme, titreşim, renk ve
tasarıma dair unsurlar üzerinden incelenecektir.
Konuyla ilgili yapılan alan yazın taramasında bu
konunun birçok kez çalışıldığı görülmüştür. Bu
çalışmalar belirlenen çalışma evreni kapsamında
ofislerin fiziksel ve kullanılan donatıların ergonomik
koşullarının
incelendiği,
ergonomik
risk
değerlendirmelerinin
yapıldığı
ve
ofislerde
kullanılan renklerin çalışanların iş performansı ve
stres düzeyinin ölçülmesine yönelik çalışmalardır.
Bekleviç ve Gedik (2018) tarafından yapılan
çalışmada Düzce Üniversitesi bünyesinde çalışmakta
olan akademik ve idari personelin kullanmakta
olduğu ofis mekânlarının ergonomik koşullar
kapsamında analizi yapılmıştır. Çalışma kapsamında
amaçlanan analiz yönteminde 798 katılımcı ile
yürütülen anket formu kullanılmıştır. Çalışma
sonucunda katılımcıların %12,7’sinin ergonomik
bilgisayar kullanımı hakkında bilgi sahibi olduğu,
%43’ünün de bu konu hakkında bilgi sahibi olmadığı
belirlenmiştir. Buna ek olarak çalışma evreni olarak
belirlenen ofislerin doğal ve yapay aydınlatma
bakımından uygun koşullarda olduğu, hava kalitesi
bakımından iyi olduğu, ses yalıtımı bakımından ise
çok iyi durumda olduğu, özellikle ofis mekânlarında
kullanılan çalışma masası ve çalışma sandalyesinin
antropometrik olarak çalışanlara uygun olduğu
sonucuna ulaşılmıştır.
Özkan ve Kâhya (2017) tarafından yapılan benzer
bir
çalışmada
ise
Eskişehir
Osmangazi
Üniversitesinin akademik ve idari birimleri çalışma
evreni olarak belirlenmiştir. Belirlenen çalışma
evreni kapsamında kullanılan ofis mekânlarında
ergonomik risklerin değerlendirilmesi amacıyla
Rapid Office Strain Assesment (ROSA) ve Cornell
Musculoskeletal Discomfort Questionnarie (CMDQ)
yöntemleri kullanılmıştır. Bu yöntemler kullanılarak
ofislerde kullanılan çalışma sandalyesi, monitör,
klavye, fare ve telefonların çalışanların fiziksel
pozisyonlarında ne düzeyde bozukluklara yol açtığı
ve bu bozuklukların vücutta hangi bölgelerde daha
yoğun rahatsızlık oluşturduğu incelenmiştir. Çalışma
sonucunda, bireylerin omuz, boyun ve sırt
bölgelerinde yoğun bilgisayar kullanımına bağlı
olarak birtakım ağrılar hissettikleri görülmüş ve ofis
çalışma masalarında kullanılan bilgisayar ve diğer
donanımların ergonomik açıdan risk taşıdığı tespit
edilmiştir.
Manav ve Küçükdoğu (2006) tarafından ortaya
konan çalışmada ofislerde aydınlık düzeyi ve renk
ilişkisinin çalışma performansına olan etkisi
incelenmiştir. Bu kapsamda, dört farklı aydınlık
düzeyi ve dört farklı renk sıcaklığı ile sekiz farklı
senaryo oluşturulmuştur. Oluşturulan senaryoları
deneyimleyen katılımcılardan mekânları anket
formu ile değerlendirmeleri istenmiştir. Yapılan
analizler sonucunda, aydınlık düzeyinin tek değişken
olduğu senaryonun performansa etkisinin olmadığı,
ancak mekân algılamayı etkilediği görülmüştür.
Renk sıcaklıkları ile kurgulanan farklı senaryoların
ise mekân algılamada ve çalışanlar üzerinde yapılan
performans ölçümlerinde değişkenlik gösterdiği
saptanmıştır.
Öztürk E. ve diğerleri (2012) ofis mekânlarında
kullanılan
renklerin
çalışanların
algısal
performansını ve stres düzeylerini ölçmek üzere
yaptıkları çalışmada kromatik ve akromatik renkli
ofis
senaryoları
kurgulamışlardır.
Anlamsal
farklılaşma ölçeğinden faydalanılan çalışmada,
kromatik renklerin kullanıldığı ofis ortamları
85
Ergonomi 5(2), 84 - 97, 2022
çalışanlar tarafından keyifli, çekici, tatmin edici ve
dinamik olarak nitelendirilirken; akromatik renkler
monoton, sıkıcı, basit, suni olarak nitelendirilmiştir.
Mahmud N. ve diğerleri (2014) tarafından
Malezya’da yapılan çalışmada ofiste masa başında
çalışan personelin omuz, boyun ve diğer eklem
rahatsızlıkları incelemek amacıyla bir anket
uygulamışlardır. Çalışmada elde edilen veriler
değerlendirildiğinde bilgisayar başında uzun süre
çalışan bireylerin özellikle sırt ve boyun
rahatsızlıklarının arttığı sonucuna ulaşılmıştır.
2. Ergonomi Tanımı ve Tarihçesi
Ergonomi kelimesi köken olarak eski Yunancadan
gelmektedir. Bu kelime; çalışma, iş anlamlarına gelen
“ergo” ve doğal düzen anlamına gelen “nomos”
kelimelerinin birleşiminden meydana gelmektedir.
Farklı ülkelerde örneğin, İngiltere’de Applied
Psychology (uygulamalı psikoloji), ABD’de Human
Factors Engineering (insan faktörleri mühendisliği),
İsveç’te Biotechnoiogy ve Almanya’da Arbeit
Physiology (çalışma psikolojisi) vb. gibi farklı
isimlerle anılmakta olup, insan mühendisliği, iş
fizyolojisi, canlı teknolojisi, insan faktörleri,
uygulamalı psikoloji olarak da adlandırılmaktadır
(Üçüncü ve Acar, 2020).
Ergonomi, insanın fizyolojik, antropometrik,
anatomik ve psikolojik özelliklerini baz alarak işçevre koşulları, bedensel ve ruhsal özellikleri, beceri
ve sınırlılıklarını araştıran ve elde ettiği verileri
kullanarak insan-makine etkileşimini sağlayarak
bireylerin işe uydurulmasına imkân veren bir bilim
dalıdır (Kıraç, 2005; Uzun ve Müngen, 2011). Bu
bilim, insanların sistemdeki diğer unsurları
anlamasıyla ilişkili olarak bireylerin fiziksel ve
psikolojik sağlık koşullarını gözeterek, sistemsel tüm
donanımların performansını en iyi hale getirme
amacıyla veri, yöntem, ilke ve teori kullanmaktadır
(Dul ve Weerdmeesder, 2001). Bu bağlamda,
ergonominin ilişkili olduğu birçok bilim dalı
bulunmaktadır (Şekil 1).
Şekil 1. Ergonominin İlişkili Olduğu Bilim
Dalları (Berkin ve Özcan, 2017)
İnsanın yaşadığı ve çalıştığı çevreyi iyileştirme ve
düzeltme isteği her zaman süregelmiştir. Bu durum
ergonominin bir bilim dalı olarak ortaya çıkmasını
da beraberinde getirmiştir. Ergonomi bilimi,
endüstri devrimiyle birlikte fabrika ve makine
sayısının artmasıyla birlikte insan-makine etkileşimi
hız kazanmış ve insanın bedensel sağlığını korumak
ve güvenliğini sağlamak amacıyla ortaya çıkmıştır.
Farklı disiplinlerden yararlanan bir bilim dalı olan
ergonomi ile ilgili gelişmeler, 18. yüzyılda mühendis
olan Frederick W. Taylor’ın çalışanlardan daha çok
verim alma ve çalışanların sağlıklarını koruma
amacıyla yapılan çalışmalar sonucunda hız
kazanmıştır. Daha sonrasında ise ergonominin
psikoloji alanında çalışan ve bu alanın öncülerinden
olan Hugo Munstenberg tarafından 1913 yılında
yayımlanan “Endüstriyel Etkinliklerde Psikoloji” adlı
çalışma ile ergonomiye büyük katkı sağlanmıştır.
20. yüzyılda ergonomiye yaptığı katkılardan ötürü
öne çıkan diğer isimler ise Frank F. Gilbreth ve Lillian
Gilbreth’dir. Gilbreth’ler, 1910 yılında insan
hareketlerini analiz ederek yaptıkları çalışmalar
sonucunda bir işin en kısa sürede ve en az çaba ile
yapılması için ergonominin omurgasını oluşturan
birtakım kurallar geliştirilmişlerdir. Bu konuda
yapılan ilk önerilerden biri ameliyat esnasında
cerrahların çalışma biçimine ilişkin zaman kaybının
önlenmesini sağlamak üzere geliştirilmiştir. Yapılan
öneriler öncesinde cerrahlar, ameliyat esnasında
kullanacakları cerrahi ve tıbbi aletleri kendisi
seçerken,
geliştirilen
kurallar
çerçevesinde
kullanacağı aleti bu iş için görevlendirilen bir sağlık
personelinden istemesiyle ameliyatlarda geçirilen
süreler azalmış ve cerrahların sarf ettiği eforun
azalması sağlanmıştır (Özkul, 1996).
Ergonomi biliminde II. Dünya Savaşı sonrasında
yaşanan gelişmelere bakıldığında ise kişilerin
çalışma performansını artırmak üzere araştırma ve
uygulamaları geliştirme konusunda çalışmalar
yapıldığı görülmektedir. 1940’lı yıllarda yapılan bu
çalışmalarla birlikte ergonomi, 1945-1960 yılları
arasında bilimsel bir disiplin olarak görülmeye
başlanmıştır. Ergonomi biliminin ülkelerdeki
gelişimine bakıldığında; 1949 yılında İngiltere’de
günümüzde Ergonomi Derneği adıyla bilinen kurum
faaliyet göstermeye başlamış ve dernek çatısı altında
bu alanda bir kitap yayınladıkları bilinmektedir. Aynı
yıl Amerika’da İnsan Faktörleri Derneği kurulmuş,
ardından da 1959 yılında Uluslararası Ergonomi
Derneğinin kurulmasıyla birçok ülkedeki benzer
kuruluşların katılımıyla ortak çalışmalar yapılmaya
başlanmıştır (Özkul, 1996). Ülkemizde bu alanda
yapılan ilk çalışmalar ise 1960’lı yıllarda o dönem
Çalışma Bakanlığı adını taşıyan bakanlığın ve
İstanbul Teknik Üniversitesi’nin ortaklığıyla
gerçekleşmiştir (Su, 2001). Daha sonrasında ise
1971 yılında ODTÜ, Endüstri Mühendisliği bölümü
bünyesinde İnsan Faktörü Mühendisliği bölümü
86
Ergonomi 5(2), 84 - 97, 2022
eğitim programına alınmış ve 1975 yılından beri
faaliyet gösteren bir laboratuvar kurulmuştur
(Ertürk, 2018).
3. Ergonominin Kapsadığı Alanlar
Ergonomi biliminin temel hedefleri; insancıllık, işin
sosyal uygunluğu, ekonomik olması ve sağlığın
korunmasıdır. Bu hedefler aşağıda kısaca
açıklanmıştır:
İnsancıllık: Çalışma ortamında meydana gelebilecek
kaza ve hastalıkların minimum düzeye indirilmesi ya
da tamamen sonlandırılması hedeflenmektedir. Aynı
zamanda, çalışanların beceri ve sınırlılıklarını
belirleyerek bu etmenlerin altında ya da üstüne iş
verilmemesi durumunu da kapsamaktadır.
İşin Sosyal Uygunluğu: Bu kavram, yapılan işin
sosyal açıdan çalışana uygunluğunun sağlanmasını
ve insanın yaşamını belirlenen toplumsal normlar
çerçevesi
içinde
sürdürebileceği
ortamın
sağlanmasını kapsamaktadır. Aynı zamanda çalışma
ortamında, bireyler arasındaki sosyal ilişkilerin
teşvik edilmesi hedeflenmektedir.
Ekonomiklik: Bu kavramla anlatılmak istenen
zaman ve efor anlamında sağlanacak bir
ekonomikliktir. Bu bağlamda, bireylerin çalışma
ortamında kullandıkları araç-gereçleri çalışma
sistemlerine en uygun biçimde düzenlenmesi ve
çalışanların bu süreçte en verimli olacakları işi
görmelerinin sağlanması amaçlanmaktadır.
Sağlığın Korunması: Çalışma ortamlarında
meydana gelebilecek fiziksel ve psikolojik
rahatsızlıkları kapsamaktadır. Çalışma ortamında
çalışanın fiziksel ve psikolojik yapısının, aynı
zamanda işyerinin iş tanımına uygunluğunun
geliştirilecek ergonomik program ile sağlanması
amaçlamaktadır (Akpınar vd., 2018).
Çalışma ortamlarının ve bu ortamlarda kullanılan
araç, gereç, makine ve sistemlerin insana uygun
biçimde programlanmasını kapsayan ergonomi
bilimi fiziksel, bilişsel ve örgütsel ergonomi olmak
üzere üç temel başlıkta gruplandırılmaktadır.
§ Çalışma ortamında gürültü, titreşim, aydınlık
seviyesi, havalandırma ve iklimlendirme gibi
fiziksel şartların uygunluğunun sağlanması,
§ Yaralanmaların
minimuma
indirgenmeye
çalışılması ve buna yönelik çeşitli koruyucu araçgereçlerin kullanımı gibi çalışanın güvenliğine
yönelik uygulamalar,
§ Doğru fiziki duruş ve pozisyonlar üzerine
incelemeler yapılması,
§ Eğilme, çömelme, oturma, kalkma, uzanma gibi
mesafelerin saptanması,
§ Antropometrik verilerden faydalanılması,
§ Robotik verilerden faydalanılması gibi konuları
kapsamaktadır (Özkul, 1996).
3.2. Algısal-Bilişsel Ergonomi
Ergonominin bu grubu, yazılım ergonomisi ya da
bilgisayar
odaklı
ergonomi
olarak
da
adlandırılmaktadır. Çalışma ortamında bireylerden
sağlanacak verimi artırmayı ve insan-bilgisayar
sistemleri
arasında
çalışan-görev-sistem
etkileşimini
incelemektedir.
Algısal-Bilişsel
ergonomi 2. Dünya Savaşı sürecinde pilot hatalarının
incelenmesi sonrasında ortaya çıkmış bir alandır
(Pekcan, 2013). Bu alanın öncelikli hedefi, tasarlama
sürecinde ileri teknoloji gerektiren eylemleri
uygularken bilgiye ulaşımı kolaylaştırmak için
yazılım geliştirilmesi ve insanın da bu sürece
optimizasyonunun sağlanmasıdır (Feyen vd., 2000).
Özetle, insan ve çevre incelenerek en uygun
sistemlerin
geliştirilmesi
amaçlanmaktadır.
Araştırma konuları aşağıdaki gibidir:
§ İnsandan kaynaklı hatalar,
§ İş ortamında personel eğitimi,
§ Çalışanların beceri kazanımı ve bu kazanımların
geliştirilmesi,
§ Gösterge tasarımı,
§ Akıllı sistemler,
§ Bilgi sistemlerinin tasarımı ve kullanımı,
§ Performans
modelleme
gibi
konuları
kapsamaktadır.
3.3. Örgütsel Ergonomi
3.1. Fiziksel Ergonomi
Bireylerin vücut ölçüleri, antropometrik yapıları,
biyomekanik ve doğal yapıları fiziksel ergonominin
kapsamındadır. İnsanların çalışma ortamındaki
çalışma ve statik postürleri, tekrarlı ve devamlı
hareketleri ile çalışanların sağlığı ve güvenliği
fiziksel
ergonominin
temel
araştırma
konularındandır. Bu kapsamda ilgilenilen konular
genel anlamıyla aşağıda sıralanmıştır:
İş ortamında verim artırma amacıyla, iş ve çalışan
arasındaki organizasyonel dengenin sağlanmasını
konu edinmektedir. Ergonominin bu alanı;
§ Çalışma saatlerinin belirlenmesi,
§ Çalışanların birbiri ile uyumlu bir şekilde
çalışması,
§ Dijital
ve
sanal
ortamda
geliştirilecek
organizasyonlar,
§ İletişim tasarımı,
§ İş tasarımı,
§ Toplum ergonomisi,
§ Ekip-kaynak yönetimi,
87
Ergonomi 5(2), 84 - 97, 2022
§ Kalite yönetimi gibi konuları kapsamaktadır.
4. Ofislerde Ergonomik Tasarım Kriterleri
Türk Dil Kurumu’nun sözlüğünde “danışma ve yazı
işlerinin yürütüldüğü işyeri, çalışma odası, yazıhane”
anlamlarına gelen ofis sözcüğü başka bir tanıma
göre; “bir işletmenin idari işlerinin yürütüldüğü yer”
olarak da tanımlanmaktadır. Ofis çalışma prensipleri
incelendiğinde çalışanların günün büyük bir
bölümünü masa başında oturarak geçirdiği
görülmektedir. Bu durum çalışma ortamlarında
ergonomik koşulların sağlanması ve ergonomik
mobilya kullanımının ne kadar önemli olduğunu
doğrulamaktadır.
Çalışanların daha verimli iş yapabilmesi için her
anlamda sağlıklı bireyler olması gerektiğinin
bilincinde olan işverenler, iş çevresinde çalışanın
verimini en üst düzeyde yapması için tüm
gereklilikleri yerine getirmekle yükümlüdür.
Günümüzde özellikle teknolojinin de gelişmesiyle
birlikte çalışma hayatı değişerek, farklı iş tanımları
eklenmiş, işlev şeması değişmiş ve ofis yapıları yeni
bir yapıya bürünmüştür.
Günümüzde değişen yaşam koşullarına bağlı olarak
sayısı artan ofisler için ergonomi ilkelerinin
gözetildiği ve çalışan sağlığının önemsendiği ofis
düzeni gerekli olmuştur. Ergonomik ilkeler
gözetilerek düzenlenmeyen ve ofis ile insanın
uyumsuz çalıştığı ofis ortamlarında yavaş gelişen,
orta ya da uzun vadede çalışanın bedenini yorarak
çeşitli rahatsızlıkların ortaya çıkmasına neden
olmaktadır. Bu durumda iş ortamında çalışan başarı
ve performansı olumsuz etkilenmekte ve çalışma
verimi düşmektedir. Bu sebeple, üretim artışını
hedefleyen
işverenler
ergonomik
tasarım
yaklaşımına önem vermelidir. Ayrıca, konuyla ilgili
yapılan alan yazın taramasında ofislerde sağlanan
ergonomik yaklaşımın, verimlilik ve konfor
unsurlarına olumlu etkisi olduğu görülmüştür.
Örneğin, çalışanın hatalı duruş pozisyonunda
çalışması sonucunda vücutta çeşitli ağrı ve
rahatsızlıklar yaşanması, iş gücünde azalma, zaman
ve verimlilik açısından kayba yol açmaktadır (İlhan
vd., 2013; Karamık ve Şeker, 2015). Bu gibi
sorunların önüne geçebilmek için çalışma
çevrelerinde stres yaratan tüm faktörlerin en aza
indirgenmesi hatta tamamen ortadan kaldırılması
gerekmektedir. Bu yönlü yapılacak düzenlenmelerle;
ofis ortamının havalandırma ve iklimlendirme
koşulları, aydınlık düzeyi, ses ve gürültü kontrolü,
kişisel mesafeler, çalışma yüzeylerinin ve araç-gereç
ölçüsü gibi parametreler gözetilerek çalışan
performansını artıracak, fiziksel ve psikolojik stres
unsurlarını ortadan kaldıracak düzenlemeler
yapılmasına dikkat edilmelidir.
Çalışma ortamında çevresel faktörlerden kaynaklı
olarak çalışanlar üzerinde etkisi en fazla olan ve
önlem alınmasının gerekli olduğu unsurlar aşağıdaki
gibi sıralanabilir:
• Aydınlatma sistemleri
• Ses ve gürültü denetimi
• İklimlendirme sistemleri
• Renk seçimi
• Araç-Gereç kullanımı
Bu unsurlar çerçevesinde ergonomik ilkelerin
gözetildiği ve fiziksel anlamda gerekli koşulların
sağlandığı bir ofis ortamında çalışanlara daha az
yorulacakları ve daha verimli çalışabilecekleri bir
ortam sunulmasıyla iş verimliliği artabilecek,
çalışanın bedensel ve ruhsal sağlığı korunabilecektir.
4.1. Aydınlatma Sistemi
Çalışma ortamlarında görsel konfor koşullarının
sağlanmasıyla üretim ve performansın arttığı
bilinmektedir. Bu kapsamda yapılan çalışmalar
incelendiğinde, aydınlık düzeyinin çalışanların
görsel konfor koşullarını etkilediği görülmüştür. 960
lx ve 1500 lx değerlerine sahip iki ofisin
karşılaştırıldığı çalışmada, mekânların birbirinden
farklı algılandığı ve 1500 lx değerinin üzerindeki
aydınlık düzeyinin çalışan algısında olumsuz
çağrışımlar yaptığı görülmüştür (Sawada, 1999).
Aynı zamanda aydınlık düzeyinde meydana gelen
azalma durumu, artırılması durumuna göre daha
yoğun hissedilmiştir (Shikakura, 2003). Yapılan bazı
diğer çalışmalarda ise çalışma düzlemindeki
ortalama aydınlık düzeyinin 800 lx olduğunda
meydana gelen çevresel koşul olumlu olarak
değerlendirilirken (Onaygil ve Tenner, 1993),
aydınlık düzeyinin 1300 lx seviyesinden yukarı
çıkması çalışma ortamının genel görsel konfor
koşullarında belirgin bir fark yaratmamıştır
(Gabriela, 2003). Boyce ve Cuttle tarafından
yürütülen bir başka araştırmada ise çalışma
ortamının aydınlık düzeyinin artması netlik ve
memnuniyet gibi hisleri artırdığı belirtilmiştir
(Sawada, 1999).
Fleischer S. (2001) tarafından ofis çalışanları
üzerinde yapılan bir araştırmada, sıcak renk ve
düşük aydınlık sağlayan ışık kaynaklarının
bulunduğu
çalışma
mekânlarındaki
kişiler
kendilerini daha rahat hissettiklerini, yüksek
aydınlık düzeyi sunan mekânları deneyimleyen
çalışanlar ise mekândan memnun olduklarını
belirtmişlerdir. Buradan elde edilen sonuçlar
değerlendirildiğinde,
çalışanların
memnuniyet
düzeylerinin ışık kaynaklarının yaydığı ışık
renginden bağımsız olduğu sonucuna varılmıştır
(Sawada, 1999).
88
Ergonomi 5(2), 84 - 97, 2022
Yapılan bir başka araştırmada ise çalışanlara kendi
çalışma ortamlarının aydınlık düzeyinin kontrol
edebilme yetkisi verilmiştir. Bu araştırmanın
sonucuna göre çalışanların bu yetkiyi kullanarak
kendileri için daha konforlu alanlar yarattığı ve
davranışlarında olumlu değişimler görülmüştür.
Aydınlık düzeyinin kontrol edilebilmesi aynı
zamanda enerji anlamında da avantaj sağladığı için
ofislerde otomasyon sistemlerinin tercih edilme
durumu ortaya çıkmıştır (Onaygil vd., 2002; Onaygil
vd., 1998; Onaygil ve Tenner, 1993).
Franta ve Anstead (1994) tarafından yapılan benzer
bir araştırmada, çalışma ortamlarında işleve yönelik
yetersiz aydınlatma koşullarının çalışanlar üzerinde
baş ağrısı, duygu durum bozukluğu ve göz
yorgunluğuna
sebep
olduğunu
sonucuna
ulaşmışlardır. Bu nedenle ofis mekânlarında
kurgulanacak olan aydınlatma sistemlerinde ışığın
çalışan sağlığı üzerindeki etkisinin bilinmesi ve bu
konudaki
önerilerin
uygulanması,
kullanıcı
psikolojisi üzerinde olumlu etkiler yaratarak daha
verimli çalışma ortamları oluşturmak açısından
gerekli bir yaklaşımdır. Bu bağlamda ışık rengi, ışığın
geliş açısı, miktarı gibi aydınlatma tasarımının
niceliği ve niteliğini belirleyen konular tasarım
yapılırken dikkat edilmesi gereken önemli
parametrelerdir (Manav, 2007; Oldham ve Fried,
1987).
Ofisler
doğal,
yapay
ve
hibrit
olarak
aydınlatılmaktadır. Gün ışığı alan ofis mekânlarında
çalışanların masa yerleşim düzeni herkesin yeterli
aydınlık
düzeyine
ulaşabileceği
şekilde
düzenlenmelidir. Ofis ortamında ve çalışma
yüzeylerinde doğal aydınlatmanın yetersiz kaldığı
durumlarda
yapay
aydınlatma
ile
desteklenmektedir. Yapay aydınlatma sistemlerinde
çoğunlukla beyaz ışık yayan floresan ya da cıvalı
ampuller kullanılmaktadır. Günümüzde teknolojinin
gelişmesiyle birlikte ofislerin aydınlatılması için
birçok aydınlatma sistemi ve elemanı geliştirilmiştir.
Mühendisler ve tasarımcılar teknolojinin sunduğu
yenilikleri ve araçları uygun biçimde bir araya
getirerek çalışanlar için ergonomik koşulların
sağlandığı bir çalışma ortamı yaratmalıdır. Çalışma
ortamlarında ergonomik açıdan uygun koşullar,
aşağıda sıralanan gerekliliklerin yerine getirilmesi
ile mümkündür.
§ Kamaşmaları ve parlamaları önlenmeli
§ Işık kaynağının sebep olacağı titreşimleri
önlenmeli
§ İstenmeyen gölge oluşumunu önlenmeli
§ Çalışma yüzeyi ve aydınlatma elemanı arasındaki
mesafeler doğru kurgulanmalı
§ Renkleri doğru algılatabilmeli (Kıraç, 2005)
Kamaşma ve parlamalar ışık kaynağının doğrudan
ışık yayması önlenerek sağlanabilir. Bu sayede görsel
konfora da katkı sağlanmaktadır. Işık kaynağına
müdahale, kaynağın önüne konulacak kâğıt, buzlu
cam, pleksi, mukavva ile sağlanabileceği gibi ışık
kaynağının doğrultusu değiştirilerek duvara ya
tavana yansıyan ışıktan faydalanılabilir (Battaloğlu,
1998)
Çalışma ortamlarında aydınlatma sistemi genellikle
tekdüze biçimde yapılmaktadır. Bu sebeple
aydınlatma elemanları arası mesafenin, elemanın
masa ile arasındaki mesafenin 1.5 katının aşmaması
gerekmektedir.
Aynı
zamanda,
aydınlatma
elemanının
konumu
çalışma
yüzeylerinin
yerleşimine göre belirlenmelidir. Bu sayede
istenmeyen yansımalar ve gölge oluşumlarının
önüne geçilmektedir (Su, 2001). Dikkat edilmesi
gereken bir diğer konu ise ofis iç mekânlarının
aydınlatma sistemleri mekânı homojen olarak
aydınlatacak biçimde tasarlanmalıdır (Kayan, 2012;
Koçer vd., 2016).
Şekil 2’de doğru ve yanlış aydınlatma tasarımına
sahip
ofislerin
karşılaştırmalı
görselleri
kullanılmıştır.
Şekil 2. Ofislerde Doğru ve Yanlış Aydınlatma
Tasarımları (URL-1)
Burada; görselde 1 ile ifade edilen görsel doğru; 2 ise
yanlış aydınlatma tasarımına sahip bir ofis
mekânıdır. 2 numaralı ofiste doğal ışık çalışma
yüzeylerine arkadan ya da tam karşıdan gelmektedir.
Bu durum bilgisayar ekranlarında yansımaya ve
çalışanlarda göz kamaşmasına sebep olabilmektedir.
Doğal ışığın 1 numaralı ofisteki gibi sağdan ya da
soldan alınması çok daha doğru bir tasarım kararıdır.
Aynı zamanda 1 numaralı ofiste genel aydınlatma
tavanlarda kullanılan spotlar ile homojen bir şekilde
sağlanırken,
masaların
orta
aksında
konumlandırılan doğrusal aydınlatmalarla da
bölgesel aydınlık sağlanmıştır. Burada kullanılan
doğrusal aydınlatma elemanlarının ışık kaynağı
önünde kullanılan malzeme ile gözde meydana
gelebilecek kamaşma engellenerek görsel konfor
koşulları sağlanmıştır. 2 numaralı mekânda ise genel
aydınlatma masa üzerindeki sarkıt aydınlatma
elemanları ile sağlanmaya çalışılmıştır. Bu şekilde
ortamın genel aydınlatma düzeyi homojen bir
dağılım göstermediği ve yetersiz kaldığı gibi,
kullanılan ışık kaynağının önünde bir seperasyon
olmaması da göz kamaşmasına sebep olacaktır. Aynı
89
Ergonomi 5(2), 84 - 97, 2022
zamanda bu ofiste doğal ışık kaynağından
uzaklaşıldıkça bölgesel olarak karanlık yüzeyler
oluşacaktır. Buna karşın alınması gereken
önlemlerin de olmadığı görülmektedir.
4.2. Ses ve Gürültü Denetimi
Gürültü, seslerin 40 dB’den fazla olması durumudur.
Bu unsur hem ruh hem de beden sağlığı üzerinde
olumsuz etkiler yaratan ve insan üzerinde stres
oluşumuna neden olan, ergonomik ofis tasarımı
açısından oldukça önemli bir konudur. Çalışma
ortamlarında kişinin devamlı ve yüksek bir sese
maruz kalması dikkat dağınıklığına ve odaklanma
sorunlarına sebep olabileceği gibi, işitme kaybına
kadar
giden
ciddi
fiziksel
rahatsızlıklar
yaratabilmektedir.
Bu
durum,
çalışanların
performansını ve verimini düşmekte dolayısıyla iş
kaybına sebep olmaktadır. Aynı zamanda
çalışanların düşüncelerini toplayarak odaklanmasını
engellediği için dalgınlığa yol açmakta ve iş
kazalarına
yol
açabilmektedir.
Teknolojinin
gelişmesi ve insan sağlığının daha önemli bir konu
haline gelmesiyle birlikte ofislerde ses ve gürültünün
sebep olacağı olumsuzlukları önleyebilmek amacıyla
çeşitli sistemler geliştirilmiştir. Bu sistemler, ses
yutucu özelliğe sahip akustik paneller, bölücü
elemanlar ve tekstil malzemeleri olarak Şekil 3’te
verildiği üzere karşımıza çıkmaktadır.
Aynı zamanda ofis ortamında gürültünün
azaltılabilmesi veya yok edilebilmesi için masa ve
sandalye ayaklarında kauçuk kullanılması, telefon
bildirimlerinin kısılması ya da telefonların ışıkla ve
zırıltı zilleri ile çalıştırılması, çağırma zili yerine
ışıkla uyarı sisteminin uygulanması; zeminde halı,
halıfleks ve marley vb. ses geçirmeyecek
malzemelerin kullanılması pencerelerde özellikle
tekstil esaslı perde kullanılması, duvarlara kurşunlu
ya da kurşun tozlu ses geçirmeyen levhalar
yerleştirilmesi başlıca gürültü denetimi için alınacak
diğer önlemler olabilir (Turan, 2016).
Şekil 4’te kalabalık ofis ortamlarında ses ve gürültü
denetimi için önerilen doğru ve yanlış tasarım
görselleri verilmiştir.
Şekil 4. Ofislerde Doğru ve Yanlış Ses Denetim
Sistemleri (URL-3)
Bu görsellere göre; 1 numaralı ofis ses ve gürültü
denetimi açısından doğru, 2 ise yanlış tasarıma sahip
bir çalışma çevresidir. Açık planlı ofis tasarımına
sahip ve oldukça kalabalık bir çalışma mekânı olan 2
numaralı alanda, ses ve gürültü denetimi için
yalnızca çalışma yüzeyleri arasındaki bölücü
panellerin kullanıldığı görülmektedir. Zeminde,
tavanda ve duvarlarda akustik açıdan ses yutucu
özelliğe sahip farklı bir tasarım uygulaması
kullanılmamıştır. Halbuki cam yüzeyinin, masa ve
zeminde kullanılan malzemelerin oldukça yansıtıcı
özellikte olması oldukça kalabalık ve açık planlı bir
mekânda büyük bir gürültü kirliliği ve uğultu
meydana gelecektir. 1 numaralı ofis de açık planlı bir
tasarıma sahiptir. Burada çalışma yüzeyini saran,
zeminden yukarı doğru uzanan bölücü paneller,
üzerinde ise ses yutucu özellikte akustik kumaşlar
kullanılmıştır. Böyle bir tasarım hem gürültü
denetimi için hem de sosyal mesafenin de önem
kazandığı günümüzde oldukça işlevsel bir çözümdür.
4.3. İklimlendirme Sistemi
Şekil 3. Ofis Mekânlarında Kullanılan Ses Yutucu
Özellikli Tasarımlar (URL-2)
Ofis iç mekânlarında temiz hava, nem ve ısı seviyesi
çalışan sağlığı, iş verimi ve performans açısından
oldukça önemlidir. Ofis içindeki elektronik cihazların
sebep olduğu zehirli gazlar, çalışanların yaratacağı
ve dış ortamdan alınan kirli hava iç mekân hava
90
Ergonomi 5(2), 84 - 97, 2022
kalitesini bozmaktadır. Çalışan sağlığının korunması
için iç mekânda temiz hava devamlılığı sağlanarak
konforlu bir çalışma ortamı düzenlenmesi gereklidir.
Günümüzde hızla artan çok katlı yapılarda bulunan
ofislerin açılır pencere sistemlerinin olmayışı iç
mekânda doğal hava sirkülasyonunun olmasını
engellemektedir. Bu durumda iç mekânda nem ve ısı
dengesi sağlanamamakta ve bozulan hava kalitesi
çalışanlar üzerinde çeşitli fiziksel ve psikolojik
sorunlar yaratabilmektedir. Temiz hava aynı
zamanda
bulaşıcı
hastalıkların
önlenmesi
konusunda da içerisinde çok fazla sayıda çalışanın
aynı ortamı paylaştığı kapalı, açık veya yarı açık
ofisler için gereklidir. Vücut sıcaklığının belirli bir
düzeyde tutulması insan sağlığı ve çalışan konforu
için önemlidir. Çok sıcak ofisler, kişilerin
hareketlerinde durgunluk, fiziksel ve zihinsel
çalışmalarda verimin düşmesine neden olurken çok
soğuk ofisler de odaklanma sorunlarına, dikkatin
azalmasına, hata sayısının artmasına ve iş
kazalarının yaşanmasına neden olmaktadır (Akpınar
vd., 2018). Aynı zamanda iç mekânda sağlanacak
nem seviyesin de çalışan sağlığı üzerinde etkileri
bulunmaktadır. Yüksek nem seviyesi hissedilen
sıcaklığı artıracağından çalışanın yükselen sıcaklığa
dayanmasını zorlaştırarak kişiler üzerinde öfke,
huzursuzluk ve stres gibi etkiler yaratmaktadır.
Düşük nem düzeyi ise solunum yolunda tahrişlere ve
kronik öksürüklere yol açmaktadır. Nem düzeyinin
kontrol edilebilmesi için buhar makinesi, klima ve
vantilatör çeşitli yardımcı cihazlar kullanılarak
nemin çalışan üzerindeki etkisi azaltılmalı ve çalışan
sağlığı korunmalıdır (Kayan, 2012; Koçer vd., 2016).
Konuyla ilgili yapılan araştırmalarda ofis
mekânlarının sıcaklık seviyesinin 21-23 oC, nem
seviyesinin ise %40-60 olduğu durumların ideal
olduğu sonucuna varılmıştır.
4.4. Araç-Gereç Kullanımı
Son 60 yıl içerisinde çalışma koşulları hızlı bir
biçimde değişime uğramış, bireyler daha çok
oturarak yapabilecekleri işlere yönelmişlerdir.
Özellikle endüstrileşmiş ülkelerde ofis çalışanlarının
%75’i oturarak çalışmaktadır. Bu değişiklik
beraberinde bazı çıkmazlara yol açmıştır. Günün
büyük çoğunluğu oturarak çalışır pozisyonda
geçiren kişiler, uygun olmayan donatılar nedeniyle
ciddi fiziksel sorunlarla karşılaşmaktadır. Çalışma
çevrelerinde amaca uygun olarak tasarlanacak ve
tercih edilecek oturma mobilyası için öncelikle
oturarak çalışma eylemine ilişkin tıbbi ve fiziki
verilere ihtiyaç duyulmaktadır. Ergonominin diğer
bilimlerle olan yakın ilişkisi içerisinde fizik ile olan
ilişkisi bağlamında oturma eylemi incelendiğinde,
bir kütlenin stabil kalabilmesi için onu destekleyen
bir alanın üstünde durması gerekmektedir. Bu kural
gereği, ağırlık vektörü ağırlık noktasından yere olan
dik çizgisinin dışında çıkması durumunda kütle
devrilmektedir. İnsan duruşu da bu kurala bağlıdır.
Bu aşamada gövdenin ağırlığı ayaklar yere basıyorsa
bir kısmı karşılanmakta, asıl yük ise kalçada
toplanmaktadır. Bu nedenle oturarak yapılan işlerde,
sırt ve bel kaslarının aykırı çalışmaması için ofis
mobilyasının, oturma pozisyonunun da buna uygun
tasarlanması
gerekmektedir.
Farklı
oturma
pozisyonlarının bel ve sırt kaslarında yarattığı
titreşimler elektromiyagram cihazı ile ölçülmüş ve
Şekil 5’te grafik gösterimlerle ifade edilmiştir
(Berkin ve Özcan, 2017; Schobert, 1992).
Şekil 5. Oturma Pozisyonuna Göre Bel ve Sırtta
Oluşan Titreşimler (Schobert, 1992)
Bu ölçüme göre, 1 numaralı oturma pozisyonunda,
bel ve sırt kaslarında orta dereceli ve eşit dağılımlı
gerilim olurken; 2 ve 3 numaralı oturma
pozisyonlarında sırt ve bel kasları birbirine aykırı
olarak hafif ve yüksek şiddetli titreşimlere maruz
kalmaktadır.
Çalışma çevrelerinde yoğun iş programına bağlı
olarak bazı zamanlar çalışanlar yerlerinden hiç
kalkmadan çalışma sürecini tamamlamaktadır. Uzun
çalışma süreleri ve yanlış oturma postüründen
kaynaklı olarak bazı kas ve bağlarda zorlanmalar
yaşanabilmektedir. Örneğin; çalışma süresi boyunca
öne eğilme pozisyonunun sık sık tekrarlanmasıyla
postürdeki deformasyonlar kamburluğa dönüşmeye
başlamaktadır. Aynı zamanda yanlış oturma
pozisyonundan kaynaklı olarak kaslarda kasılma,
sırt, bel ve boyun ağrıları ve omurgalarda
zedelenmeye yol açabilmektedir (Berkin ve Özcan,
2017; Caillet, 1994). Omurganın örselenmesi tüm
iskelet sisteminde aksamalara sebebiyet vererek
ciddi rahatsızlıklara sebep olabilecek bir durumdur.
Bu sebeple çalışma çevrelerinde kullanılan oturma
91
Ergonomi 5(2), 84 - 97, 2022
birimlerinde, çalışanların vücut pozisyonlarını
kolaylıkla değiştirmeye elverişli olan tasarımlar
kullanılmalıdır. Bunun için de en konforlu oturma
birimi olarak bünyesinde en çok ayar ünitesi
bulunduran olarak tercih edilmelidir. Konuyla ilgili
yapılan bir araştırmada çalışanlar için 15o arkaya
eğilme açısındansa, 35o öne eğilme açısının daha
konforlu olduğu sonucuna ulaşılmıştır (Lueder ve
Noro, 1994). Oturma yüzeylerinde oluşan basınç
dağılımı bilgisayarlı yazılım programlarıyla ölçülmüş
ve grafik olarak Şekil 6’da gösterilmiştir.
Şekil 7. Farklı Oturma Birimleri İçin Önerilen
Ölçüler (Chiara J., Panero J., ve Zelnik M., 2001)
Şekil 6. Oturma Yüzeyinde Meydana Gelen
Basınç Dağılımı (Berkin ve Özcan, 2017)
Bu dağılıma göre en şiddetli basınç oturma fontu
üzerinde gerçekleşmektedir. Bu sebeple oturma
fontu sert dokulu, 1.5-3 cm kalınlığında ve düz bir
yüzeye sahip olmalıdır (Cranz, 2001).
Çalışma mekânlarında, insan sağlığı ve konforu
gözetilerek yapılacak tasarım yönteminde insan
bedenine ait ölçüler baz alınarak kullanılacak olan
donatılara karar verilmesi özellikle beden sağlığı için
önemli bir aşamadır. Çalışma masası, çalışma
sandalyesi ve ayak dayanağı bedenin ölçüleri ve kas
iskelet sisteminin hareketleri göz önünde
bulundurularak birbirine uygun olacak şekilde
yerleştirilmelidir. Antropometri biliminin sağladığı
veriler kullanılarak işin, insanın fiziksel özelliklerine
uydurulması ile çalışan daha az yorulacak, daha
verimli çalışacak, fiziksel rahatsızlıkların ve iş
kazalarının önüne geçilebilecektir. Burada dikkat
edilmesi gereken husus, her çalışanın fiziksel
özelliklerinin farklılık göstermesidir. Bu sebeple,
ofisi kullanan çalışanların yaş, cinsiyet ve ırk gibi
özellikleri dikkate alınarak minimum, optimum ve
maksimum erişim alanları ile konfor açıları göz
önünde bulundurularak belirli bir gruba yönelik
antropometrik tasarım yapılmaktadır (Ayan, 2015).
Her insanın fiziksel özellikleri birbirinden farklıdır.
Bu
bağlamda,
oturma
eylemi
ergonomisi
düşünülürken kapsayıcı metotlar geliştirilmekte ve
farklı ölçülerde ayarlanabilen oturma birimleri
tasarlanmaktadır.
Aynı
zamanda
çalışma
çevrelerinde kullanılan oturma birimlerinin de kendi
içinde farklı ürün grupları bulunmaktadır. Ürün
gruplarına göre belirlenen ideal ölçüler Şekil 7’de
verilmiştir.
İdeal ölçüler kişilerin farklı fiziksel özellikleri
düşünüldüğünde değişiklik gösterebilmektedir. Bu
hususta ayarlanabilir özellikte esnek mobilyaların
tercih edilmesi önem taşımaktadır. Oturma fontu
yüksekliği, kolçağın konumu, sırt açısı ayarı gibi
farklı
değişkenlerin
rol
oynadığı
oturma
birimlerinde
ayarlanabilir
mekanizmaların
kullanılması ofis ortamında optimum değerler
gözetilerek yapılan ofis tasarımlarından maksimum
verim sağlanmasının önünü açmaktadır. Aynı
zamanda hareketli ve döner mekanizmalı
mobilyaların tercih edilmesi, çalışan ile çalışma
çevresi uyumunu desteklemektedir. Çünkü çalışanın
iş alanı dışında bir de aktivite ve depolama alanı
bulunmaktadır. Bu alanların -oturma biriminde
kalkmadan- kolayca erişilebilir olması çalışanı daha
az yoracağı gibi zamanı verimli kullanmak açısından
iş verimini de artıracak önemli bir husustur.
Depolama, çalışma ve aktivite alanını içinde
barındıran bir çalışma çevresi için önerilen ölçüler
Şekil 8’de verilmiştir.
Şekil 8. Çalışma Alanı Çevresi İçin Önerilen
Ölçüler (Chiara J., Panero J., ve Zelnik M., 2001)
Oturma birimi için önerilen esnek tasarımlar Şekil
9’da gösterilmiştir.
92
Ergonomi 5(2), 84 - 97, 2022
4.5. Renk Tercihi
Işık dalgalarının farklı frekanslarda ve belli
oranlarda yoğunlaşması sonucu meydana gelen
renkler, düşük ya da yüksek titreşimli enerjileriyle
insan psikolojisine ve davranış şekillerine etki
edebilmektedir.
Şekil 9. Oturma Birimi İçin Esnek Tasarım
Önerileri (Url-4)
Burada verilen şekle göre;
ü 1 ve 2 ile ifade edilen görselde kullanıcının farklı
eylem tiplerine göre esneyebilen sırt ve oturma
fontu tasarımı bulunmaktadır.
ü 3 ile ifade edilen görselde bulunan mekanizmada
sırt açısı, sırt yüksekliği, oturma yüksekliği,
kolçak yüksekliği ve kolçağın ileri-geri konum
ayarının yapılabildiği oldukça esnek bir çalışma
koltuğu gösterilmektedir.
ü 4 ile ifade edilen görselde kullanıcı oturma
yüzeyinin eğim açısını yapacağı eylem tipine
göre ayarlayabildiği bir çalışma koltuğu
kullanmaktadır.
ü 5 ile ifade edilen görselde kolçak yüksekliği
ayarlanarak daha ergonomik bir oturma alanı
yaratılabilmektedir.
ü 6 ile ifade edilen görselde ise kullanıcı oturur
pozisyonda yere eğilmesini destekleyen esnek
oturma yüzeyine sahip bir çalışma koltuğu
kullanmaktadır. Bu tasarım ile en alt çekmeceye
ya da yerdeki bir eşyaya erişilebilmektedir.
Çalışma çevrelerinde dikkat edilmesi gereken bir
diğer husus da oturma birimi ile çalışma yüzeyi
arasındaki ilişkidir. Bu ilişkiye ait ölçüler ergonomik
standartlar çerçevesinde belirlenmiş ve Şekil 10’da
gösterilmiştir.
Şekil 10. Bilgisayar Kullanımında Standart
Ergonomik Ölçüler (Aktaran Yılmazer, 2010)
İnsanın ruhsal durumuna etki ederek ofis ortamında
çalışanlar üzerinde fiziksel ve psikolojik olarak
dolayısıyla iş performansı üzerinde değişimler
yaratan renk, ergonomik ofis tasarımı için önemli bir
parametredir. Renklerin yarattığı psikolojik etkiler,
kişilerin
zihinsel
aktivitelerini,
fiziksel
performanslarını ve psiko-sosyal durumunu
etkileyerek , insan-donanım-çevre etkileşimi içinde
önemli bir rol üstlenmektedir (Duran Sağocak,
2005). Renk unsuru, yarattığı psikolojik etkiler
bağlamında mimarlık, grafik tasarımı, ürün tasarımı,
makine ve cihaz göstergeleri, yazılım ergonomisi gibi
farklı alanlarda kendine yer bularak tasarımcılar için
disiplinler arası bir araştırma zemini hazırlanmıştır.
Renk konusuna ofis ergonomisi kapsamında
bakıldığında çalışma alanları için renk tercihinin
odaklanma, dikkat, uyarı, motivasyon, yaratıcılık,
verimlilik, zamanlama, hijyen ve konfor duygusunun
ortaya çıkarılarak iş gücünden yüksek verim elde
edilmesini sağlamaktadır.
Manav B. ve diğerleri (2005) tarafından bu alanda
yapılan bir deneysel çalışmaya göre, ofislerdeki
aydınlatma
tasarımı-duvar
rengi
ilişkisi
araştırıldığında, ışık kaynağının renk özellikleri,
yüzey renginin algılanmasında ve kişisel tercihlerde
fark yaratmıştır. Araştırmaya göre açık bej ve açık
mavi duvar renkleri, ofisler için tercih edilmiş, rahat
ve ferah izlenimleriyle eşleştirilmiştir.
Kwallek N. ve diğerleri (1996) tarafından yapılan
çalışmada ofis iç mekân renginin çalışanların
performans ve verimliliği üzerindeki etkilerini
araştırmıştır (Şekil 11).
Şekil 11. Çalışmada Kullanılan Ofis İç Mekân
Renkleri (Kwallek vd., 1996)
93
Ergonomi 5(2), 84 - 97, 2022
Çalışma sonuçlarına göre; 3 numaralı mekân olan
kırmızı ofiste kalanların ortalama anksiyete ve stres
değeri yüksekken, 4 numaralı ofis olan mavi ofiste
kalanların depresyon değeri yüksek bulunmuştur.
Öztürk E. ve diğerleri (2012) tarafından yapılan
çalışmada kromatik ve akromatik renkli ofis
ortamları kullanılmıştır (Şekil 12).
1’de ifade edilmiştir.
Tablo 1. Ergonomik Ofis Tasarım Kriterleri
Tasarım
Kriteri
Aydınlatma
Sistemi
Şekil 12. Kromatik ve Akromatik Renklerde
Kurgulanan Ofis Mekânı (Öztürk vd., 2012)
Ergonomik
Kriterlere
Uymayan
Ofislerde
Yaşanabilecek
Sorunlar
- Odaklanma
sorunu
- Baş ağrısı
- Göz
yorgunluğu
- Stres
- İş kazası
Bu
çalışma
kapsamında
yapılan
mekân
değerlendirmesinde anlamsal farklılaşma ölçeği
verilerine göre ofis ortamında 1 numaralı mekânda
kullanılan kromatik renk için keyifli, çekici, tatmin
edici ve dinamik; 2 numaralı mekânda kullanılan
akromatik renk için monoton, sıkıcı, basit, suni
olarak nitelendirilmiştir.
5. Tartışma ve Sonuç
Ergonomi, iş çevresi ve çalışan arasındaki ilişkiye
dayanan, çalışanın bulunduğu çevre ile uyumlu bir
şekilde çalışması, iş yapma beceri ve sınırların
fiziksel ve ruhsal yönden zorlanılmadan yerine
getirildiği süreç olarak tanımlanan çok disiplinli bir
bilim dalıdır. Artan dünya nüfusuyla birlikte çalışan
ve ofis sayısındaki artış, ofis ortamında geçirilen süre
ve insan yaşamı konusunda duyarlılığın artması gibi
yaşam koşullarında yaşanan değişimler ofisler için
uygulanan tasarım parametrelerinin çalışanlar
üzerindeki etkisinin incelenmesi gerekliliğini önemli
hale getirmiştir. Çünkü çalışma ortamında yaşanan
olumsuzluklar kişiler üzerinde çeşitli fizyolojik ve
psikolojik rahatsızlıklar yaratarak yaşam kalitesini
düşürmekte, tüm yaşamını etkilemekte hatta yaşam
süresini kısaltmaktadır. Aynı zamanda ergonomik
tasarım kriterleri bağlamında yetersiz olan ofis
mekânlarında, çalışanların verim ve performansı
düşerek iş gücü kaybı yaşanmaktadır.
Çalışma kapsamında, ofis mekânlarının ergonomik
tasarım kriterleri göz önünde bulundurularak
tasarlanması için mevcut faktörler irdelenmiştir.
Çalışma çevrelerinde aydınlatma sistemi, ses ve
gürültü denetimi, iklimlendirme sistemi, araç-gereç
uyumu ve renk tercihi gibi faktörlerin çalışanlar
üzerinde önemli etkileri olduğu görülmüştür. Bu
değişkenlerin ergonomik standartlara uygun
olmamasının çalışma çevrelerinde sebep olabileceği
sorunlar ve ideal tasarım kriterleri saptanarak Tablo
Ses ve
Gürültü
Denetimi
- İşitme kaybı
- Duyma
problemleri
- Dikkat
dağınıklığı
- Psikolojik
rahatsızlıklar
- Öfke,
huzursuzluk,
stres
- İş kaybı
- İş kazası
Öneriler
- 350-550 lx ideal
değerlerdir
- Ayarlanabilir
otomasyon sistemleri
- Homojen ışık dağılımı
- Kamaşma önlenmeli
- Gereksiz gölge oluşumu
engellenmeli
- Renksel geriverim
değeri yüksek ışık
kaynakları tercih
edilmeli
- Masa aydınlatması
tercih edilmeli
- 50-55 dB ideal
değerlerdir
- Gürültü önleyici
yardımcı ekipmanlar
kullanmak
- Ses yutucu özelliğe
sahip akustik paneller
kullanılmalı
- Masa ve sandalye
ayaklarında kauçuk
kullanılmalı
- Çağırma zili yerine
ışıkla uyarı sistemleri
uygulanmalı
- Zeminde halı, halıfleks
ve marley vb. ses
geçirmeyecek
malzemeler
kullanılmalı
- Pencerelerde tekstil
esaslı perde
kullanılmalı
- Duvarlarda kurşunlu
ya da kurşun tozlu ses
geçirmeyen levhalar
kullanılmalı
İklimlendir
me Sistemi
- Isıl stres
- Öfke ve
huzursuzluk
- Fizyolojik
rahatsızlıklar
- Bulaşıcı
hastalıkların
yayılması
- Çalışan sağlığının
korunması için iç
mekânda temiz hava
devamlılığı sağlanmalı
- Doğal hava
sirkülasyonu
sağlanmalı
- Nem düzeyinin
kontrol edilebilmesi
için buhar makinesi,
klima ve vantilatör
gibi çeşitli yardımcı
cihazlar kullanılmalı
Oturma
Ergonomisi
- Kas-iskelet
rahatsızlığı
- Sırt, bel ve
boyun ağrısı
- Fizyolojik
dengesizlik
- Ayarlanabilir, esnek
oturma birimleri
kullanılmalı
- Tekerlekli, döner
mekanizmalı ve
hareketli oturma
birimleri kullanılmalı
- Çalışma yüzeyi ile olan
94
Ergonomi 5(2), 84 - 97, 2022
ilişkisinde ideal
ölçülere uyulmalı
Renk Tercihi
- Dikkat dağıtıcı
- Performans
düşürücü
- Stres
- Depresyon
tetikleyici
- Bej ve açık mavi duvar
renkleri ofisler için
tercih edilebilir
-Kromatik
renkler
ofislerde keyifli, çekici,
tatmin
edici
ve
dinamik
etkiler
yaratmak
için
kullanılabilir
Elde
edilen
bulgular
değerlendirildiğinde
çalışanların anatomik yapısı, fizyolojik kapasitesi,
sınırları ve toleransları dikkate alınarak kişileri
çalışma ortamında karşılaşılabilecekleri streslerden
minimum değerde etkilenmesini sağlayacak
ergonomik ofis tasarımları konusunda araştırmalar
yapılarak
geleceğe
yönelik
yeni
düşünce
sistemlerinin gerekli olduğu önerisi yapılabilir.
Caillet, R. (1994). Bel Ağrısı Sendromları, (çev. Necdet
Tuna), Nobel Tıp Kitapevi, İstanbul, Türkiye.
Chiara J., Panero J. & Zelnik M. (2001). Time Saver
Standarts for Interior Design, International
Editions, New York, USA.
Cranz, G. (2001). Sandalyenin Gücü, (çev. Selim
Ökem), Mimar-ist, 1(3), 35-39.
Dul, J. & Weerdmeester, B.A. (2001). Ergonomics for
Beginners: A Quick Reference Guide. 2nd ed. CRC
Press Taylor & Francis Group, London, England.
Duran Sağocak, M. (2005). Ergonomik Tasarımda
Renk, Trakya Üniversitesi Fen Bilimleri Dergisi,
6(1), 77-83.
Fleischer, S. (2001). Effect of Brightness Distribution
and Light Colours on Office Staff. The 9th
European Lighting Conference Proceeding Book of
Lux Europa, 77-80, Reykjavik.
Çıkar Çatışması
Yazarlar tarafından herhangi bir çıkar çatışması
beyan edilmemiştir.
Kaynaklar
Akpınar, T., Çakmakkaya, B.Y. ve Batur, N. (2018).
Ofis Çalışanlarının Sağlığının Korunmasında
Çözüm Önerisi Olarak Ergonomi Bilimi, Balkan ve
Yakın Doğu Sosyal Bilimler Dergisi, 4(2), 76-98.
Altınok Kayan, H.Z.A. ve Tuncel, D. (2012). Ofis iç
Mekân Tasarımlarında Gelişen Teknolojiler
Işığında Esneklik, Tasarım+Kuram, 8(14), 79-96.
Ayan, B. (2015). Montaj Hattında Ergonomik Risk
Unsurlarının İncelenmesi: Otomotiv Sektörüne
Yönelik Bir Uygulama. Uzmanlık Tezi, T.C. Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Ankara.
Battaloğlu, C. (1998). Çalışma Yerleri İçin Bir İş
Bilimsel Denetim Listesi Geliştirilmesi ve Çalışma
Yerlerinin Değerlendirilmesi. I. Ulusal Ergonomi
Kongresi, s.372, Ankara.
Bekleviç, H. ve Gedik, T. (2018). Ofis Ergonomisi
Üzerine Bir Araştırma: Düzce Üniversitesi Örneği,
Düzce Üniversitesi Bilim ve Teknoloji Dergisi, 6,
1283-1294.
Berkin, G. ve Özcan, U. (2017). Oturmanın
Ergonomisi, Yapı Dergisi, 426, 140-144.
Franta, G. & Anstead, K. (1994). Daylighting Offers
Great Opportunities. Window & Door SpecifierDesign Laboratory, 40-43.
Gabriela R. (2003). Color Temperature and
Illuminance Levels in Offices. 25th Session of CIE
Proceedings, 2, San Diego, USA.
Göregenli, M. (2005). Çevre Psikolojisi, İnsan Mekân
İlişkisi, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları,
İstanbul.
Güler, Ç. (1997). Ergonomiye Giriş, Birinci Baskı,
Ankara.
İlhan, A., Koşar, G., Karapınar, A. ve Gedik, T. (2013).
Sakarya İli Mobilya İmalatında İş Kazası ve
Meslek Hastalıklarının Ortaya Çıkış Nedenlerinin
Analizi, Kastamonu Üniversitesi Orman Fakültesi
Dergisi, 13(2), 202-210.
Karamık, S. ve Şeker, U. (2015). İşletmelerde İş
Güvenliğinin Verimlilik Üzerine Etkilerinin
Değerlendirilmesi, Gazi Üniversitesi Fen Bilimleri
Dergisi, Part:C, Tasarım ve Teknoloji, 3(4), 575584.
Kaya, S. (2008). Ergonomi ve Çalışanların Verimliliği
Üzerine Etkileri, İzmir Ticaret Odası Ar&Ge
Bülteni, 25-35.
95
Ergonomi 5(2), 84 - 97, 2022
Kıraç, Y. (2005). Büro Yönetiminde Ergonomi ve
Ergonominin Verimliliğe Etkisi. Yüksek Lisans
Tezi, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü,
Ankara.
Koçer, S., Yazıcı, T. ve Ekinci, D.K. (2016). Büro
Ortamlarının Çalışana Etkisi Üzerine Bir
Araştırma: Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Örneği,
Gümüşhane Üniversitesi İletişim Fakültesi
Elektronik Dergisi, 4(2), 554-586.
Kroemer, K.H.E., Kroemer, H.B. & Kroemer-Elbert,
K.E. (2001). Ergonomics: How to Design for Ease
and Efficiency. Vol. 2, Prentice Hall, New Jersey,
USA.
Kwellek, N., Lewis, C.M., Lin-Hsiao, J.W.D. &
Woodson, H. (1996). Effects of Nine
Monochromatic Office Interior Colors on Clerical
Tasks and Worker Mood. Color Research and
Application, 21(6), 448-458.
Lueder, K. & Noro, K. (1994). Hard Facts About Soft
Machines, Taylor & Francis Group, London,
England.
Mahmud, N., Bahari S.F. & Zainudin, N.F. (2014).
Psychosocial and Ergonomics Risk Factors
Related to Neck, Shoulder and Back Complaints
among Malaysia Office Workers. Computer, 4(4),
260-263.
Manav, B. (2007). Işık ve Sağlık: Işığın Biyolojik
Sistem Üzerindeki Etkisi. IV. Ulusal Aydınlatma
Sempozyumu ve Sergisi Bildiriler Kitabı, İzmir.
Manav, B. ve Küçükdoğu, M. Ş. (2006). Aydınlık
Düzeyi ve Renk Sıcaklığının Performansa Etkisi,
İtü Dergisi/a Mimarlık, Planlama, Tasarım, 5(2),
3-10.
Oldham, G.R. & Fried, Y. (1987). Employee Reactions
to Workplace Characteristics. Journal Of Applied
Psychology, 72.
Onaygil, S., Tümer P. ve Gürsoy, E. (2002).
Employability Examination of Fuzzy Logic
Method in Lighting Control Systems. Proceeding
Book of the 2nd Balkan Conference on Lighting
Energy Saving and New Trends in Lighting, s.8794, İstanbul.
Onaygil, S. ve Tenner A.D. (1993). Combination of
Daylight and Artificial Lighting in Office Lighting.
Study Report 58, Lighting Design and Application
Centre, Philips Lighting, 25, Netherlands.
Özkan, N.F. ve Kâhya, E. (2017). Bir Üniversitenin
İdari
Ofislerindeki
Ergonomik
Risklerin
Değerlendirilmesi, Journal of the Faculty of
Engineering and Architecture of Gazi University,
32(1), 141-150.
Öztürk, E., Yılmazer, S. ve Ural, S.E. (2012). The
Effects of Achromatic and Chromatic Color
Schemes on Participants' Task Performance in
and Appraisals of an Office Environment. Color
Research & Application, 37(5), 359-366.
Özkul, A. (1996). Ergonomi. Eskişehir Anadolu
Üniversitesi Yayınları, Yayın No:973, 9-12.
Pekcan, B. (2013). Yazılım Ergonomisi ve Bir İşletme
Yazılımı Üzerine Uygulanması. Yüksek Lisans
Tezi, Çukurova Üniversitesi Fen Bilimleri
Enstitüsü, Adana.
Sawada, H. (1999). Effects of Spatial Dimensions,
Illuminance and Color Temperature on Openness
and Pleasantness. Ph.D Thesis, UMI Dissertation
Services, Canada.
Schobert, H. (1992). İş Çevresinin İnsancıllaştırılması,
Arredamento Tasarım, Özel Sayı 6, 86-90.
Shikakura, T., Marikawa H. & Nakamura, Y. (2003).
Perception of Lighting Fluctuations in Office
Lighting Environments. Journal of Light and
Visual Environment, 27(2), 75-82.
Su, A.B. (2001). Ergonomi, Atılım Üniversitesi
Mühendislik Fakültesi Yayınları, Ankara.
Turan, Ö.G. (2016). Ofis Çalışmalarında Ergonomik
Risklerin İş Sağlığı ve Güvenliği Açısından
Değerlendirilmesi. Yüksek Lisans Tezi, T.C.
İstanbul Aydın Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü,
İstanbul.
Tutar, H. (2000). Toplam Kalite Yönetimi
Çerçevesinde Büro Yönetimi Teknikleri, 1. Baskı,
Aktif Yayınevi, Erzurum.
Üçüncü, K. ve Acar, H. (2020). Ergonomi, Birinci
Baskı, Nobel Akademi Yayınları, Ankara.
Yılmazer, G.M. (2010). Ofislerdeki Çalışma
İstasyonlarının (workstationların) Tasarımını
Etkileyen Ergonomik Faktörün İncelenmesi.
96
Ergonomi 5(2), 84 - 97, 2022
Yüksek Lisans Tezi, T.C. Haliç Üniversitesi, Fen
Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.
Url-1. (1) https://bit.ly/3vc4ER9
(2) https://bit.ly/3uQRyZk
Erişim tarihleri : 14 Temmuz 2022
Url-2. (1) https://bit.ly/3yBxY5U
(2) https://bit.ly/3l4yAsX
(3) https://bit.ly/38iTou1
(4) https://bit.ly/3FFrq7I
(5) https://bit.ly/3szGjTP
Erişim tarihleri : 1 Mart 2022
Url-3. (1) https://bit.ly/3uOW22l
(2) https://bit.ly/3z4afv2
Erişim tarihleri : 14 Temmuz 2022
Url-4. (1) https://bit.ly/3z33VDS
(2) https://bit.ly/3RyNTsE
(3) https://bit.ly/3P7KHCD
(4) https://bit.ly/3IERyRU
(5) https://bit.ly/3z3RSpV
(6) https://bit.ly/3o13L9O
Erişim tarihleri : 13 Temmuz 2022
97