Academia.eduAcademia.edu

Luther Reformu ve Kadın

2020

10 Kasım 1483 doğumlu Eislebenli keşiş Martin Luther’in öncüsü olduğu Protestanlık, Katolisizm gibi Hıristiyanlığın bir yorumu olarak ortaya çıktığından Luther’in kadına dair görüşleri de elbette Hıristiyanlık temelinde biçimlenmiştir. Hristiyanlıkta da kadın konusu asli günaha değinilmeden anlaşılmayacaktır. Asli günah anlayışı Hıristiyanlıkta, salt bir karşı gelme olayı olarak işlenmesinden daha çok temel dini görüşlerin belirli şekilde yorumlanmasında ana olay olarak kullanılmıştır. Hıristiyanlık tarihinde kadının rolü belirlenirken ve yorumlanırken asli günah her zaman temel yapı taşı olmuş ve kadın, erkeği yolundan çıkaran, kötülüklere sürükleyen, erkekten eksiği olan bir varlık olarak görülmüştür. Teolojik düzeyde Hıristiyanlığın mimarı kabul edilen ve görüşleri Hıristiyanlığın her mezhebinde olduğu gibi Protestanlık üzerinde de etkili olan Pavlus da kadını, -Mesih’in kadınlar hakkında erkeği engelleyici herhangi bir ifadesi bulunmamasına rağmen- kilisede sessiz kalması, evde erkeğine itaat etmesi gereken, din konusunda erkeklere bir şeyler öğretmeye kalkışmaması gereken ve yine erkekten eksik bir varlık olarak yorumlamıştır. Bu görüşler Pavlus özelinde bir yorum fakat genel kabul gören bir görüşler silsilesi olduğundan, her mezhepte olduğu gibi Protestanlığın kurucusu Luther üzerinde de etkili olacaktır. Luther, üzerinde etkili olan görüşleri yaşamının ilk yıllarında daha sert, son yıllarında ise daha yumuşak şekilde dile getirmiştir. Bunda reformun siyasi taraftar sıkıntısı ve kuşkusuz Luther’in 1525 yılında yaptığı evliliğin rolü vardır.

Luther Reformu ve Kadın Ahmet Taner Barmak [email protected] ________________________________________________________________ 10 Kasım 1483 doğumlu Eislebenli keşiş Martin Luther’in öncüsü olduğu Protestanlık, Katolisizm gibi Hıristiyanlığın bir yorumu olarak ortaya çıktığından Luther’in kadına dair görüşleri de elbette Hıristiyanlık temelinde biçimlenmiştir. Hristiyanlıkta da kadın konusu asli günaha değinilmeden anlaşılmayacaktır. Asli günah anlayışı Hıristiyanlıkta, salt bir karşı gelme olayı olarak işlenmesinden daha çok temel dini görüşlerin belirli şekilde yorumlanmasında ana olay olarak kullanılmıştır.1 Hıristiyanlık tarihinde kadının rolü belirlenirken ve yorumlanırken asli günah her zaman temel yapı taşı olmuş ve kadın, erkeği yolundan çıkaran, kötülüklere sürükleyen, erkekten eksiği olan bir varlık olarak görülmüştür. Teolojik düzeyde Hıristiyanlığın mimarı kabul edilen ve görüşleri Hıristiyanlığın her mezhebinde olduğu gibi Protestanlık üzerinde de etkili olan Pavlus da kadını, -Mesih’in kadınlar hakkında erkeği engelleyici herhangi bir ifadesi bulunmamasına rağmen- kilisede sessiz kalması, evde erkeğine itaat etmesi gereken, din konusunda erkeklere bir şeyler öğretmeye kalkışmaması gereken ve yine erkekten eksik bir varlık olarak yorumlamıştır. 2 Bu görüşler Pavlus özelinde bir yorum fakat genel kabul gören bir görüşler silsilesi olduğundan, her mezhepte olduğu gibi Protestanlığın kurucusu Luther üzerinde de etkili olacaktır. Luther, üzerinde etkili olan görüşleri yaşamının ilk yıllarında daha sert, son yıllarında ise daha yumuşak şekilde dile getirmiştir. Bunda reformun siyasi taraftar sıkıntısı ve kuşkusuz Luther’in 1525 yılında yaptığı evliliğin rolü vardır. Keşiş Martin Luther de yaşamının ilk dönemlerinden evliliğine kadar hatta bazen evlilik sürecinde de kadının, erkeğe nazaran alt bir konumda ve ikinci bir seviyede olduğunu düşünmüştür. Kadın, daha yaratılıştan beri şeytan tarafından aklı çelinen, erkeği Huriye Abaydın, Lutherci Protestan Görüşte Kadının Yeri ve Reform Sürecindeki Rolü, (Yayınlanmamış yüksek lisans tezi). İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe ve Din Bilimleri Ana Bilim Dalı, İstanbul, 2017, s. 55. 2 a.g.e. s. 45. 1 günaha sürükleyebilecek, kırılgan ve saf bir varlıktı.3 Asli günahta olduğu gibi öncelikle şeytan tarafından daha sonra da kendi benliğinde kandırılmaya elverişliydi. Luther’in kadınla ilgili düşünceleri değinildiği gibi yaşamının ilk yıllarında daha sertti fakat reformunun başarıya giden yolunda daha ılımlı görüşlere tutunmuştu. Luther, kadına karşı düşüncelerinde özellikle evlendikten sonra fark edilebilir derecede ılımaya gitmişti.4 1527 yılında asli günahla ilgili verdiği bir vaazda Havva’nın Âdem kadar zeki olmadığını ve şeytanın, erkeği değil de kadını günaha çektiğini vurgular. Bu sebepledir ki kadın suçludur. Fakat her şeye rağmen Âdem’in Havva’ya uyup yasağı çiğnemesine de değinerek aslında erkeğin de işlenen günahta suçu bulunduğunu düşündürür. Erkeğin suçlu olmasının bir diğer nedeni ise yanındaki zayıf yaratığa uyarak günaha düşmesidir. Sonuçta her ikisi de lanetlendi fakat kadın, kocasına tabi olmakla cezalandırıldı. Doğal olarak Luther için lanetin ve cezanın hükümleri hala geçerli, kadının erkeğin boyunduruğu altında olması hala makuldü. Fakat 1533 yılında yine asli günah üzerine verdiği başka bir vaazında Luther, bu sefer kadına karşı daha yumuşak yaklaşmıştır. Erkek ve kadını yaratılışta eşit görür ama yine de her şeye rağmen kadın kadındır görüşünü devam ettirir. Yine aynı vaazda kadını erkekten alt seviyede tutmasına rağmen evdeki hayatta iki tarafın da eşit olduğunu belirtmesi ilginçtir. 5 Her ne olursa olsun bu eşitlik sadece ev içinde sınırlıydı. Reform sürecinde sosyal alanda kadın-erkek eşitliği gündemde zor kalacak bir konuydu fakat Luther, reformunu başarıya ulaştırma adına eşitliğe özenle dikkat çekiyordu. Neticede dinsel öğretisini kutsal kitaba dayandıran Luther, kadın-erkek herkesin dini kaynağından öğrenmesi gerektiğini savunsa bile kadınların eğitim alma olanaklarını ve kapsamını da sınırlandırmıştı. Luther’in vaazları veya sözleri uygulamaya geçtiği zaman eksik kalabiliyordu veya bizzat bunu istiyordu. Kadının dini eğitimine önem verilse dahi bu yönde erkeklere nazaran imkânlarının sınırlı tutulması aile içindeki eşitlikle uyuşmuyordu. Reform, yine kadınların erkeklerine bel bağladığı ataerkil bir sosyal ve aile düzenini teşvik ediyordu.6 Luther’in bu konuda yapmak istediğini tam olarak bilemesek de yaptıklarıyla kendisiyle çeliştiğini görebiliriz. Kuşkusuz bunda kendi kişiliğinin de yanı sıra Reform’un başarıya ulaşması için gidilmesi gereken yolun 3 Merry E. Wiesner-Hanks, Susan C. Karant-Nunn, Luther on Women; a Sourcebook, Cambridge University Press, Cambridge, 2003, s. 19-21. 4 Abaydın, 2017, s. 56. 5 a.g.e. s. 57. 6 Martine Sonnet, Bir Kızı Eğitmek, Georges Duby, Michelle Perrot, Natalie Zemon Davis, Arlette Farge, (Ed.), Kadınların Tarihi Cilt III. Rönesans ve Aydınlanma Çağı Paradoksları, Çev: Ahmet Fethi, İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2005, s. 102, 103. gereklilikleri de yatıyordu. Luther, gücü eline alana kadar görüşlerini, kendisini destekleyenlerin görüşleriyle eşitlemeye özen gösteriyordu.7 Bunun yanı sıra verdiği vaazların veya sözlerinin uygulanıp uygulanmaması her zaman Luther’in kendi inisiyatifinde değildi, Luther’den çok Lutherci de vardı. Luther, Kilise’ye karşı çıktığı endüljans uygulamasına ve özellikle günahların para karşılığında affedilmesine, kendi reformundan sonra itinayla yaklaştı, aile ve kadın üzerinde düzenlemeler yaptı. Kilise’nin bekâret konusunda uyguladığı sisteme eleştiriler getirdi ve Kilise’yi Kutsal Kitap’a ters düşmekle itham etti.8 Evliliğin, kendini dine adamanın önüne geçmeyeceğini düşünüyordu Luther. Aynı zamanda evlilik ve aile kurumunun belirli günahların oluşumunu engelleyeceğini ve daha ahlaki bir yaşamı mümkün kılacağını düşünüyordu. Neticede X. Leon Papalığı sırasında para karşılığında zinakâr bir kadının günahları affedilebiliyor, yasak ilişkilerinin devamı, 87 pound 3 şilin değerinde bir parayla sürdürülebiliyordu.9 Luther, getirdiği reformlarla hem Kilise’nin bu tarz uygulamalarına şiddetle karşı çıkıyor hem yine aynı durumların yaşanmaması için aile kurumuna önem veriyordu. Luther için fahişelik, toplumu yozlaştıran en önemli etkenlerden birisiydi. Namus, 16. yüzyılda yaşayan Avrupalı için çok önemli bir kavramdı ve toplumsal kimlikte yeri çok önemliydi. Bir kişiye veya bir şeye fahişe demek çok büyük bir hakaretti. Luther ve reformcular, fahişelik terimini çok sert tartışmalarda hatta karşı dinden olanları veya teoloji alanında rakiplerini aşağılamak için kullanıyorlardı.10 Zaten Luther ve Lutherciler siyasi gücü ellerine aldıklarında da ilk önce genelevleri kapatma yönünde kararlar verecekti. Luther’in talimatıyla kapatılan Strasbourg genelevlerinde çalışan kadınlar mesleklerini zevk için değil ekmek parası için yaptıklarını dile getirmişti. Bu olayla birlikte işsiz kalan kadınlar, Luther’e bir dilekçe yazdılar ve kendilerine ahlaki işler bulunmasını istediler. Luther de aynı şekilde kadınlara bir iş veya eş bulmak için girişimlerde bulundu.11 Reform’un festival ve karnavalları da yasaklanması, cinsel ahlaksızlığa karşı sürekli bir çözüm Ayrıntılı çalışma için bkz. Lucien Febvre, Martin Luther Alın Yazısı, Çev: Serpil Gürer, Cümle Yayınları, Ankara, 2016. 8 Abaydın, 2017, s. 58-67. 9 Hakan Olgun, Katolik Kilisesi’nin Endüljans Uygulaması ve Protestan Reformuna Etkisi, On Dokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2005, s. 333, 334. 10 Merry E. Wiesner-Hanks, Erken Modern Dönemde Avrupa 1450-1789, Çev: Hamit Çalışkan, İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2019, s. 323, 427. 11 Preserved Smith, Rönesans ve Reform Çağı, Çev: Serpil Çağlayan, İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2019, s. 53. 7 atmosferi sunmuyordu.12 Luther, bu gibi olayların karşı çözümlerle sonunun gelmeyeceğini biliyordu. Kadınların doğurgan birer anne, erkeklerin ise bir aile babası olmasıyla ahlaki sorunların önüne geçeceğini düşünüyordu. Luther, reformlarını halk geneline yaymak ve benimsetmek için devrimini ilk önce kendisi uyguladı ve 1525 yılında manastırda büyüyen Katharina von Bora ile evlendi. Bu durum Katolik Kilise tarafından sert dille eleştirilecekti fakat Luther ve reformcuları, mutlak bekaretin Kutsal Kitap’ta yerinin olmadığını savunmaya devam etti. Katolik Kilisesi bu evliliği ensest ve şehvete yenik düşmüş bir ilişki olarak yorumladı ki neticede Kilise’ye göre rahibelerin ve keşişlerin evlenmesi her zaman ensest hükmündeydi.13 Luther’in bu görüşüne manastırlardaki kadınlar tarafından fazlaca destek çıkılmıştı hali hazırda o dönemde anadilde Kutsal Kitap öğretiminin önünün açılması da söz konusuydu. Doğal olarak manastırlarda -ki özellikle Alman coğrafyasındaki manastırlarda- Latince eğitiminden bile yoksun kadınlar Luther’i destekleyecekti. Evlilik konusu da aynı şekilde büyük bir devrimin habercisiydi. Luther’in, din işleriyle uğraşan bütün kadınların da evlilikte haklarının olduğunu söylemesi, Ortaçağ’ın mirasçısı ve Reform’un öncüleri olan kadınlar için çok önemliydi. Luther, zamanla Kilise’nin aksine evlilikte boşanmanın önünü açmış hatta kadın ve erkeği evlilikte aynı statüye oturttuğu için kadına da boşanma hakkı vermişti. Luther’e göre evlilik her insan için ideal bir durumdu fakat Kutsal Kilise’nin vurguladığına göre bir sakrament değildi, doğal olarak boşanmak mümkündü. Luther, erken yaşamında aile içindeki kadın ile ilgili görüşleri her ne kadar erkeğin boyunduruğu altında kalması gerektiğinden yana da olsa ilerleyen yıllarında kadına, evlilikte erkekle aynı hakları verdi. Ortaçağ Kilise düşüncesinin aksine erkeğin zina yapması veya iktidarsız olması durumunda kadının erkekten boşanma hakkının olduğunu vurguladı.14 Evlilikte aksi bir durumun yaşanması üreyin çağrısına ters düşeceğinden Luther, doğurganlığa büyük önem veriyordu. Aynı zamanda doğurganlığın ve ailenin, toplumsal bağları kuvvetlendireceğini, zinanın vb. günahların azalacağına inanıyordu. Neticede cinsel arzularla Tanrı tarafından lanetlendirilmiş insan, bu şeytani özelliğini bastırmak zorundaydı. Luther’in kadınlara tanımış olduğu bir diğer hukuki hak ise miras konusundaydı. Luther aile içindeki kadınerkek her bireyin eşit şekilde mirasçı olmasını savundu fakat bu görüşlerini Peter Burke, Yeniçağ Başında Avrupa Halk Kültürü, Çev: Göktuğ Aksan, İmge Kitabevi Yayınları, Ankara, 1996, s. 235-241. 13 Abaydın, 2017, s. 59, 61. 14 a.g.e. s. 70-73. 12 uygulamaya geçirecek kadar yaşama imkanı bulamadı. Yine de Luther’in görüşleri, her ne olursa olsun ardıllarını etkileyecek ve miras konusu da yeniden düzenlenecekti. Luther, hayatının ilk dönemlerinde her ne kadar kadın hakkında sert düşüncelere sahipse de bu düşünceleri, özellikle evlendikten sonra eşiyle, çocuklarıyla beraber değişecekti. Reform’a giden yolda gerek taraftar toplamak gerek Kilise’nin oklarından sığınmak için kadın ve aile hayatını vurgulamak çok önemli bir noktaydı. Luther, yıktığı anlayışların yerine yenisini koyuyordu. Feshettiği ahlaksız uygulamaların yerlerine yeni ahlaki ve Kutsal Kitap’a uygun uygulamalar getiriyordu. Dile getirdiği reformları ilk başta kendi hayatı üzerinde uygulaması ise gerçek bir devrimci olduğunun göstergesidir. Tabii bu reformları, idealize ettiği bir din ve dünyaya giden yolun mihenk taşlarıydı. Ahlaksızlığa karşı kutsal aile kavramını gündeme getiriyordu. Ortaçağ’ın düşünce ve uygulamalarından sıyrılıp Luther Reform’larına göz açmış olmak kuşkusuz 16. yüzyıl kadınları için büyük bir olanaktı. Din işlerinde görevli kadın ve erkeklerin evlilik yapabilmesinin önünün açılması, dönemin en büyük devrimlerindendi. Kadının ikincil statüde görüldüğü bir yüzyıl ve toplumda Luther reformları ve düşünceleri gelecek yüzyıllardaki kadın haklarına ışık tutmuştur. Özellikle Alman coğrafyasındaki kadınlar Luther’in görüşlerinin takipçisi oldu, her ne kadar tam anlamıyla toplumsal bir eşitliği elde edemeseler ve Luther’in gözünde ikincil varlık olarak kalsalar da… Avrupa ve dünya tarihinin kadına bakış açısının değişmesinde Luther Reform’u önemli bir yere sahiptir. Okuduğunuz makalede, kısmen kısıtlı örneklerle bu önemli noktaya değinmek istedim. Kaynakça Abaydın, H. (2017). Lutherci Protestan Teolojide Kadının Yeri ve Reform Sürecindeki Rolü. İstanbul: (Yayınlanmamış yüksek lisans tezi). İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı. Burke, P. (1996). Yeniçağ Başında Avrupa Halk Kültürü. Ankara: İmge Kitabevi Yayınları. Febvre, L. (2016). Martin Luther Alın Yazısı. Ankara: Cümle Yayınları. Georges Duby, Michelle Perrot, Natalie Zemon Davis, Arlette Farge. (2005). Kadınların Tarihi Cilt III. Rönesans ve Aydınlanma Çağı Paradoksları. İstanbul: İş Bankası Kültür Yayınları. Merry E. Wiesner-Hanks, S. C.-N. (2003). Luther On Women a Sourcebook. Cambridge: Cambridge University Press. Olgun, H. (2005). Katolik Kilisesi'nin Endüljans Uygulaması ve Protestan Reformuna Etkisi. On Dokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyet Fakültesi Dergisi, 327-346. Smith, P. (2019). Rönesans ve Reform Çağı, Bir Sosyal Arkaplan Çalışması. İstanbul: İş Bankası Kültür Yayınları. Sonnet, M. (2005). Bir Kızı Eğitmek. M. P. George Duby içinde, Kadınların Tarihi Cilt III. Rönesans ve Aydınlanma Çapı Paradoksları (s. 101-127). İstanbul : İş Bankası Kültür Yayınları. Wiesner-Hanks, M. E. (2019). Erken Modern Dönemde Avrupa (1450-1789). İstanbul: İş Bankası Kültür Yayınları. Wiesner-Hanks, M. E. (2020). Tarihte Toplumsal Cinsiyet. İstanbul: İş Bankası Kültür Yayınları.