VERGİ HUKUKUNDA TANIKLIKLARIMIZ:
“DÜN AZDIK - BUGÜN VARIZ - YARIN ARTACAĞIZ”
Prof. Dr. Billur Yaltı
Giriş
Bugün bu toplantıda sanırım bir ilkler silsilesi yaşandı. Birinci ilk:
Bildiğim kadarıyla ilk kez sadece vergi hukukçuları bir araya gelip kapalı bir
toplantı gerçekleştirdi. İkinci ilk: Mikrofon sadece vergi hukukunun genç
akademisyenlerine bırakıldı. Genç meslektaşlarımız yazdıkları veya
yazmakta oldukları doktora veya yüksek lisans tezlerinden süzdükleri
konuları dillendirdiler, kulağımızın pasını sildiler. Bugünkü tablo, vergi
hukukunun ikinci kuşağı olarak bizlerin asistanlık döneminin bir ilkini
anımsattı: Asistan olarak katıldığımız ilk Maliye Sempozyumu’nda
gözlemlerimiz, camianın kıyısında bir yerde, az sayıda hukukçu1 vergi
hukukçusu hoca ve asistanla yolculuğa başladığımızdı. O günün anımsanan
fotoğrafı ile bugün görülen fotoğraf arasındaki farklılıklar, konuşmamın
belirgin cümlesini ortaya koyuyor: “Dün azdık - Bugün varız - Yarın
artacağız”.
1. Dün: Köklerimiz/Temellerimiz: Vergi Hukukunun
Kurucuları
Tarihsel süreçte vergi hukukuna katkısı olan bir dizi eski ve önemli isim
elbette vardır; fakat vergi hukukunun kurucuları derken, bu alanın hukuk
fakültelerinde maliye dersinden bağımsızlaşması ve ayrışması sürecini işaret
1
Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Vergi Hukuku Öğretim Üyesi.
Bu kavramı hukuk fakültelerinde görev yapan veya diğer fakültelerde görev yapmakla
birlikte hukukçu olan vergi hukuku öğretim üyelerini nitelendiren bir sıfat olarak
kullanıyorum.
172
MÜHF – HAD, C. 17, S. 3-4
ederek değerlendirme yaptığımı vurgulamam gerekir. Sürece bakıldığında,
iki ayrışma yaşanmıştır: Birincisi, vergi hukuku dersinin maliye dersinden
ayrışması ki bu 60’lı yıllara tekabül eder, ikincisi vergi hukuku anabilim
dalının maliye anabilim dalından ayrışması ki bu da 80’li yıllarda
gerçekleşir2. Kurucular, söz konusu bağımsızlaşma sonrasında alanın
temellerini atan, vergi hukukunun yapıtaşlarını, temel teorilerini, kavramsal
düzlemini kurgulayan akademik figürlerdir: Ankara Üniversitesi Hukuk
Fakültesi'nde Prof. Mualla Öncel, Prof. Nami Çağan, Prof.Ahmet Kumrulu
ile daha sonra İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde Prof. Selim Kaneti
sonraki kuşakların geçeceği kapıları kuran isimlerdir. Marmara Üniversitesi
İİBF’nde Prof. Salih Şanver ile Prof. Adnan Tezel’in de hukukçu kimlikleri
ile bu alana katkısı yadsınamaz.
Vergi hukuku doktrininin kurucu babaları, metodolojik ve içerik olarak
alanın temel kavram ve kurumlarını yeniden üretmişlerdir: Alman ekolüne
dayanan, hukukun diğer alanları ile bağlantılı çekirdek konuların kavramsal
içeriğini yeniden şekillendiren, bu anlamda vergisel kavramların
hukuksallaştırılmasını esas alan bu isimlere, sonraki kuşaklar çok şey
borçludur. Vergi hukukunun sonraki bilimsel çalışmaları, görüş farklılıkları
ve ekol değişiklikleri içerse bile, bu isimlerin bilimsel içtihatlarına
uğranmaksızın yapılmamıştır ve yapılamaz.
Fakat vergi hukuku doktrininin dününe ilişkin bu yapısal
değerlendirme, söz konusu isimlerin dışındaki daha önceki (ve aynı zamanda
sonraki) akademisyenlerin fikir, düşünce ve çalışmalarını reddetmek
şeklinde algılanmamalıdır. Burada vurgulanan, vergi hukukunun maliyeden
bağımsızlaşmasının, hukukçu vergi hukukçularının bilimsel içtihatlarının
hukuki kavrayış ve yorum, hukuki analiz ve sentez temelinde inşa edilmesi
ve dolayısıyla daha öncekilerden farklılaşmasının başlangıç süreçleridir.
Bağımsızlaşma, farklı bir düzlemde ve olması gerektiği şekliyle, alanı var
etme anlamındadır. Yine de, vergi hukuku alanında kadim hukukçu olan hukukçu olmayan tartışması göz önüne alındığında, kurucu babaların
işlerinin ne kadar zor olmuş olabileceğini sanırım vurgulamak gerekir.
2
ÖNCEL, Mualla, “Hukuk Fakültesinde Maliye Öğretimi”, Hukuk
Sempozyumu, ed. Adnan Güriz, AÜHF Yay. No. 497, Ankara, 1993, s.76.
Öğretimi
Prof. Dr. Billur Yaltı - Vergi Hukukunda Tanıklıklarımız:
“Dün Azdık - Bugün Varız - Yarın Artacağız”
173
Söz konusu tartışmanın sebebi, vergi hukukunun ders olarak maliyenin
içinden türemesine ve ayrışmasına bağlanabilir. Yine de söz konusu ayrım
bağlamında, bir dışlama veya çatışma olmamasına karşın yürüyen bu
tartışma özünde anlaşılabilir değildir. Çünkü hukukçu olmak ve olmamak
eşyanın doğası gereği ve içerik olarak farklı anlam yüklenen kavramlardır.
Diğer hukuk dallarındaki buna benzer tartışmalar (örneğin idare hukukunda
hukukçu-siyasal bilimci tartışması veya anayasa hukukunda hukukçu-siyasal
bilimci tartışması gibi), vergi hukukunda olduğu düzeyde değildir. Diğer
yandan, hukuk dalları arasındaki geçişken bölgelerde kayma-sızmadan
kaynaklanan (örneğin, anayasa hukukçuları-idare hukukçuları veya anayasa
hukukçuları- genel kamu hukukçuları veya roma hukukçuları-medeni
hukukçular gibi) tartışmalar ise farklı bir zemindir. O nedenle, acaba kendisini de ihmal etmeksizin ve alana katkısını da vurgulayarak- Prof.
Sadık Kırbaş'ın değindiği vergi mevzuatçısı - vergi hukukçusu kavramlarını
yeniden tartışmak gerekir mi sorusu sorulmalıdır. Devam etmekte olan bu
tartışmanın, ülkemizdeki “hukuk” ve “hukuk devleti” algısı ve
uygulamasının olduğu yerle ilgisinin olabileceği de vurgulanmalıdır.
2. Dünden Bugüne: Gövdemiz: Vergi Hukukunun
Yapıcı/Geliştiricileri
1980’li yılların ikinci yarısı hukuk fakültelerinde az sayıdaki vergi
hukuku asistanının göreve başladığı yıllardır: Burada, -benim de dâhil
olduğum- ikinci kuşak vergi hukukçularını kastediyorum. Bu süreç, vergi
hukukunda bir dizi temel kavram ve ilkenin derinleştirilmesi, boşlukların
doldurulması, bir dizi alt alanın kavramsal açıdan genişletilmesi ve
kurgulanması, bazı alanların yenilenmesi ve güncelleştirilmesini, bazen de
yeniden tasarlanmasını içeren bir var olma ve var etme süreci olmuştur.
Bu noktada, lisans yıllarımda yaptığım seminer çalışması için
danışmanım olan ceza hukukçusu Prof. Öztekin Tosun'un şu cümlesini
paylaşmak isterim: “Bilim bir duvarın inşa edilmesine benzer, her gelen bir
tuğla yerleştirir, bu inşaat hiç bitmez”. Doğruluğu kuşkusuz olan bu cümle,
bizim deneyimimizi de tanımlayan bir cümledir. İkinci kuşak vergi
hukukçularına çok iş düşmüştür; birçok meslektaşım öğrendiklerini
174
MÜHF – HAD, C. 17, S. 3-4
uygulamak, geliştirmek, yenilemek ve boşlukları doldurmak yoluyla vergi
hukuku bilim duvarının inşasına katılmıştır. Bu süreçte, vergi hukukunun el
değmemiş birçok konusunun ele alındığını ve kurgulandığını, her
meslektaşımın kendine has üslup geliştirdiğini, yargısal içtihada dayalı
çalışmaların yaygınlaştığını gözlemlemek mümkündür. Bu alanda artık saf
bir Alman ekolünden bahsetmek de mümkün değildir. Geldiğimiz noktada,
alan geliştirici/yapıcı bir dizi eserin varlığı tespit edilebilir. Fakat hala
doldurulması ve kurgulanması gereken çok sayıda konu mevcuttur, bu da
herhalde vergi hukuku alanının aslında bir vergi fakültesi/akademisi
kurabilecek kadar yaygın ve boyutlu olmasındandır.
Hiçbir meslekdaşım için kolay olmadığını düşündüğüm bu kurmazenginleştirme-arttırma sürecinde, kim kimden destek görmüştür, kim
kimle dayanışmıştır soruları herkesin kendisi tarafından cevaplanacak
sorulardır. Ama ben ortak yolculuğumuzda beraber çalışmayı bir şans olarak
değerlendirdiğim kürsü dostum Prof. Nihal Saban’ın ismini ifade etmeden ve
aramızdaki dayanışmanın önemine değinmeden geçemem.
3. Bugünden Yarına: Dallarımız: Vergi Hukukunun
Arttırıcıları
Bugüne geldiğimizde, görüyoruz ki hem sayısal olarak hem niteliksel
olarak dallanmış, budaklanmışız; varız. Bu toplantı vesilesiyle yine
görüyoruz ki, üçüncü ve dördüncü kuşak vergi hukukçuları vergi hukukunun
geleceği ile ilgili sorumlulukları üstlenmiş durumdadır.
Bu noktada, genç meslektaşlarımıza bir iki not düşmek doğru olur.
Vergi hukukunun inşası devam eden bir süreçtir; beklentimiz hepsinin kendi
özgün üsluplarını geliştirmeleri ve kendileri olmalarıdır. Bazen asistanlardan
duyduğumuz, “hocam onu da yazmışsınız, bize yazacak bir şey
bırakmamışsınız” cümlesinin ne kadar yanlış olduğu da ayrıca
vurgulanmalıdır. Vergi hukuku alanında hala keşfedilmeyi ve kurgulanmayı
bekleyen bir dizi kavram ve kurum mevcuttur. Ayrıca, bilim alanında hiçbir
konu tükenmez; her görüş aşılabilir, yenilenebilir; aksi halde bilim olmaz.
Bilim alanında hiçbir görüşün eleştirilemez, aksi iddia edilemez olduğu
söylenemez. Hatta bir dizi konunun sorgulanması, farklılaştırılması ve
Prof. Dr. Billur Yaltı - Vergi Hukukunda Tanıklıklarımız:
“Dün Azdık - Bugün Varız - Yarın Artacağız”
175
arttırılması zorunludur. Oysa sadece yinelemek azaltıcıdır. Hala genç ve boş
bir hukuk alanı olarak ifade edilen bu alanın ise yinelemelere/tekrarlara hiç
ihtiyacı yoktur. Bu alanda yerleştirilecek daha pek çok yeni “tuğla” vardır.
Bu alanın kurumlarının kurgulanmasında, yazılanlarla yargısal içtihatların
zenginleştirilmesinde, vergi hukukçularının ayrıcalığı ve farklılığı teknik
hukukçu kimliklerinden gelir. Elbette, disiplin içi ve/veya arası çeşitli
meslektaşlarla bir dizi paylaşım ve ortak çalışma mümkündür; hatta
yapılmalıdır, ancak bu, sırf disiplin içi ve hukukçu tabanlı toplantıların da
yapılabileceği, zaman zaman iç tartışma ortamlarının yaratılabileceği
ihtimalini dışlayamaz. O nedenle, bu türden vergi hukuku toplantılarının
gelenekselleşmesi ümit edilir.
Son Söz
Kimse alınmasın, gücenmesin, darılmasın, “biz inşaat halindeyiz,
çevreye verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dileriz”.