İçeriğe atla

Vikipedi:Günün maddeleri 2017

Vikipedi, özgür ansiklopedi

1 Aralık
Osmanlı'da ulaşım ve haberleşme Osmanlı Devleti üç kıtaya yayılan topraklarında ulaşım ve haberleşmeye azami önemi vermek zorundaydı. İmparatorluk topraklarının güneyi çöller, merkezi dağlar, batısı ve doğusu da düşman saldırılar ile tehdit edilmekteydi. Çevresindeki devletlere nazaran coğrafyası ulaşım ve haberleşme açısından en zor devlet Osmanlı idi. Bu geniş coğrafyada ulaşım hizmetlerinin aksamaması için lonca teşkilatı ve kati kurallar oluşturulmuştu. Makineleşmeye kadar imparatorluk topraklarındaki ulaşım ve haberleşme devletin sakındığı bir konu idi. Demiryolu ve telgraf ile coğrafi koşullar bir nebze hafifletilmiş ve merkezi idare güçlenmiştir.Ulaşım aracı sanayi emperyalizmine kadar deve ve yelkenli gemidir. Ulaşım teknolojisinin ilkelliği nedeniyle büyük şehirler 19. yüzyıl ortalarına kadar zaruri maddelerin temininde de­vamlı sıkıntı çektiler. Bu konuda değişmeler tarımda, ulaşımda başlayan yavaş çağdaşlaşma ile paralel gitti. Gelişmiş taşıma araçları(araba gibi) kullanılmadığından inşaatta da hafif ve niteliksiz gereçler kullanılmıştır. 16. yüzyılda İstanbul'a gelen Alman seyyah Schweigger: "Evleri ağaç ve kerpiçtendir. Buna rağmen bizdeki bina­lar kadar pahalıya mal oluyor." demiştir. Osmanlı coğrafyasının genişliği ve bakım için gerekli emtianın sağlanamaması atlı ulaşımdansa, devenin tercih edilmesine neden olmuştur. 19. yüzyıla dek de ulaşım ve haberleşme organik güce dayanmıştır.(Devamı...)

Ngũgĩ wa Thiong'o (d. 5 Ocak 1938) İngilizce ve son zamanlarda Gikuyu dilinde eserler veren Kenyalı yazar. Yazarın çalışmaları arasında romanlar, oyunlar, kısa öyküler, denemeler, eleştiriler ve çocuk öyküleri yer almaktadır. Sanatçı, Gikuyu dilindeki Mutiiri adlı gazetenin kurucusu ve editörüdür. Bunun yanında Kenya'da kaldığı hapishaneden 1977'de çıktıktan sonra sürgüne yollandı. Gittiği Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Yale Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak çalıştı. Daha sonraları ise New York Üniversitesi'nde de aynı görevde bulundu. Öyle ki bir süre sonra bu üniversitede karşılaştırmalı edebiyat ve performans çalışmaları dalında profesörlük düzeyine yükseldi.

Ngũgĩ, Kĩkũyũ kökenli olup Kenya'nın Kamirithu adlı yerleşiminde dünyaya geldi. James Ngugi adıyla vaftiz edildi. Ailesi Mau Mau ayaklanmasında yakalandı ve bir süre sonra üvey erkek kardeşini kaybetti. Annesi de işkenceye maruz kaldı. 1963 yılında Uganda'nın başkenti Kampala'da yer alan Makerere Üniversitesi'nde İngilizce alanında B.A. derecesi elde etti. Eğitimi sırasında, oyunlarından biri olan The Black Hermit, 1962'de Kampala'da sahneye kondu. (Devamı...)


2 Aralık
Avrupa kayını (Fagus sylvatica), kayıngiller (Fagaceae) familyası üyelerinden belirli mevsimlerde yaprak döken bir kayın türü.

Doğal dağılım alanı güney İsveç'ten (bazı sınırlı şekildeki türler Norveç'in güneylerinde bulunur) orta İtalya, Fransa'nın batısı, kuzey Portekiz ve İspanya'nın ortaları ve daha doğuda Avrupa kayınının yerini alan doğu kayınıyla (F. orientalis) birleştiği kuzeybatı Türkiye'nin doğusuna kadardır. Balkanlarda, doğu kayınıyla oluşan bazı melez türler görülür, bu melezler Fagus x taurica şeklinde isimlendirilir. Akdeniz civarındaki dağılım alanının güney kısımlarında sadece 600-1.800 m yüksekliklerdeki dağlık ormanlarda yetişir.İngiltere'nin güneylerinde doğal olarak sıkça dikkati çekmesine rağmen, son kanıtlar M.Ö. 4000 yıl önceye kadar ya da buz devri sırasında şekillenen İngiliz Kanalı'ndan 2.000 yıl sonrasına kadar İngiltere'de bulunmadığını öne sürmektedir, türün meyvelerini besin olarak kullanılan Taş Devri insanıyla bölgeye erken bir giriş yapmış olabilir. Asıl yayılış alanı Bulgaristan Istrancaları olan ve orada 40 m boylanabilen Fagus sylvatica, sınır bölgesinden doğuya doğru uzaklaştıkça hem sıklığından kaybeder hem de ağaç formundan çalı formuna dönüşür. Türkiye'de Trakya’da Kırklareli ve Tekirdağ'da Yıldız (Istranca) dağlarında Fagus sylvatica’nın ulaştığı son sınırın, bilinenin aksine, Demirköy hattı değil, daha doğuda İstanbul'da Çatalca'da Binkılıç - Çilingoz hattı olduğu 2010 yılındaki bir araştırmayla ortaya konmuştur. (Devamı...)


Leonhard Euler (d. 15 Nisan 1707, Basel, İsviçre - ö. 18 Eylül 1783, Sankt-Peterburg, Rusya), İsviçreli matematikçi ve fizikçi.

18. yüzyılın en önemli ve tüm zamanların önde gelen matematikçilerinden biri kabul edilmektedir. En üretken matematikçilerden biri olarak çalışmalarının bütünü 70 cildi aşmaktadır. Euler pek çok yeni kavram geliştirmiş, basit aritmetikten sayılar teorisi ve topolojiye kadar farklı alanlarda uzun süre kabul gören birçok teorem ispatlamıştır. Bu çalışmaları esnasında, günümüzde kullanılan modern matematik terminolojisinin yaratıcısı olmuş fonksiyon kavramı ve onun yazımını tanımlamıştır (yaptığı bu çalışma için verilebilecek örneklerden bazıları trigonometrik fonksiyonlar için yaptığı sin, cos ve tan tanımlamalarıdır). Euler'in babası Paul Euler ve annesi Marguerite Brucker'dı. Babası Paul Euler Protestan papazıydı ve oğlunun da kendi yolundan gitmesini istiyordu. Basel doğumlu olmasına rağmen çocukluğunun büyük kısmını babasının Lüteriyen papaz olarak vaaz verdiği komşu şehir Riehen'de geçirdi. Euler çocukluk yılları boyunca gittikçe artan bir ilgiyle matematiğe bağlanmıştı ve bu sırada bir aile dostu olan Johann Bernoulli tarafından eğitiliyordu. Euler babasının isteği üzerine matematik kadar ilginç bulmasa da Basel Üniversitesinde ilahiyat, İbranice ve Yunanca eğitimi aldı. Bu eğitimin sonunda Bernoulli müdahale etmeseydi Euler bir papaz olacaktı. Ama Bernoulli, oğlunun büyük bir matematikçi olabilecek yeteneğe sahip olduğunu söyleyerek baba Paul Euler'i ikna etti. (Devamı...)


3 Aralık
Kasırga ya da tropikal siklon, büyük çaplı ve çok şiddetli Beaufort ölçeğine göre saatte 118 km'den (75 milden) fazla hızla ve dönerek esen tropik rüzgâr.

Doğu Büyük Okyanus ve Güney Atlantik hariç subtropikal ve tropikal iklim kuşağındaki bütün sıcak denizlerde sık sık meydana gelir. Ağustos, Eylül aylarında Antiller'de görülür. Batı Büyük Okyanus’unda Tayfun adını alır. Başlangıç ve mevsim sonu kasırgaları, Karayiplerin batısında görülür. Orta Amerika kıyılarının biraz açıklarında Büyük Okyanusunda ve Meksika Körfezi'nde de sık sık rastlanır. Kasırga kelimesi, Eski Türkçedeki "kasırku" sözünün günümüze ulaşmış biçimidir. Kasırku ise "titretmek, sallamak" anlamına gelen "kasmak" fiilinden türemiş "fırtına" anlamına gelen bir sözdür. Kasırga kelimesinin İngilizcedeki karşılığı "Hurricane"dir. Bu kelimenin Orta Amerika'da yaşamış olan Mayaların kullandığı "Huracan" kelimesinden geldiği söylenir. Mayaların dilinde "Huracan", büyük rüzgârların (fırtınaların) ve kötü ruhların tanrısı anlamına gelirdi. "Hurricane", İspanyolca "Huracán" kelimesi üzerinden türetilmiştir. Kasırgalara adları, Dünya Meteoroloji Örgütü'nün daha önceden belirlediği listelere göre belirlenir. Bu amaçla Atlas Okyanusu'yla ilgili kasırgaları adlandırmak üzere erkek ve kadın adlarından hazırlanmış altı liste vardır. Her altı yılda bir tekrar ilk listeye dönülür. Listedeki her adın ilk harfi albetik sıraya göre belirlenir. Q, U, X, Y ve Z harfleriyle başlayan adlar kallanılmaz. Bir fırtınanın hızı, saatte 200 km'yi geçerse kasırgaya dönüşmüş olarak kabul edilir ve bu listelerde sırada bulunan ad, o kasırgaya verilir. (Devamı...)


Emmelie de Forest ya da tam adıyla Emmelie Charlotte-Victoria de Forest (d. 28 Şubat 1993, Randers), Danimarkalı şarkıcı, besteci ve şarkı sözü yazarı. İsveç'in Malmö şehrinde gerçekleştirilen 2013 Eurovision Şarkı Yarışması'nda Danimarka'yı "Only Teardrops" isimli şarkı ile temsil etmiş ve birinci olmuştur. Only Teardrops isimli ilk albümü, Universal Music etiketi ile 6 Mayıs 2013 tarihinde yayınlanmıştır. De Forest, şarkı söylemeye dokuz yaşında iken annesi ile birlikte Steve Cameron Gospel Korosu'nda başladı. On dört yaşından sonra İskoç müzisyen Fraser Neill ile müzik festivallerinde sahne almaya başladıve bir ikili olarak, yalnızca yüz kopya satan Emmelié de Forest and Fraser Neill isimli bir albüm yayınladılar. De Forest, on sekiz yaşına geldiğinde Neill ile süren müzikal işbirliğine son verdi ve Complete Vocal Institute'e katılmak üzere Kopenhag'a taşındı. "Only Teardrops" (Lise Cabble, Julia Fabrin ve Thomas Stengaard tarafından yazılan) isimli şarkı ile De Forest, İsveç'in Malmö şehrinde gerçekleştirilen 2013 Eurovision Şarkı Yarışması'nda Danimarka'yı temsil etmek üzere aday olan on şarkıcıdan biri idi ve 26 Ocak 2013 tarihinde gerçekleştirilen ulusal finali kazandı. (Devamı...)

4 Aralık
Halat doğal ya da yapay elyafın ya da tellerin bükülmesi ya da şerit biçiminde örülmesi yoluyla elde edilen uzun, esnek ve sağlam ip. Tellerden hazırlanan halat türlerinde çoğunlukla kablo ya da tel halat denir. Halatlarda aranan başlıca özellikler büküldüğünde, burkulduğunda ya da çekildiğinde yapısının bozulmaması ve sağlamlığını korumasıdır. En önemli özelliği ise çekme dayanımıdır.

Halatların doku ve yapı özelliklerini belirleyen başıca etkenler yapımlarında kullanılan liflerin ve iplikçiklerin rengi, sertliği, inceliği, dayanıklılığı ve gerilebilirliğidir. Örneğin pamuk halatlar manila ve sisal halatlarına göre daha yumuşak ve daha zayıf ve daha gerilebilirdir. Belirli kalınlıklardaki manila halatları ise kenevir ve jütten yapılan halatlardan daha sağlamdır. En kısa lifler bile eğilerek uzun ve esnek iplik durumuna getirilebildiğinden her türlü elyaftan halat yapmak olanaklıdır. Sünek metallerden ya da sentetik polimerlerden çekilen tellerden ya da iplikçiklerden yapılan halatlarda, doğal elyaftan yapılan halatlardan farklı olarak her tel ya da iplikçik halat boyunca kesiksiz olarak uzanir. Aynı malzemeden yapılan iki telden kalın olanı incesine göre daha sert olduğundan kalın telden yapılan halatlarda daha sert olur. (Devamı...)


Benito Mussolini ya da tam adıyla Benito Amilcare Andrea Mussolini (29 Temmuz 1883; Forli - 28 Nisan 1945; Milano), Ulusal Faşist Parti'nin kurucusu ve lideri olan İtalyan politikacı ve gazeteci. Duce ("Lider") olarak tanınan Mussolini, İtalyan faşizminin kurucusuydu. 31 Ekim 1922 ve 25 Temmuz 1943 tarihleri arasında İtalya Krallığı'nın başbakanı, 23 Eylül 1943 ve 25 Nisan 1945 tarihleri arasında ise İtalyan Sosyal Cumhuriyeti'nin devlet başkanı olarak görev yaptı. II. Dünya Savaşı öncesinde ve savaş sırasında İtalyan siyasetinde önemli bir rol oynadı. Adolf Hitler ile birlikte faşizmin en önemli isimlerinden birisidir.

29 Temmuz 1883'te demirci bir babanın oğlu olarak Forli'de doğdu. Mussolini, ilk ve ortaöğrenimi sırasında disiplinsiz ve saldırgan davranışları nedeniyle iki kez okuldan uzaklaştırıldı. Gençliğinde sosyalist düşüncelere ilgi duydu. Lozan Üniversitesi'ndeki eğitiminin ardından öğretmenlik yaparak çalışmaya başladı. 1902'de zorunlu askerlik görevinden kaçmak için İsviçre'ye gitti. 1904'te İtalya'ya geri dönerek İtalyan Sosyalist Partisi'ne katıldı ve partinin yayın organı olan Avanti gazetesinde çalıştı. Bir süre gazetenin başyazarlığını da üstlenen Mussolini, I. Dünya Savaşı'nın başlaması üzerine orduya yazıldı. I. Dünya Savaşı'nın başlamasıyla birlikte, tarafsızlık politikası izlenmesi gerektiğini söylemekte olan Sosyalist Parti ile çelişkiye düştüğü için gazeteden uzaklaştırıldı. İki yıl boyunca piyade olarak askerlik yapan Mussolini savaşta yaralandıktan sonra Milano'ya döndü ve burada sağ görüşlü Il Popolo d'Italia gazetesinin editörü oldu. Il Popolo d'Italia gazetesini çıkarmaya başladıktan birkaç ay sonra da Sosyalist Parti'den atıldı. Artık Mussolini'nin siyasi görüşü tamamen değişmişti. Sosyalist düşünceleri bir kenara bıraktı ve "faşizm" ismini vermiş olduğu yeni ideolojinin temellerini atmak için harekete geçti. (Devamı...)


5 Aralık
Birahane Darbesi (Almanca: Bürgerbräukellerputsch ya da Hitler-Ludendorff-Putsch ya da Hitlerputsch), Adolf Hitler'in Bavyera'nın yönetimini devralmak için 8-9 Kasım 1923 tarihinde organize ettiği başarısız darbe girişimidir.

Nazi Partisi üye sayısını arttırmasına rağmen Bavyera dışında fazla tanınmıyordu. Hitler'in o zamanlar aklında, burada bulunan silahlı tüm Weimar Cumhuriyeti karşıtlarını kendi önderliği altında toplayarak, ordunun da (o zamanki adıyla Reichswehr) desteğiyle Bavyera hükümetini ele geçirip Berlin'e karşı yürüyüşe geçmek ve Weimar Cumhuriyeti'ni yıkmak vardı. Bavyera'ya üçlü bir diktatör yönetimi hakimdi: Devlet Komiseri Gustav von Kahr, Reichswehr komutanı General Otto von Lossow, Devlet Polisi başkanı Albay Hans von Seisser. Bu yönetim, merkezî yönetimin ilettiği her talimatı yerine getirmiyordu. Özellikle Hitler'in yayın organının ve Nazilerin faaliyetlerinin durdurulmasına yönelik emirler uygulanmıyordu. 8 Kasım 1923 akşamı Münih ticaret örgütlerinin, Bürgerbräukeller isimli bir birahanede düzenlediği gecede konuşma yapmakta olan von Kahr ve orada bulunan yönetim ekibi, Adolf Hitler ve ona bağlı 600 silahlı adamının müdahelesiyle rehin duruma düştüler. Hitler bu üçlünün kendisiyle işbirliği yapmasını talep etti. Ancak üçü de bu konuda isteksizdiler. Bu aşamada Hitler'e Almanların I. Dünya Savaşı'ndaki efsanevi komutanı Erich Ludendorff yardımcı oldu ve görünüşte Hitler'e katıldılar. Birahane çıkışında oluşan kargaşada bu üçlü görev yerlerine kaçmayı başarmış ve Hitler, Ludendorf'la başbaşa kalmıştır. Ertesi gün 9 Kasım sabahı Hitler ve Ludendorff bir hücum taburunun önünde Münih'in merkezine doğru yürüyüşe geçtiler. Şehrin merkezine giden yolları kapatan polis taburlarıyla çıkan çatışma Hitler için başarısızlıkla sonuçlanmış ve hücum taburu dağılmıştır. Olayda 16 Nazi ve 3 polis ölmüştür. Ludendorff olay yerinde tutuklanmış, Adolf Hitler ise oradan kaçmış ve iki gün sonra o da yakalanmıştır. (Devamı...)


Paracelsus ya da tam adıyla Phillipus Theophratus Bombastus von Hohenheim. (d. 11 Kasım veya 17 Aralık 1493 Zürih - ö. 24 Eylül 1541, Salzburg). Almanca konuşan İsviçreli doktor ve kimyager. 16. yüzyılın önemli bilim insanlarından ve modern tıbbın kurucularından biri olduğu kabul edilir.

Doktor olan babasından ilk temel bilgileri aldıktan sonra üniversiteye gitmiş ancak burada edinmiş olduğu bilgiler kendisini tatmin etmediği için çeşitli bilim merkezlerine yolculuklar yaptı. Paracelsus, günün tedavi şekline, otoritelerin tıbbi kuramlarına karşı çıkmış ve bunun sonucunda, biraz da çılgın tavırlarıyla, bir tür sembole dönüşmüştür. Çılgınlıkları o zamanki geleneksel tıbbın eskidiği ve artık yenilenmesi gerektiği şeklindeki tepkisinin bir göstergesidir. Akademik olan her şeye meydan okumuştur. Zamanında uygulanan tıp uygulamasına hayatı boyunca karşı çıkmış ve mücadele vermiştir. Aklı sürekli çalışan, kuramlar üreten biridir. Onun, geçmişle olan savaşının en somut şekli, öğrencilerin yaktığı geleneksel ateşte herkesi gözü önünde İbn-i Sina, Hipokrates ve Galen gibi otoritelerin kitaplarını yakmasıdır. Böylece, Orta Çağ'da dogmatik hale gelen Galen, İbn-i Sina gibi, yeni gelişmelerin önündeki engeller olarak gördüğü hekimlerin kimliklerinde, eski tıbba son verdiğini sembolize ediyordu. Bu hareketiyle büyük bir tepkinin doğmasına sebep olan Paracelsus, hemen hiçbir yerde fazla kalamayıp, kent kent dolaşmıştır. Paracelsus, tıp eğitiminde geleneksel olarak kullanılan Latince yerine derslerini Almanca vermiştir. Paracelsus'a göre, bir cerrah bütün bitkileri tanımak, bilmek zorundadır; onları nasıl kullanacağını, onların çok hızlı mı yoksa yavaş mı etki ettiğini bilmek zorundadır. Ayrıca, onların etkilerinin bilinmesi gerekir, etkilerinin kaslar mı, kemikler mi yoksa damarlar üzerinde mi olduğunun cerrah tarafından bilinmesi lazımdır. Örneğin balsamın kırık için mi, yoksa yaralarda mı etkin olduğunun bilinmesi gerekir. Buna ilave olarak, yaranın açık ve korumasız olmasına göre, uygun bir pansumanla, yarayı temizleyip, onu dış etkilerden korumalıdır. Mümkün olduğu kadar doğanın tedavi gücünün yarayı iyileştirmesine yardımcı olmalıdır. Bu da her şeyden önce iyi beslenme ile mümkün olur. (Devamı...)


6 Aralık
Simpson ailesi Amerikan animasyon televizyon dizisi Simpsonlar'da yer alan ve şova adını veren kurgusal karakterlerden oluşan ailedir. Simpsonlar, ebeveynler Homer ve Marge ile onların üç çocuğu Bart, Lisa ve Maggie'den oluşan bir çekirdek ailedir. Springfield kasabasında 742 Evergreen Terrace'de yaşamaktadırlar. "Simpson ailesi" fikri, James L. Brooks'un lobisinde beklemekte olan karikatürist Matt Groening tarafından ortaya çıktı. Groening, yarattığı karakterlere kendi ailesindeki üyelerin adını verdi fakat kendi adı yerine "Bart" ismini kullandı. Aile, 19 Nisan 1987 tarihinde The Tracey Ullman Show kısası "Good Night" ile çıkış yaptı ve 17 Aralık 1989 tarihinde yayınlanmaya başlayan kendi dizisine sahip oldu.

Beş ana aile üyesinin yanı sıra, ailede küçük ve büyük birçok karakter mevcuttur. Homer'ın babası Abraham Simpson; Marge'ın kızkardeşleri Patty ve Selma Bouvier ve ailenin iki evcil hayvanı olan Santa's Little Helper ile Snowball II, en çok tekrarlanan karakterlerdir. Homer'ın annesi Mona Simpson, Homer'ın "Vegas karısı" Amber, Marge'ın annesi Jacqueline Bouvier ile ikincil akrabaların tümü, diğer aile üyelerini oluşturmaktadır. Devamı...


Percy Bysshe Shelley (d. 4 Ağustos 1792, Horsham, Sussex – ö. 8 Temmuz 1822, Livorno), İngiliz yazınının ve Romantik Dönem'in en önemli şairlerinden biri.

Eton'da eğitim gördü. 1811'de yazdığı "Ateizmin Gerekliliği" adlı makalesinden dolayı Oxford'dan atıldı ve babası tarafından da reddedildi ve Londra'ya gitti. Orada Harriet Westbrook adlı bir bayanla evlendi. İrlanda'da ayaklanmayı kışkırttı. 1815'te Godwin'in kızı Mary (Frankenstein'in yazarı) ile tanıştı. Evli olmasına rağmen onunla beraber oldu. Godwin'nin bu ilişkiye sert tepkisi üzerine İngiltere'yi birlikte terk ettiler. İsviçre'de Lord Byron ile tanıştı. Eşinin ölümünden sonra İngiltere'ye dönüp evlendiler fakat 1816'da İtalya'ya yerleşmeye karar verdiler. 1816-1818'lerde The Revolt of Islam ve 1820'de Prometheus adlı yapıtlarında kadın ile erkeğin beraberliğini, kurtarıcı bir ilişki olarak kutsadı ve umudunu "Doğu"ya bağladı. Ayrıca bu yüzyılda hızla yayılmaya başlayan vejetaryen'liğin, gönüllü avukatlığını Leo Tolstoy ile birlikte yaptılar. 1822'de boğularak ölmüş ve İtalya'da sahile vurduğu yerde yakılmak suretiyle kendisi için bir cenaze töreni düzenlenmiştir. Törende, Lord Byron, arkadaşının kafatasını hatıra olarak saklamak istemiş, ancak yine bir yazar olan aile dostları Edward Trelawny buna izin vermemiştir. Fakat, tören sırasında Trelawny, Shelley'nin kalbini ateşten çalmış ve Percy'nin dul eşi Mary Shelley'ye vermiştir. Kalp sonunda, oğulları Sir Percy Florence Shelley öldüğü zaman, onunla beraber gömülmüştür. Mezarında Latince Cor Cordium ("Kalplerin Kalbi") yazmaktadır. Devamı...


7 Aralık
Koala (Phascolarctos cinereus), Avustralya'ya özgü otçul ve ağaçta yaşayan bir keseli memeli hayvan türü.

Phascolarctidae familyasının yaşayan tek temsilcisidir ve en yakın akrabaları vombatlardır. Koala, Avustralya'nın doğu ve güney kıyıları boyunca Queensland, Yeni Güney Galler, Victoria ve Güney Avustralya'da bulunur. Kalın ve kuyruksuz gövdesi, yuvarlak ve tüylü kulakları ile büyük ve kaşık şeklinde burnu ile kolayca tanınır. Koalanın vücut uzunluğu 60 ila 85 cm. ve ağırlığı da 4 ila 15 kg. arasında değişir. Kürkünün rengi gümüşî gri ile çikolata rengi arasında farklı renklerdedir. Kuzey popülasyonlarındaki bireyler genellikle güneyde yaşayanlardan daha küçük ve daha açık renklidir. Bu iki popülasyonun alt türler olması muhtemeldir ancak bu konu tartışmalıdır. Koalalar genel olarak okaliptüs ağaçlarından oluşan alanlarda yaşar ve gıdalarının büyük bölümünü bu cins ağaçların yaprakları oluşturur. Bu yaprakların besin değeri ve kalori içeriği sınırlı olduğu için koalalar genellikle hareketsiz bir yaşam sürer ve günde 20 saat kadar uyurlar. Asosyaldirler, anne koalalar yalnızca bakıma ihtiyaç duyduğu sürece yavruları ile ilgilenirler. (Devamı...)


Friedrich Nietzsche (15 Ekim 1844 – 25 Ağustos 1900) Alman filolog, filozof, kültür eleştirmeni, şair ve besteci.

Din, ahlak, modern kültür, felsefe ve bilim üzerine metafor, ironi ve aforizma dolu bir üslupla eleştirel yazılar yazmıştır. Nietzsche'nin kilit fikirlerini Apollon-Dionysos ikiliği, perspektivizm, Güç İstenci, "Tanrının ölümü", Üstinsan ve bengi dönüş oluşturur. Felsefesinin merkezini oluşturan şey, kişinin coşkun enerjisini sömüren her türlü öğretinin, toplumsal olarak ne kadar geçerli olursa olsun sorgulanarak "hayatın evetlenmesi"dir. Hakikatin değeri ve nesnelliği üzerine yürüttüğü kökten sorgulaması, geniş çaplı yorumların odağını oluşturur ve etkisi özellikle kıta felsefesi geleneğinde varoluşçuluk, postmodernizm ve postyapısalcılık da dahil olmak üzere devam etmektedir. Nietzsche kariyerine felsefeye dönmeden önce klasik filolog (Yunan ve Roma metin eleştirmeni) olarak başladı. 1869 yılında yirmi dört yaşındayken, Basel Üniversitesinde klasik filoloji kürsüsüne, bu yeri alan en genç kişi olarak atandı. 1879 yazında, hayatının büyük bölümünde kendisine dert olacak olan sağlık sorunları yüzünden istifa etti. 1889'da kırk dört yaşında zihinsel yetilerinin tamamının yitimiyle sonuçlanan bir çöküş yaşadı. (Devamı...)


8 Aralık
Küçük panda (Ailurus fulgens), Kızıl panda olarak da bilinir, etçiller (Carnivora) takımından çok ürkek ve tehlike altında olan bir tür. Üstünü yalayarak temizlerken bir kediyi andırdığı için "Kedi ayısı" da denilir. Zoolojik sınıflandırılmasının ayrıntıları hala tartışılmaktadır.

Küçük pandanın uzunluğu 120 cm ve ağırlığı 4,5 kg'a varır. Ömrü doğal ortamında 9-10 yıla, hayvanat bahçesinde ise 14 yıla varabilir. Dış görünüşü ile ilk bakışta bir rakuna benzer ama rakundan daha zariftir. Üstü kızıl kahverengi veya bakırımsı kahverengi, altı ise parlak siyah renktedir. yüzü genelde beyaz renktir ve kızıl kahverengi gözyaşı damlalarını andıran işaretler vardır. Burnu kısa ve siyah renk, kafası yuvarlağımsı ve kulakları orta büyüklükte ve sivri olur. Kuyruğu siyah-beyaz halkalıdır. Küçük panda pek ses çıkarmaz. Kendi aralarında iletişim kurmak için ötermiş ya da gıcırdarmış gibi sesler çıkarırlar. Küçük panda Himalaya'nın doğusunda Nepal'dan Çin'in Yunnan iline kadar uzanan bir coğrafyada yaygındır. Bu bölge içerisinde ılıman alanlarda 10-25 °C, dev ormangülü rhododendron, büyük bambu ya da meşe ormanlarını ve 2000-4600m yüksekliği tercih eder. Küçük panda çok yetenekli bir tırmanıcıdır. Geceleri yiyecek arayışına çıkar, gündüzleri ise ağaçların dallarında uyuyarak geçirir. Sıcak havaya hiç katlanamaz; 25 dereceden daha sıcak havalarda sorun yaşayabilir. Zaten bu yüzden bütün gününü yüksek ağaç dallarında ya da mağaralarda uyuyarak geçirir. Tehlike sezdiklerinde ulaşılamayan ağaç dallarına ya da kayalık aralıklarına kaçarlar. Kaçmaya imkânları olmadığı takdirde iki ayak üstünde durarak olduklarından daha büyük görünmeye çalışır ve sivri tırnaklı ön ayakları ile kendilerini savunurlar, ve düşmanlarının üzerinde böylece bayağı derin yaralar bırakabilirler. Küçük panda tehlikeli bir hayvan değildir, ama köşeye sıkıştırıldığında kendini savunmasını iyi bilir. En fazla yediği madde bambu filizleridir. Ayrıca kökler, otlar, meyveler, tohumlar, fındıklar yer ve ara sıra böcek, küçük kemiriciler, kuş yavruları avlar ve yumurta yer. (Devamı...)


Sergey Yutkeviç ya da tam adıyla Sergey Yosifoviç Yutkeviç (Rusça: Сергей Иосифович Юткевич; d. 28 Aralık 1904, Petersburg, Rus Çarlığı - ö. 24 Nisan 1985, SSCB), belgesel filmleriyle tanınmış Sovyet sinema yönetmeni.

Kiev ve Moskova'da resim öğrenimi gördü. Tiyatro ve filmlerde çevre düzenlemecisi olarak çalıştı, yönetmen yardımcılığı yaptı. Grigori Kozintsev ve Leonid Trauberg ile birlikte FEKS'i (Acayip Aktör Fabrikası) kurdu ve sessiz sinemanın sonlarında ilk filmlerini gerçekleştirdi. İki kısa filmden sonra 1931'de yönettiği ilk uzun ve sesli çalışması Zlatiye gori'de (Altın Dağlar) Sovyet sinemacıların kurgu ilkelerini uyguladı. 1932 tarihli filmi Vstrecnyi (Karşı Plan) toplumcu gerçekçilik akımının sinemadaki bir örneğiydi. 1933'te Türk Kurtuluş Savaşı üzerine bir film çekmek üzere Türkiye'ye gelen Yutkeviç, senaryosunun kabul edilmemesi üzerine, içinde Atatürk'ün Onuncu Yıl Nutkunu verdiği sahnenin de yer aldığı Türkiye'nin Kalbi Ankara (1934) belgeselini yaptı. Leningrad'da bir deneme stüdyosu kurarak Noviye pohojdeniya Şveyka (1943; Şvayk'ın Yeni Serüvenleri) ve sansür tarafından yasaklanan Svet nad Rossiei (1947; Rusya'nın Üzerindeki Işık) gibi ilginç filmler yönetti. 1955'te gerçekleştirdiği Othello görkemli bir tiyatro uyarlamasıydı. Yutkeviç, Yves Montand'ın 1957'deki SSCB turnesi ve Kruşçev'in 1960'taki Fransa gezisi üzerine de belgeseller çekti. (Devamı...)


9 Aralık
Kuasar evrenin en uzak köşelerinde yüksek bir enerjiyle parlayan gökadalara verilen addır. Evrenin genç ve çalkantılı dönemindeyken oluştukları bilinmektedir. Merkezlerindeki dev karadeliklerin kütleçekim gücüne kapılan büyük miktarda maddenin ısınıp şiddetli ışınım yayması nedeniyle muazzam parlaklıklarını kazandıkları düşünülmekteydi. Bu nedenle de yaygın görüş, kuasarların gazca zengin dev gökadalarda ya da başkalarıyla çarpışıp hareketlenmiş gökadaların merkezlerinde bulundukları biçimindeydi. Ancak, dünyadan 10 milyar ışıkyılı uzaklıkta 10 kuasar üzerinde kızılötesi teleskopla yapılan gözlemler, ev sahibi gökadaların, küçük gökadalar olduğunu ortaya koydu.1045 ile 1048 erg/s aralığındaki enerji çıktıları ile en ışıtmalı etkin çekirdek gösterirler.

Bir kuasar çok uzakta bulunan radyo kaynağı olup içinde bir sürü takım yıldızı barındırır. Kuasarlar çok parlak ve enerjiktir, ilk kez kırmızıya kayma miktarları ile saptanmıştır. Bu elektromanyetik dalgaların boyları radyo dalgaları ve görünür ışığın arasındaki spektrumdadır. Bu dalgalar, galaksiler gibi geniş alanlı ışık kaynaklarından bizlere yıldız gibi görünen nokta kaynaklarından gelmektedir. 1980’in başlarına kadar bu objelerin doğası hakkında tartışmalı görüşler olsa da , şu an uzlaşılmış bilimsel kanı şu yöndedir: Kuasar çok büyük bir galaksinin merkezindeki sıkıştırılmış alandır. Ayrıca bu alanın merkezi birçok büyük kütleli karadelik çevrelemektedir. Büyüklükleri yaklaşık olarak Schwarzschild yarıçapının 10 ile 10000 katı olarak değişmektedir. Kuasar bir karadeliğin etrafından olan büyüme diski tarafından kuvvetlendirilir. (Devamı...)


Panait Istrati (d. 10 Ağustos 1884 - ö. 18 Nisan 1935) Rumen yazar. Balkanların Maksim Gorki'si olarak anılır.

Romanya'nın bir liman kenti olan İbrail'de doğan yazar, gençliğini, aralarında İstanbul'un da olduğu pek çok Osmanlı İmparatorluğu kentinde geçirdi. Babası Yunandır. Mısır'ı, Lübnan'ı, Suriye'yi gezdi. Bu dönemde, bulduğu bir sözlük sayesinde Fransızca öğrendi. 1921 yılında, Fransa'nın Nice kentine giderken, yalnızlığı dolayısıyla intihar girişiminde bulundu. O sırada üzerinde Romain Rolland'a yazılmış fakat henüz göndermemiş olduğu bir mektup bulunuyordu. İlk romanı Kira Kiralina (Yaşar Nabi Nayır tarafından Türkçeye çevrilmiştir) 1923 yılında Romain Rolland'ın yazdığı önsözüyle birlikte basılmıştır. Panait Istrati tüm eserlerini anadili olan Rumence değil, Fransızca olarak yazmıştır. Türkçeye de çevrilmiş önemli eserleri arasında, Arkadaş (Mihail), Akdeniz, Sokak Kızı (Nerantsula), Angel Dayı, Kodin, Baragan'ın Devedikenleri, Uşak ve Sünger Avcıları gelir. Gençlik yıllarında devrimci hareketlerin etkisine kapılmış olan Istrati, 1929'da Komünist Partinin daveti üzerine Sovyetler Birliği'ni gezdikten sonra umutsuzluğa kapılmış ve politik mücadelenin dünyada bir şeyleri değiştirmek için yetersiz olduğu fikrini edinmiştir. Pek çok romanında da politikadan, politik mücadeleden çok insanı insan yapan değerler üzerinde durması bu yüzdendir. Panait Istrati romanlarının çoğunda yaptığı yolculukları anlatır. Fakat gezdiği ülkeler değil, tanıdığı insanlar ön plandadır. Istrati'nin eserlerinde gerçek bir insan sevgisi hissedilir. Bu karşılıksız ve koşulsuz sevginin hikâyesindeki kahramanların başına getirdiği belalar kadar, onlara yaptığı katkı da nesnel bir biçimde anlatılır. (Devamı...)


10 Aralık
Lost (6. sezon) Amerikan drama televizyon dizisi Lost'un altıncı sezonu, Amerika Birleşik Devletleri le Kanada'da 2 Şubat 2010 tarihinde yayınlandı. Altıncı sezon prömiyeri, 12.1 milyon kişi tarafından seyredilerek ikinci sezondan sonra izlenme oranlarında ilk kez yükseliş yaşandı. Dizinin finali, 23 Mayıs 2010'da yayınlandı. Final bölümü, önceki bölümlerden oluşan özel bölümden sonra yayınlarak toplam iki buçuk saat sürdü ve ardından final sonrası özel bölüm olan Jimmy Kimmel Live: Aloha to Lost yayınlandı. Sezon, Oceanic Havayolları 815 sayılı uçuşu gerçekleştiren uçağın 22 Eylül 2004 tarihinde Güney Pasifik'teki gizemli bir adaya düşmesinden sonraki olayları anlatmaya devam etmektedir. Kazazedeler, 1970'lerde, adadaki bir hidrojen bombasının patlatmasının iki sonucuyla uğraşmaları gerekmektedir. Adadaki hikâye devam ederken, "flash sideway"lar, 815 sefer sayılı uçağın kaza yapmadan inişini gösteren bir alternatif zamanı göstermektedir. Sezonun DVD ve Blu-ray setleri ile dizinin tümünü içeren kutu setinin, 24 Ağustos 2010'da satışa çıkacağı belirtildi.

7 Mayıs 2007'de, ABC Entertainment Başkanı Stephen McPherson, Lost'un 2009-2010 sezonunda "çok beklenen ve şok edici final" ile sona ereceğini duyurdu. McPherson, "Biz, bunun Lost'a yaratıcı bir son vermenin tek yolu olduğunu anladık." dedi. 2007-2008 sezonundan itibaren üç sezonun yayınlanacağı ve her sezonun 16 bölümden son üç sezon ise toplam 48 bölümden oluşarak Lost'un altıncı sezonuyla sona ereceği açıklandı. Hollywood grevi nedeniyle dördüncü sezon 14 bölümden meydana geldi ve beşinci sezonda 17 bölüm yayınlandı. Altıncı sezon da 17 bölüm olarak planlandı. Fakat 29 Haziran'daki final bölümünün süresi bir saat olacağından dolayı toplam bölüm sayısı 18 olacağı açıklandı. (Devamı...)


2016 Beşiktaş saldırıları 10 Aralık 2016'da yerel saatte 22:29 sıralarında İstanbul'un Beşiktaş ilçesindeki Vodafone Park yakınında ve Maçka Demokrasi Parkı içinde gerçekleştirilen iki ayrı bombalı intihar saldırısı. Saldırılar sonucunda 38 emniyet personeli ve 8 sivil ile birlikte 2 canlı bomba saldırganı hayatını kaybetti, 166 kişi yaralandı. 11 Aralık 2016'da Türkiye'de ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde bir günlük ulusal yas ilan edildi ve bayraklar yarıya indirildi.

Türkiye'de Kürt sorununa çözüm amacıyla 2012 yılında başlayan çözüm süreci ile birlikte TAK saldırılarına ara verdiğini açıkladı. Haziran 2015'te çözüm sürecinin sona ermesi, Hendek operasyonları ve ardından gelen karşılıklı çatışmalar silsilesi nedeniyle Haziran 2015'ten beri PKK tarafından birçok kez saldırı düzenlendi. TAK ise 3 yıl aradan sonra yeni dönem saldırılarının başlangıcı olarak tanımladığı Sabiha Gökçen Havalimanı saldırısını düzenledi.

Ayrıca devam eden Suriye İç Savaşı nedeniyle Türkiye ile birlikte birçok ülke Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) tarafından hedef alındı. (Devamı...)


11 Aralık
Para mal ve hizmetlerin değiş-tokuşu için kullanılan araçlardan en yaygın olanı. Para sözcüğü ile genellikle madenî para ve banknotlar kastedilmekle birlikte; ekonomide, vadesiz mevduatlar ve kredi kartları da parayı meydana getiren unsurlardan sayılır. Vadeli mevduat, devlet tahvili gibi değişim araçları ise para benzeri olarak değerlendirilir.

Para değer denkliğinin bir göstergesi olarak değer ölçütü, değişim ve saklama aracı olarak kullanılır. Bu gösterge maddi ya da nominal değerde karşılıklar bulabilir. Maddî nitelikte paraya örnek olarak madeni para, banka teminat belgeleri ya da banknot, çek ya da senetler örnek verilebilir. Nominal nitelikte paraya ise banka hesabındaki para ya da kredi onayı örnek verilebilir. Para gündelik yaşamda takas aracı olarak kullanılır. Doğrudan doğruya takas yapan kişilerin ihtiyaçlarını karşılamasının yanında diğer takaslar için geçerli olması, parayı diğer takas araçlarından ayıran önemli bir özelliktir. Günümüzde kullanılan borca dayalı para sistemi ile işleyen ekonomilerde sanıldığının aksine parayı devletler üretmez. Bu sistemde para, borç demektir. Para bankalar tarafından müşterilerin borçlanmasıyla üretilir. Mevcut paraların tamamına yakını itibari para olduğu için nakit paranın altın ya da döviz rezervleriyle değişimi olanaksızdır. Günümüzde kullanılan nakit para miktarı, her devlette para basmaya yetkili özel bir banka olan merkez bankası tarafından kontrol edilmekte ve ticari bankalar aracılığı ile piyasaya sürülmektedir. Ticari bankalar Merkez bankalarından alınan paraların karşılığından fazla elektronik ortamda para yaratarak müşterilerine verebilirler. (Devamı...)


Edgar Degas (19 Temmuz 1834 - 27 Eylül 1917), tam adı Hilaire-Germain-Edgar Degas olan, Fransız ressam, heykeltıraş ve çizer. İzlenimcilik akımının kurucularından biri kabul edilse de ressam bu terimi reddedip gerçekçi olarak tanınmayı tercih ettiğini açıklamıştır. Tekniği başarılı bir ressam olan Degas, daha çok dans temalı resimleri ile tanındı. Çalışmalarının yarısından fazlası dansçılarla ilgiliydi. Bu çalışmaları aynı zamanda onun hareketin betimlemesindeki ustalığını gösteriyordu. Dans kadar at yarışları ve çıplak kadınlar çizmekte de başarılıydı. Portreleri de sanat tarihinin en başarılarından kabul edilir.

Degas, kariyerinin başlarında tarihi temalar işleyen bir ressam olmayı istedi. Bu sebeple titiz bir akademik eğitim aldı ve klasik sanat üzerine çalıştı. Otuzlarının başlarına geldiğinde kararını değiştirdi. Böylece çağdaş konuları geleneksel metotlarla resmeden, modern yaşamın klasik ressamı haline geldi. Degas, Célestine Musson De Gas ve Augustin De Gas'nın en büyük çocukları olarak Paris'te dünyaya geldi. Babası bankacıydı. Ressamın ailesi varlıklı sayılırdı. 11 yaşında Lycée Louis-le-Grand'e başlayan Degas, 1853 yılında edebiyat dalında derece alarak mezun oldu. Ressam çok küçük yaşlarda resme başladı. On sekiz yaşına geldiğinde evindeki bir odayı stüdyoya çevirdi ve Louvre'daki eserlerin kopyaları üzerine çalıştı. Fakat babası, onun hukuk okumasını istiyordu. Kasım 1853'te Paris'teki Hukuk Fakültesi'ne kaydını yaptırdı. Ancak derslerinden geçmek için hiçbir çaba sarfetmiyordu. 1855 yılında Degas çok saygı duyduğu Jean Auguste Dominique Ingres ile tanıştı. Ingres ona "Çizgiler çiz genç adam. Pek çok çizgi." tavsiyesinde bulundu. Aynı yılın Nisan ayında Degas, Ecole des Beaux-Arts'a (Güzel Sanatlar Okulu) kabul edildi. Orada Louis Lamothe ile birlikte çalıştı ve Ingres'nin tarzını takip etti. Temmuz 1856'da İtalya'yı ziyaret etti ve bu ülkede üç sene kaldı. O yıllar boyunca Michelangelo, Raphael, Titian ve Rönesans'ın diğer ressamlarının resimlerini kopyaladı. (Devamı...)


12 Aralık
Unutmabeni (Unutma beni olarak da yazılır), bilimsel ismi ile Myosotis (Yunanca: "fare kulağı") olan bir çiçekli bitki cinsidir. Boraginaceae familyasından olan cinsin bilimsel adı Yunanca "fare kulağı" anlamına gelir ki bu isim çiçeğin yapraklarının şekline atıfta bulunur. Yaygın ismi olan Unutma Beni isminin kökeni çiçeğin Fransızcada yaygın bir şekilde ne m'oubliez pas (Türkçesi: "Beni unutma" veya "Unutma beni") deyişiyle anılmasıdır ki Fransızcadan bu kullanım İngilizceye de geçmiş ve Orta Çağ'dan beri çiçek İngilizcede de "unutma beni" anlamına gelen Forget-me-not olarak anılmaktadır. Birçok başka dilde de çiçeğe benzeri isimler verilmiştir. Özellikle bahçelerde yetiştirilen, kültive edilmiş formlarında birkaç renk birden görülebilir. Mavinin dışında yaygın Unutmabeni renkleri beyaz ve pembedir.

Yaklaşık elli tür barındıran cins oldukça çeşitlidir. Türlerin büyük bir kısmı küçük (yaklaşık 1 cm veya daha küçük çapta) ve yassı 5 mavi taçyaprağa sahip çiçekler açarlar. Baharda açan çiçeklerde renk çeşitliliği sıklıkla görülebilir; genel olan mavi rengin dışında beyaz ve pembe renkler de sıklıkla görülebilir. Gölgeyi tercih eden bitki bahçelerde oldukça yaygındır ve kültive edilmiş olanları sıklıkla birkaç renkte çiçek açarlar. Oldukça geniş bir alana dağılmış olan cinsin birçok çeşidi Yeni Zelanda'ya özgüyken, birkaç Avrupa türü mevcuttur. Çiçeğin bazı türleri, özellikle de Myosotis sylvatica, Avrupa, Asya ve Amerika'daki ılıman bölgelere götürülmüştür ve buralarda da görülebilir. ABD'de Myosotis alpestris Alaska eyaletinin resmi çiçeğidir. (Devamı...)


Hakuşaku (Kont) Kuroda Kiyotaka (Japonca Japonca黒田清隆; d. 21 Kasım 1840, Satsuma - ö. 25 Ağustos 1900, Tokyo, Japonya), Japonya'da imparatorluk yönetiminin yeniden kurulmasıyla sonuçlanan Meici Restorasyonu'nda (1868) önemli rol oynayan ve Nisan 1888 - Ekim 1889 arasında başbakanlık yapan devlet adamı. Meici Anayasası'nın yürürlüğe girmesinden (1889), 1930'ların başına değin Japon hükümetine egemen olan genro'nun ilk üyelerinden biridir.

Boshin Savaşı'nda (1868-69), Meici hükümeti adına ülkenin kuzeyindeki Hokkaido Adasını ele geçiren imparatorluk kuvvetlerine komuta etti. 1870'te bu geri kalmış bölgeyi yerleşime açıp kalkındırmakla görevlendirildi. Adaya Amerikalı tarım uzmanları getirip göçmenlere mali kaynak sağlayan ve yeni sanayilerin kurulmasını özendiren Kuroda'nın çabaları sonucu, 10 yıl içinde nüfus dört katına çıktı ve üretimde önemli artışlar sağlandı. Böylece Hokkaido, Rus yayılmacılığına karşı en iyi korunan Japon adalarından biri surumuna geldi. Hükümette hızla yükselen Kuroda, 1879'da halkın temsilcilerinden oluşan bir meclis kurulmasını engellemeye çalışmış tek hükümet üyesi olmasına karşın, 1888'de başbakanlığa getirildi. Ama Japonya'nın Avrupa devletlerinin baskıları karşısında 1850'lerde imzalamak zorunda kaldığı "eşitsiz antlaşmalar"ın gözden geçirilmesi konusunda doğan bir anlaşmazlık nedeniyle 18 ay sonra başbakanlıktan istifa etti. Bununla birlikte hükümette başka görevler üstlenmeyi sürdürdü ve genro'nun önde gelen bir üyesi olarak ölümüne değin hükümetin izlediği politikalar üzerindeki etkisini korudu. (Devamı...)


13 Aralık
Emperyalizm, Kapitalizmin En Yüksek Aşaması Bolşevik lider Vladimir Lenin tarafından Ağustos-Ekim 1916 tarihleri arasında yazılan eser. İlk kez 1974 yılında Cemal Süreya tarafından Türkçe'ye çevirilen kitap, Türkiye'de ilk kez Sol Yayınları tarafından 1979 yılında yayınlanmıştır.

Emperyalizm olgusu, Lenin'in marksist yönteme kattığı temel bir düşüncedir. Buna göre kapitalizmin ulaştığı en yüksek basamak emperyalizmdir ve kapitalist devletler kendi çıkarları doğrultusunda pazar bulma amacıyla başka uluslara müdahale etmektedir. Lenin, kapitalizmin bu gelişim sürecini eserinde "Kapitalizm geliştikçe hammadde eksikliği de kendini o denli duyurmaktadır; rekabetin koşulları o denli sertleşmekte, bütün yeryüzünde hammadde kaynakları arama çabaları o denli alevlenmekte, sömürgelere sahip olma savaşımı o denli amansız olmaktadır." sözleriyle açıklar. Devamı...


Alec Guinness (d. 2 Nisan 1914 - ö. 5 Ağustos 2000), İngiliz tiyatro ve sinema oyuncusu.

Bir reklam ajansında metin yazarı olarak çalışmaya başladı. Daha sonra oyunculuk dersleri alarak ilk kez 1934'te Londra'daki King's Theatre'da figüran olarak sahneye çıktı. Üç yıl sonra John Gielgud'ın tiyatro kumpanyasına katılarak Richard II (1937), The School for Scandal (1937), Üç Kızkardeş (1937), ve Venedik Taciri (1938) gibi klasiklerde rol aldı. 1938'de Londra'daki Old Vic Tiyatrosu'nda, modern giysilerle oynanan popüler Hamlet uyarlamasında başrole çıktı. 1948'de aynı tiyatroda sahnelenen (Twelfth Night) adlı oyunun yardımcılığını üstlendi. New York'ta ilk kez II. Dünya Savaşı'nda görev aldığı İngiliz Kraliyet Deniz Kuvvetleri'nden izinliyken sahneye çıktı; Flare Path (1942-1943) adlı bu oyundan yıllar sonra aynı kentte The Cocktail Party ve Dylan'da oynadı. Guinness sinema oyunculuğuna, Charles Dickens'ın romanından uyarlanan Büyük Umutlar (1946) adlı filmde Pip'in arkadaşı Herbert Pocket rolüyle başladı. 1948'de oynadığı Oliver Twist'ten sonra Ealing Stüdyoları için bir dizi komedi filmi çevirdi. (Devamı...)


14 Aralık
WWE World Wrestling Entertainment, Inc. (veya bilinen adıyla WWE), Amerikalı profesyonel güreş eğlence şirketidir ve merkezi; Connecticut şehrindeki Stamford semtindedir. Şirketin sahibi ve başkanı, Vince McMahon'dır.

WWE, 1952 yılında Jess McMahon ile Toots Mondt tarafından "Capitol Wrestling Corporation" adıyla kuruldu. Şirket, ilk yıllarda profesyonel güreşi tanıtma ve dünyaya yayma çalışmalarında bulundu. Bunun için birçok şirketle rekabete girmek zorunda kaldı. Şirket, tam olarak 21 Şubat 1980 tarihinde kuruldu ve daha önce, 1979 yılında Massachusetts'ta kurulan Titan Sports adıyla biliniyordu. Capitol Wrestling Corporation'ın ismi; 1982 yılında World Wrestling Federation, WWF olarak değişti. Daha sonra ismi; 1998 yılında World Wrestling Federation, Inc., ardından 1999 yılında World Wrestling Federation Entertainment, Inc. ve son olarak, 2002 yılında ise World Wrestling Entertainment, Inc.' olarak değişti. Devamı...


Destiny's Child kadın üyelerden oluşan, Amerikalı R&B müzik grubu. Grubun son ve en aktif döneminde üyeleri Beyoncé Knowles, Kelly Rowland, ve Michelle Williams'ı içermekteydi. 1990 yılında Houston, Teksas'ta kurulan grup müzikal girişimlerine Girl's Tyme olarak, Knowles, Rowland, LaTavia Roberson ve LeToya Luckett dörtlüsü olarak başladı. Kısıtlı başarılardan sonra 1996 yılında Columbia Records'a Destiny's Child adıyla kayıt olan grup ana akım piyasadaki başarısını ise 1999'daki en çok satan albümü The Writing's on the Wall ile elde etti. Bu albümden "Bills, Bills, Bills" ve "Say My Name" gibi bir numara tekliler yayımlandı. Eleştirel ve ticari olarak başarılar devam ederken, grup, üyeleri arasındaki kavgalar ve yasal sürtüşmelerle çalkalandı. Bu dönemde Roberson ve Luckett, menajer Mathew Knowles'ın Knowles ve Rowland'ı kayırmasını gerekçe göstererek ayrılmayı talep etti.

Roberson ve Luckett ayrıldıktan kısa bir süre sonra Williams ve Farrah Franklin gruba dahil edildi. Ancak 2000'de kısa bir süre sonra Franklin gruptan ayrılarak üçlüyü yalnız bıraktı. Üçüncü stüdyo albümleri Survivor, grubun bu süreçte yaşadıklarını yansıtan bir eser olarak görüldüğü gibi "Independent Women", "Survivor" ve "Bootylicious" gibi uluslararası başarıda şarkılar üretti. (Devamı...)


15 Aralık
Sıkıysa Yakala veya orijinal adıyla Catch Me if You Can, Frank Abagnale Jr.'nin hayat öyküsünden esinlenilerek oluşturulan 2002 yapımı komedi-drama türünde bir sinema filmidir. Steven Spielberg'in yönetmenliğini üstlendiği filmde, 19 yaşında dahi olmayan Frank Abagnale Jr.'ın, Pan American World havayolu şirketinde pilot, Georgia'da doktor ve Louisiana'da savcı kılığına bürünerek milyonlarca dolarlık çek sahtekârlığıni nasıl yaptığı anlatılmaktadır. Abagnale'i Leonardo DiCaprio canlandırırken, filmin diğer önemli oyuncuları Tom Hanks, Christopher Walken, Amy Adams, Martin Sheen ve Nathalie Baye'dir.

Filmin gelişim süreci 1980'li yıllara uzanmaktadır. 2000'li yılların başlarında David Fincher, Gore Verbinski, Lasse Halström, Milos Forman ve Cameron Crowe gibi film yönetmenleri Sıkıysa Yakala projesinde yer alma konusunda anlaştılar. Büyük Balık, Bir Geyşanın Anıları gibi projelerden ayrılan Spielberg (aslında yapımcı olarak katılmıştı), yönetmen olarak katılma kararı aldı. Filmin çekimleri 2002 yılının Şubat ayından Mayıs ayında kadar sürdü. Film, finansal ve eleştirel yönden başarı elde ederken gerçek Abagnale de filmi oldukça başarılı bulduğunu söyledi. Bu film ile aynı adı taşıyan bir Broadway müzikali ise halen yapım aşamasındadır. Frank Abagnale Jr. (Leonardo DiCaprio), 1963 yılında babası Frank Abagnale Sr. (Christopher Walken) ve Fransız olan annesi (Nathalie Baye) ile New Rochelle, New York'ta yaşamını mutluca sürdürmekte olan 15 yaşında bir gençtir. Gelir vergisi sahtekarlığı yüzünden Frank Abagnale Sr.'nin bankadaki parasına el konulmasının ardından, aile daha küçük bir eve taşınmak zorunda kalır. Paula, kocasının arkadaşı Jack (James Brolin) ile kaçamak bir ilişki yaşar. (Devamı...)


Immanuel Kant 22 Nisan 1724 – 12 Şubat 1804 (Königsberg) tarihleri arasında yaşamış olan Alman filozofu. Alman felsefesinin kurucu isimlerinden biri olmuş ve felsefe tarihinin kendisinden sonraki dönemini belirleyici olarak etkilemiştir.

Kant, eleştirel felsefenin babası olarak kabul edilir. Doğu Prusya'nın Königsberg (Kaliningrad) kasabasında doğdu. Hep burada yaşadı. Üniversite eğitimi sırasında birkaç yıl öğrencilere özel dersler verdi. Eğitimi sırasında Leibniz ve Wolff'tan etkilendi. 1755 tarihinde doçent derecesi aldıktan sonra üniversitede çeşitli sosyal bilimler alanlarında dersler vermeye başladı. Kant başlangıçta fizik ve astronomi alanında yazılar yazdı. 1755 yılında "Evrensel Doğal Tarih ve Cennetlerin Teorisi" adlı eserini yazdı. 1770 yılında Königsberg'de mantık ve metafizik kürsüsüne atandı. 1770'ten sonra Hume ve Rousseau etkisiyle eleştirel felsefesini geliştirdi.12 şubat 1804'te Königsberg'de öldü. Modern felsefenin gelişim seyrine uygun olarak bilgi kuramını ön plana çıkartmıştır. Kant'ın gözünde bilim, liderleri kesin olan ve yöntemleri, ancak Hume'unki gibi felsefi bir kuşkuculuk benimsendiği zaman sorgulanabilen evrensel bir disiplindir. Bilim yansızdır ve nesneldir. O, felsefedeki ilk ve temel misyonunun bilimi temellendirmek, daha sonra da ahlakın ve dinin rasyonelliğini savunmak olduğuna inanmıştır. Bu amacı gerçekleştirmek için, hem Descartes'ın rasyonalizminden ve hem de Hume'un empirizminden önemli gördüğü öğeleri alarak, transsendental epistemolojik idealizm diye bilinen kendi bilgi kuramını geliştirmiş, yükselen bilimin felsefi temellerini gösterdikten sonra, özgürlük ve ödev düşüncesine dayanarak Hristiyan ahlakını savunma çabası vermiştir. O, fenomenal gerçeklikle, yani bizim duyular aracılığıyla tecrübe ettiğimiz dünya ile numenal gerçeklik, yani duyusal olmayan ve hakkında bilgi sahibi olunamayacak dünya arasında bir ayrım yapmıştır. (Devamı...)


16 Aralık
Doğrulama yanlılığı ya da teyit yanlılığı, kişilerin kendi inançlarını, düşüncelerini ve varsayımlarını destekleyen ya da teyit eden bilgileri kayırma, dikkate alma ve öne çıkarma eğilimidir. Bu yanlılığa sahip kişiler inançlarına, düşüncelerine ve varsayımlarına ters düşen, karşı duran, onlarla çelişen bilgileri ihmal etme, yok sayma eğilimi gösterir. Bilişsel eğilimin bir çeşidi ve tümevarımın sistematik hatasıdır. İnsanlar bilgiyi seçici olarak topladıklarında veya anımsadıklarında ya da belirli bir eğilime göre bu bilgiyi yorumladıklarında doğrulama yanlılığına gösterirler. Etkisi, duygusallıkla yaklaşılan konularla, iyice yerleşmiş ve değişmesi zor inanışlarla ilgili olduğu takdirde çok daha güçlüdür. İnsanlar aynı zamanda müphem ve belirsiz kanıtları da kendi görüşlerini destekleyici yönde yorumlamaya eğilimlidir. Yanlı araştırma, yorumlama ve bellek karşı tarafların aynı kanıtlara ulaşması durumunda bile anlaşmazlığın daha keskinleşmesi olan tutum kutuplaşmasını, doğru olmadığının kanıtları gösterilmesine rağmen inançlarda ısrar, ilk olarak edinilen bilgiye daha fazla güvenme olan irrasyonel öncüllük etkisi ve iki olay ya da durum arasında bir bağlantı olduğuna dair yanlış algılama olan yanılsama korelasyonunu açıklamak için kullanılır. (Devamı...)

Azerbaycan ekonomisi ülkenin doğal kaynakları, gelişmiş sanayisi ve coğrafyası itibarıyla önemli bir ülke ekonomisidir. Azerbaycan'da özellikle büyük petrol ve doğalgaz rezervleri bulunmaktadır. Hacim ve çeşit bakımından hammadde yatakları ile dünyanın sayılı ülkelerinden biridir.

1991 yılında Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından siyasi bağımsızlığını kazanan Azerbaycan Cumhuriyeti, merkezi planlı ekonomisinden serbest piyasa ekonomisine geçiş sürecini yaşadı. Ekonomide yaşanan dönüşümde ülkede siyasi bağımsızlığın ardından siyasi istikrarın sağlanması, coğrafi konumu ve şartlarının yanı sıra önemli enerji kaynağı rezervlerine sahip olması büyük rol oynadı.

Siyasi bağımsızlığın kazanılmasının ardından eski Sovyetler Birliği'ndeki işletmelerle ekonomik bağlantıların koparılmasının ve ülkenin diğer Sovyet cumhuriyetlerdeki pazar payını kaybetmesinin yanı sıra Sovyetler Birliği döneminde merkezden sağlanan sübvansiyonların da kesilmesiyle birlikte üretimde düşüşler yaşandı. Ekonomik yapının eski merkezi planlamaya göre örgütlenilmesi nedeniyle birçok fabrika ve tesis üretimini durdurdu veya düşük kapasite ile üretimine devam etti. (Devamı...)


17 Aralık
Şaşılık gözün önlenemeyen kayması. Şaşılık gözlerin yanlış pozisyonda bulunup farklı noktalara doğru baktığı bir durumdur. Gözlerden bir tanesi tam karşıya bakarken diğeri dışa yukarıya içe ya da aşağıya bakmaktadır. Yanlış pozisyon sürekli belirgin olabileceği gibi bazı yöne bakışlarda da ortaya çıkabilmektedir. Ameliyatla düzeltilebilir.

Şaşılık gözlerin paralelliğinin bozulması durumudur. Gözün hareketini gözün dışına yapışan kaslar sağlar. Her bir gözde 6 adet kas bulunur. Bu kaslar gözleri uyum içinde hareket ettirerek devamlı birlikte odaklanmayı sağlarlar. Bu kasların bir veya birkaçının görevini iyi yapamaması durumunda şaşılık meydana gelir. Bebeklerde ilk 3 ayda ara sıra olan göz kaymaları normaldir. Çünkü bu döneme kadar bebekler gözlerini parallel tutan her iki gözüyle algılama yeteneğini geliştirmemişlerdir. Daha sonra olan kaymalar mutlaka göz hekimince değerlendirilmelidir. Şaşılığın oluşmasında tek bir neden yoktur. Hamileliğin nasıl geçtiği, doğumun problemli olup olmadığı, çocuğun gelişimi, geçirdiği hastalıklar şaşılık için risk faktörü oluşturabilir. Şaşılık için genetik yatkınlık söz konusudur yani ailede gözünde kayma olan varsa ortaya çıkma şansı daha fazladır. Çocukluk döneminde yani 2 yaşından sonra görülen şaşılıklarda genellikle neden kırma kusurudur. Yatkınlığı olan bir çocukta gözdeki kayma ateşli bir hastalık veya bir travma (düşme, ameliyatlar, kazalar) sonrası başlayabilir. (Devamı...)


Buster Keaton ya da tam adıyla Joseph Francis Keaton, (d. 4 Ekim 1895, Kansas; ö. 1 Şubat 1966), Amerikalı komedi oyuncusu, sinemacı, yapımcı ve senarist.

Anne ve babası vodvil komedyenleriydi. Buster adı ise aile dostları ve iş arkadaşları vaftiz babası Harry Houdini tarafından verilmişti. Küçükken birkaç tehlikeli kaza atlattı. Daha üç yaşındayken, ailesiyle birlikte Üç Keaton adı altında gösterilere çıkıyordu. İlk kez 1917 yazında, beraber iki bobinlik on beş kısa film daha çekeceği komedyen-yönetmen Fattie Arbuckle'ın filmi The Butcher Boyda rol aldı. 1920 yılında askerden döndükten sonra ilk uzun metrajlı filmini çekti ve birden yıldız oldu. Bir yıl içinde, kendi yapım şirketinde kendi yazdığı, yönettiği ve oynadığı filmler çekiyordu. Filmlerinde kullanılan şapkaları kendisi tasarlıyordu. Türkiye'de Malek adıyla tanınıyordu. Filmlerinde farklı tarzlar kullandı. Özellikle Stamboat Bill, Jr. filminde çektiği düşen duvar sahnesi oldukça ünlüdür. Fakat bütün bunlara rağmen Charlie Chaplin ve Harold Lloyd aktörlerin gölgesinde kalmıştı. 1928'de MGM stüdyosuna geçmek zorunda kalınca filmlerinin de ışıltısı iyice kayboldu. Keaton'ın canlandırdığı tek drama Gogol'ün bir eseridir. Gogol'e büyük bir hayranlığı vardı. (Devamı...)


18 Aralık
Ökaryot (LatinceEukaryota), hücrelerinde bir çekirdek ve başka organeller içeren bir canlılar grubu olup bilimsel sınıflandırmada arkeler ve bakterilerle beraber tüm canlıları kapsayan üç ana gruptan biridir.

Ökaryotların genetik malzemeleri zarla çevrili çoğunlukla bir, nadiren birden çok çekirdek içinde yer alırlar. Bu nedenle kelime, gerçek (Grekçeeu) ve çekirdek (Grekçekaryon) sözcüklerinden türetilmiştir. Sıfat hâli ökaryotiktir. Bakteri ve arkeler çekirdeksiz olduklarından beraberce prokaryot olarak adlandırılırlar (evvel (Grekçepro-) ve çekirdek (Grekçekaryon)). Çekirdeğin yanı sıra ökaryotların kloroplast veya mitokondri gibi zarla çevrili çeşitli organelleri vardır. Bu tür hücre içi karmaşık yapılar da prokaryotlarda bulunmaz. Ökaryotların ortak bir atası olduğu için bir üst âlem (İngilizcedomain) olarak tanımlanmışlardır. Üst âlem sisteminde ökaryotların prokaryotlara kıyasla arkelerle daha çok ortak özellikleri olduğundan arkelerle beraber neomura kladı içinde gruplandırılırlar. Ökaryotlar genel olarak bitki, hayvan, mantar ve protista olarak dört gruba ayrılırlar. Ancak protista grubu aslında bitki, hayvan ve mantar olarak sınıflandırılamayan canlıları bir arada toplayan bir grup olduğu için bazı biyologlar tarafından kabul görmez ve yerine daha küçük gruplar tanımlarlar. Çok çeşitli ökaryotik hücre tipi olmakla beraber hayvan ve bitkilerin en yaygın ve iyi bilinen çeşitleri olduklarından ökaryot yapısının anlaşılması için iyi bir başlangıç noktası oluştururlar. Ancak mantar ve çoğu protistanın hayvan ve bitkilerden önemli farklılıkları vardır. (Devamı...)


Nikita Kruşçev (Rusça: Никита Сергеевич Хрущёв / Nikita Sergeyeviç Hruşçov, d. 17 Nisan 1894, Kalinovka, Ukrayna, Rusya İmparatorluğu - ö. 11 Eylül 1971, Moskova), Sovyet devlet adamı ve Sovyetler Birliği Komünist Partisi birinci sekreteri. Doğru okunuşu Hruşçyov olan soyadı, Türkçe'de de genellikle İngilizce Khrushchev yazımındaki gibi Kruşçev olarak telaffuz edilir.

17 Nisan 1894'te Ukrayna'nın Kalinovka şehrinde dünyaya geldi. Babası maden işçisiydi. Doğduğu köyde öğrenim gördükten sonra, ailesiyle birlikte Donetsk Kömür Havzasındaki madencilik ve sanayi merkezi Yuzovka'ya geçti. Burada 15 yaşında boru tesisatçısı olarak çalışmaya başladı. 1917 Devriminden önce işçi teşkilatlarında vazife aldı. 1918'de Rusya Komünist (Bolşevik) Partisine üye oldu. Ocak 1919'da Kızıl Orduya girdi. 1922'de Yuzovka'da yeni açılan bir işçi okuluna girerek orta öğrenimle birlikte parti eğitimi gördü. Okuldaki parti komitesinin sekreterliğine getirildi. 1925'te Yuzovka'daki Petrovski-Mariinsk ilçesinin parti sekreteri oldu. Aktif çalışmaları sebebiyle parti ileri gelenlerinin dikkatini çekti. Moskova'da toplanan 14. Parti Kongresine katıldı. 1929'da Moskova'daki Stalin Sanayi Akademisine kabul edilerek metalurji öğrenimi gördü. Parti içindeki çalışmalarına da devam eden Kruşçev 1933'te Moskova Bölge Komitesi İkinci Sekreterliğine yükseldi. 1935'te Moskova parti teşkilatının birinci sekreteri oldu. Komünist Partinin 17. Parti Kongresinde, Merkez Komitesinin tam üyeliğine seçildi. Aynı yıl Yüksek Sovyet Prezidyumu yedek üyeliğine getirildi. 1938'de politbüro aday üyesi oldu. Ertesi yıl politbüronun tam üyesi oldu. 1943'te Stalin'in politik temsilcisi olarak Stalingrad Kuşatması'nda Sovyet Kuvvetleri'ne komuta etti. 1944'te Ukrayna Meclisinin başkanlığına getirildi. 1946'da meydana gelen büyük kıtlık sırasında, gıda maddelerinin dağıtımında Stalin'in isteği doğrultusunda hareket etmediği için bir müddet gözden düştü. 1949'da Moskova bölgesi parti başkanlığına yeniden getirildi. Aynı zamanda Komünist Parti Merkez Komitesi sekreteri oldu. 1949-53 döneminde diğer parti idarecileri gibi sık sık Stalin'in siyasi oyunlarıyla karşılaştı. 1953'te Stalin'in ölümünden sonra Komünist Partinin birinci sekreterliğine getirildi. Devleti idare eden Başbakan Georgi Malenkov ile bir müddet rekabet etti. 1955'te Malenkov'u başbakanlıktan uzaklaştırarak yerine kendi adayı Nikolay Bulganin'i getirdi. (Devamı...)


19 Aralık
Kahverengi pelikan (Pelecanus occidentalis), pelikangiller (Pelecanidae) familyasından 8 pelikan türünün en küçüğü olan bir su kuşu türüdür. Amerika'da yaşayan bu kuş türü ABD'nin güney ve batı sahillerinde en iyi bilinen kuş türlerinden biridir. Batı Yarımkürede bulunan üç pelikan türünden biri olduğu gibi balıkları denize dalarak avlayan iki pelikan türünden biridir.

Diğer kuşlara göre oldukça iri bir kuş olan kahverengi pelikan, diğer pelikan türleri arasında en küçükleridir. Uzunluğu 106 ila 137 cm., ağırlığı 2,75 ila 5,5 kg., kanat açıklığı da 1,83 ila 2,5 m. arasında değişir. Yaşadığı bölgelerde çok kolay tanınabilien ve diğer kuşlardan ayırt edilebilen bir türdür. Tüm pelikanlar gibi çok uzun bir gagası ve avlanırken kepçe gibi kullandığı boğaz kesesi vardır. Gaga uzunluğu 28 ila 34,8 cm. arasındadır. Başı beyaz renklidir ama genellikle erişkin kuşlarda hafif sarıya çalar. Gaga grimsi renktedir ancak üreme döneminde boğaz kesesi kızılımsı renge döner. Sırtı, arkası ve kuyruğu gri ve koyu kahverengi çizgilidir ve bazen paslı bir tondadır. Erişkin pelikanlarda göğüs ve karın syah-kahverengi arasındadır ve bacaklar ile ayaklar siyah renklidir. Genç kuşlar da benzer renktedir ancak boyunları kahverengimsi-gri ve alt kısımları da beyaz renklidir. Bu kui tüylerinin beyaz olmaması, daha küçük cüssesi ve havadan suya dalarak balık avlaması nedeniyle Amerika ak pelikanından kolaylıkla ayırt edilir. Peru pelikanının tüyleri de kahverengi pelikan ile benzerlik gösterir ama cüsse olarak görece daha büyüktür. Güney Amerika'nın Pasifik kıyılarında Peru pelikanı ile kahverengi pelikanın yaşadığı bölgeler örtüşmektedir. (Devamı...)


James Brendan Connolly (d. 28 Ekim 1868; Boston, Massachusetts - 20 Ocak 1957; Brookline, Massachusetts), Amerikalı atlet, muhabir ve yazar. 1896 Yaz Olimpiyatları'ndaki atletizm müsabakaları kapsamında yapılan üç adım atlama etkinliklerinde birinci olarak tarihteki ilk Olimpiyat şampiyonu olmuştur.

28 Ekim 1868 tarihinde, Amerika Birleşik Devletleri'nin Massachusetts eyaletinin başkenti Boston'da, İrlanda'ya bağlı Alan Adaları'ndan gelerek ABD'ye yerleşen dokuz çocuklu ailenin altıncı çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası balıkçılık yapan John, annesi ise Ann Connolly (kızlık soyadı O'Donnell) idi. Liseye kadar eğitim gören Connolly, Boston'daki bir sigorta şirketinde kâtip olarak çalışmasının ardından merkezi Georgia eyaletindeki Savannah şehrinde bulunan ABD Ordusu Mühendisler Birliğinde görev aldı. Çalışması sebebiyle yarım bıraktığı eğitimine ekim 1895'te kabul edildiği, Harvard Üniversitesi'ne bağlı Mühendislik ve Uygulamalı Bilimler Okulu'nda devam etti. 1894 yılında Uluslararası Olimpiyat Komitesinin kurulmasının ardından ilk Olimpiyat Oyunları'nın 1894'te, Yunanistan'ın başkenti Atina'da düzenlenmesi belirlendi. Oyunlara katılmaya karar veren Connolly, üniversitesinden oyunlara katılması konusunda izin istese de bu istek reddedildi. Connolly'nin sonradan yazdığına göre eğitimine devam etmek şartıyla oyunlara katılmasının tek yolu önce okuldan ayrılmak, dönüşte ise tekrardan üniversiteye kabul edilerek eğitimine devam etmekti. Olimpiyatlara katılabilmek için okulunu yarıda bıraktı ve okul yönetimine, tekrardan Harvard'a dönmek için uğraşmayacağını belirten bir cevap yazısı yazdı. Sonrasında ne olduğu kesin olarak bilinmese de üniversite kayıtlarında Connolly'nin 19 Mart 1896 tarihinde mezun olduğu bilgisi yer almaktadır. (Devamı...)


20 Aralık
Yuhanna İncili Yuhanna İncili, Yeni Ahit'in ilk dört bölümünü meydan getiren kanonik incillerden sonuncusudur. Kelime anlamı olarak "sevgili" veya "sevilen" demektir.

Vaftizci Yahya'nın dini faaliyetlerinden, İsa'nın göğe yükselişine kadar olan zaman aralığını kapsar. Yuhanna İncili, İsa'nın kilisesinin oluşumunu anlatır. Cennetteki krallığından insanlığa yol göstermeye devam edeceği vurgulanır. Bu anlamda, diğer inciller gibi belirli bir kesimi değil, tüm insanlığı hedeflediği düşünülebilir. "Dünya" kelimesi birçok yerde tekrarlanır. Diğer İncillerde vurgulanan İsa'nın insani veya dünyevi faaliyetlerinden ziyade doktrinlerine geniş yer ayırır. Bu açıdan bakıldığında Yuhanna incili gerek tasvir gerekse teolojik olarak Sinoptik İncillerden bağımsız ve farklıdır. Yuhanna İncili, 27 kitaptan oluşan Yeni Ahit'in en felsefi, mistik ve sembolik bölümüdür, bazı araştırmacılarca Hint ve Yunan gizem kültlerinden etkilendiği iddia edilir. İsa'nın tanrısallığına ve özüne vurgu yapılır, İsa'nın başlangıçtaki "logos" olduğu söylenir. Devamı...


Gideon Sundback (24 Nisan 1880, İsveç – 21 Haziran 1954, ABD) İsveçli elektrik mühendisi. Gideon Sundback fermuarın geliştiricisi olarak bilinir.

Otto Fredrik Gideon Sundback İsveç'te doğdu. Çok zengin bir çiftçinin oğluydu. İsveç'te eğitimini tamamladıktan sonra Almanya'ya gitti. 1903 yılında mühendislik sınavına girdi. 1905 yılında Amerika Birleşik Devletleri'ne göç etti. 1905 yılında Pittsburgh'da Westinghouse elektrik şirketinde çalışmaya başladı. 1906'da New Jersey'deki Universal Fastener şirketine geçti. Daha sonra aynı şirkette baş tasarımcılığa terfi etti. 1909'da Elvira Aronson ile evlendi. Sundback 1906 ile 1914 yılları arasında Talon isimli bir firmada çalışırken fermuar ile ilgili birçok gelişmeye imza attı. Elias Howe, Max Wolff, ve Whitcomb Judson gibi kendinden önceki mühendislerin bu alandaki çalışmalarını ilerletti. Sundback fermuarın gelişimine büyük katkılarda bulundu. Ayrıca fermuar üreten bir makine de yaptı. 1951 yılında mühendislik alanındaki başarılarından ötürü İsveç Kraliyet Akademisi tarafından altın madalya ile ödüllendirildi. 1954 yılında geçirdiği bir kalp krizi neticesinde yaşamını yitirdi. 2006 yılında ABD'li National Inventors Hall of Fame vakfı tarafından fermuar ile ilgili yaptığı çalışmalarından dolayı onurlandırıldı. (Devamı...)


21 Aralık
Barbaros Hayreddin zırhlısı veya SMS Kurfürst Friedrich Wilhelm, okyanus ötesi sefer yapabilen bir Alman zırhlısıdır. Alman İmparatorluk Donanması ve sonrasında Osmanlı Donanması'nda görev yapmıştır. Geminin orijinal adı Prusya dükü ve Brandenburg seçici prensi olan I. Frederick William'dan gelmektedir. Brandenburg sınıfının dördüncü pre-dreadnought gemisi idi (Diğer üçü Brandenburg, Weißenburg (Turgut Reis) ve Wörth). 1890 yılında Kaiserliche Werft Wilhelmshaven'da inşa çalışmaları başladı, 1891'de denize indirildi ve 1893'te tamamlandı. Geminin yapımı 11,23 milyon marka mal oldu. Brandenburg sınıfı savaş gemileri üç zırhlı tarette taşıdıkları altı ana top ile, diğer donanmaların iki tarette dört top taşıyan gemilerine kıyasla daha modern bir tasarımdı.

Kurfürst Friedrich Wilhelm Alman İmparatorluk Donanması'ndaki görev süresi boyunca az sayıda aktif görevde bulundu. Üç kardeş gemisiyle beraber 1900-1901 yıllarında Çin'deki Boxer Ayaklanması'nda görev yaptı. Gemi 1904-1905 yıllarında büyük çaplı yenilemeden geçti. 1910 yılında Kurfürst Friedrich Wilhelm Osmanlı İmparatorluğu'na satılarak Barbaros Hayreddin adını aldı. Osmanlı hizmetinde Balkan Savaşları'nda görev aldı, Aralık 1912 ve Ocak 1913'te Yunan donanmasına karşı iki muharebeye katıldı, savaş boyunca Trakya'da Osmanlı kara kuvvetlerine destek sağladı. 8 Ağustos 1915'te Çanakkale'de İngiliz denizaltısı HMS E11 tarafından torpidolanarak batırıldı. Kurfürst Friedrich Wilhelm, sınıfının dördüncü ve son savaş gemisi idi. Savaş gemisi D adı altında ısmarlandı, Kaiserliche Werft Wilhelmshaven'da 1890 yılında kızağa kondu. 30 Haziran 1891'de denize indirildi. 29 Nisan 1894 tarihinde Alman İmparatorluk Donanması'nda göreve başladı, aynı gün kardeş gemisi olan SMS Brandenburg'ta göreve başladı. Kurfürst Friedrich Wilhelm, Alman donanmasına 11,23 milyon marka mal oldu. Kurfürst Friedrich Wilhelm, 115.7 m uzunluğa, 19.5 m genişliğe sahipti, daha sonra torpido şebekesinin de eklenmesi ile 19.74 m oldu. Geminin su çekimi, burunda 7.6 m, kıç kısmında ise 7.9 m idi. Geminin tasarım ağırlığı 10,013 ton, maksimum deplasmanı 10,670 tondu. Gemi iki adet üç silindirli üçlü genleşmeli motora sahipti, toplamda 10,228 beygir gücünde idi ve 16.9 knot (31.3 km/s; 19.4 mph) hız yapabiliyordu. (Devamı...)


Roald Amundsen ya da tam adıyla Roald Engelbregt Gravning Amundsen, (d. 16 Temmuz 1872 - ö. 18 Haziran 1928) Güney Kutbu'na ulaşan ve Kuzeybatı Geçidi'ni aşan ilk denizci olan Norveçli bir kaşiftir. Arkadaşları arasında 'viking'. lakabıyla tanınıyordu.

1893'te bir fok gemisinde denizciliğe başlayan Amundsen, dünyanın çeşitli kıyılarında dolaştı, değişik gemicilik teknikleri, buharlı gemiler ve bilimsel denizcilik yöntemleri konusunda uzmanlaştı. Kuzey Kutbu'nun kaşifi Nansen'in de yüreklendirmesiyle, Atlas Okyanusu'nu Büyük Okyanus'a bağlayan deniz yolunu bulmayı aklına koydu. İlk denemeleri başarılı sonuçlar verdi ve iki okyanusu birbirine bağlayan deniz yolunun varlığı kesinlik kazandı. Daha önce geçilememiş olan Kuzeybatı Geçidi'nin baştan sona kadar gemiyle aşılabileceğini gösteren ilk gemici oldu. Aslında amacı Kuzey Kutbu'nu keşfetmekti; ama Frederick Cook ve Robert Peary 1909'da Kuzey Kutbu'na gidince, o da 1910'da yolunu Güney Kutbu'na çevirdi. Bu kez de güney için yarış başladı. Amundsen, 20 Kasım 1911'de dört kişilik ekibi ve 150 köpekle yola çıktı; ancak yolda erzakları bitince köpeklerin bir kısmını yemeleri gerekti. Amundsen ve ekibi, 14 Aralık'ta Robert Falcon Scott'tan 35 gün önce Güney Kutbu'na vardı. Amundsen, 16 Haziran 1928'de, kaza geçiren arkadaşı Umberto Nobile'yi aramak amacıyla Kuzey Kutbu'na uçtu. Kendisinden bir daha haber alınamadı. Kuzey Buz Denizi'ne düştüğü sanılıyor. (Devamı...)


22 Aralık
Fermuar (Fransızca: 'fermoir', kilit, kopça'dan), iki kumaş türü yakanın geçici olarak birleştirilmesine yarayan bağlantı türü.

1891 yılında Whitcomb Judson adlı Amerikalı mucit tarafından icat edildi. 1913 yılında Gideon Sundback tarafından geliştirilerek bugünkü modern fermuar icat edildi. 1918 yılına kadar yalnızca kovboy çizmelerinde kullanıldı. Elbise, valiz, çanta, çadır, uyku tulumu gibi tekstil ürünlerinde sıkça kullanılır. Yerine düğme, çıtçıt, bağcık, cırt-cırt da kullanılabilir. Günümüzde metal ya da plastikten oldukça ucuza imal edilebilmesine rağmen, tek bir dişin bozulmasıyla ürün fonksiyon dışı kalabilir. Çünkü bir diş kırılınca diğerleri de kullanılamaz hale gelir. Fermuar kullanılarak bitiştirilecek iki yaka, genelde sayıları 10 ile 100 arasında değişen ve birbiri içine geçebilen özel dişler içeren kumaş bantla donatılır. Fermuar, iki yaka arasında gidip gelebilen ve elle kontrol edilen özel bir sürgü sayesinde açılır ya da kapanır. Sürgünun içinde yer alan Y-şeklindeki kanal, dişleri sıkıştırarak birleştirir ya da ayırır. (Devamı...)


Nicolaus Copernicus (Lehçe: Mikolaj Kopernik; Almanca: Nikolaus Kopernikus; Türkçe: Nikolas Kopernik; 19 Şubat 1473 - 24 Mayıs 1543), rönesans matematikçisi ve Dünya yerine Güneş'in merkezde bulunduğu Güneş merkezli evren modelini formülleştiren astronom.

1543 yılında ölümünden kısa bir süre önce yayımlanan kitabı De revolutionibus orbium coelestium (Göksel Kürelerin Devinimleri Üzerine) bilim tarihinde önemli bir olay olarak kabul edilmektedir. Bu kitap Kopernik Devrimini başlatmıştır ve bilimsel devrime önemli ölçüde katkı sağlamıştır. Kopernik, 1466 yılından beri Polonya Krallığı'nda bir bölge olan Royal Prussia'da doğmuş ve ölmüştür. Kopernik’in kilise hukuku üzerine doktorası vardı ve aynı zamanda diplomasız olarak bir doktor, polyglot (çok dil bilen insan), klasik âlim, vali, diplomat ve ekonomide günümüze kadar temel bir kavram olan Miktar Teorisi’ni yazıya döken ve Gresham Yasasının bir versiyonunu Gresham’dan önce 1519 yılında formülleştiren bir ekonomistti. Nikolas Kopernik, 19 Şubat 1473'te bir Prusya şehri olan Thorn'da doğdu. Babası Krakovlu bir tüccar, annesi de varlıklı bir ailenin kızıydı. Nikolas dört çocuklu bir ailenin en küçüğü idi. Kardeşi Andreas (Andrew) Frauenburg’da Augustinyan rahipti. Kız kardeşi Barbara Benedikt'in rahibesiydi ve son yıllarında Kulm’daki manastırın baş rahibesi oldu. 1517 yılından sonra öldü. Diğer kız kardeşi Katharina ise hem iş adamı hem de Thorn valisi olan Barthel Gertner ile evliydi. Barthel erken yaşlarda ölünce geride bıraktığı beş çocuğuna Kopernik baktı. Kendisi hiç evlenmemiş ve çocuk sahibi olmamıştır. (Devamı...)


23 Aralık
Kayıp On Kabile on iki kabileden oluşan İsrailoğullarının kaybolan on kavmi için kullanılan bir terimdir. Yahudilik inancına göre İbrahim peygamberin torunu ve İshak peygamberin oğlu Yakup'un dört faklı eşten 12 oğlu (ve bir de kızı) vardır. Bu 12 oğuldan doğan nesil 12 kabilelik İsrailoğullarını oluşturur. MÖ 930'da bu kabilelerin on tanesi Kuzey İsrail Krallığı'nı ve Yehuda ile Bünyamin kabileleri Yehuda Krallığı'nı oluşturmuştur. MÖ 720'de Asurluların kuzeydeki İsrail Krallığı'nı fethetmesiyle burada yaşayan on kabile tarih sayfalarından silinmiştir. İnanışa göre bugünün Yahudileri Yehuda Krallığı'ndan yani kaybolmayan iki kabilenin (Yehuda ve Bünyamin) neslinden gelmektedir.

Birleşik Monarşi sistemiyle yönetilen İsrail Krallığı'nda (MÖ 1050 - MÖ 930) her kabilenin kendine ait özerk bir toprağı bulunmaktaydı. Levi ve Yosef bu duruma istisnadır çünkü, Leviler din işlerinden sorumluydu ve diğer kabilelerin din işlerini yürütmeleri için her kabile kendi topraklarından bir ya da birkaç şehri Levilere verdiler. Böylece Levilerin kendi özerk devletleri yerine diğer kabilelerin topraklarında özerk şehirleri oldu. Yosef'in adına bir kabile yoktur; onun yerine Yosef'in iki oğlunun (Menaşe ve Efraim) adına iki kabile vardır. Böylece İsrail Krallığında Menaşe ve Efraim kabilelerinin toprakları oldu. (Devamı...)


Mehmed Emin Âli Paşa (d. 5 Mart 1815 - ö. 7 Eylül 1871 ) Osmanlı Devleti'nde Tanzimât Dönemi'nin Mustafa Reşid Paşa ve Keçecizade Fuat Paşa ile birlikte en önemli üç devlet adamından biridir. Abdülmecid ve Abdülaziz saltanatlarında 5 kez olmak üzere toplam 8 yıl 3 ay sadrazamlık yapmıştır. Ayrıca Londra Büyükelçiliği, İzmir ve Bursa valiliği, Meclis-i Vala reisliği, Meclis-i Tanzimat reisliği ile birlikte toplam sekiz kez hariciye nazırlığı görevinde bulunmuştur. Âli Paşa, Tanzimat devrinde 1871'e kadar çeşitli mevkilerde Osmanlı idaresini ve dış siyasetini elinde tuttu. Bazen hariciye nazırı bazen de sadrazam olarak devlet idaresinin en üst düzeyinde bulundu. Devlet idaresini senelerce elinde tutan Âli Paşa, her zaman için sultan'ın keyfi idaresine karşı koymaya çalıştı ve onun mutlak salahiyetini kısıtlamak amacını güttü.

İmparatorluk bünyesinde bulunan gayrimüslim halka eşit vatandaşlık hakkı ve birçok imtiyaz tanıyan Islâhat Fermâni'nı hazırlayaran Âli Paşa, Kırım Harbi'nin ardından 30 Mart 1856'da imzalanan Paris Antlaşması'na fevkalede temsilci sıfatıyla katıldı. Etkin bir diplomat olarak Avrupalıların dikkatini çekti. Konferansta Osmanlı İimparatorluğu'nun Avrupa devletler topluluğuna o zamanın tabirince Avrupa Birliği'ne katılmasını sağladı. Islahat Fermanıyla ve Paris Anlaşması ile Osmanlı İmparatorluğu'nun toprak bütünlüğünü sağlayabileceğine Avrupa devletlerinin Osmanlının iç işlerine gayrimüslim halkın koruyucusu bahanesiyle müdahalesini önleyebileceğini düşünüyordu. Paris Barış Konferansı ve anlaşmaya bağlayıcı bir hüküm olarak giren Islahat Fermanı'ndan dolayı Tanzimat'ın mimarı Mustafa Reşid Paşa'nın ağır eleştirilerine maruz kaldı. 1867'de Girit İsyanı sırasında adaya giderek titiz bir diplomasi ve Müslüman-Hristiyan dengesi uzlaşması fikrine dayanan bir reform programını Girit’te uygulamaya koydu. Girit’li Hıristiyanlara verdiği haklar ve Osmanlı askerinin, Türk bayrağı kalelerde kalmak şartıyla Belgrat başta olmak üzere Sırbistan'daki kalelerden çekilmesi kararına imza attığı için basından da çok şiddetli tepki gören Âlî Paşa, tanzîmâtçılar arasında yol ayırımına sebeb oldu. Yeni Osmanlılar adı ile teşkîlâtlanan grup, Âlî Paşa’ya ve hükümete cephe aldı. (Devamı...)


24 Aralık
Lost (6. sezon) Amerikan drama televizyon dizisi Lost'un altıncı sezonu, Amerika Birleşik Devletleri le Kanada'da 2 Şubat 2010 tarihinde yayınlandı. Altıncı sezon prömiyeri, 12.1 milyon kişi tarafından seyredilerek ikinci sezondan sonra izlenme oranlarında ilk kez yükseliş yaşandı. Dizinin finali, 23 Mayıs 2010'da yayınlandı. Final bölümü, önceki bölümlerden oluşan özel bölümden sonra yayınlarak toplam iki buçuk saat sürdü ve ardından final sonrası özel bölüm olan Jimmy Kimmel Live: Aloha to Lost yayınlandı. Sezon, Oceanic Havayolları 815 sayılı uçuşu gerçekleştiren uçağın 22 Eylül 2004 tarihinde Güney Pasifik'teki gizemli bir adaya düşmesinden sonraki olayları anlatmaya devam etmektedir. Kazazedeler, 1970'lerde, adadaki bir hidrojen bombasının patlatmasının iki sonucuyla uğraşmaları gerekmektedir. Adadaki hikâye devam ederken, "flash sideway"lar, 815 sefer sayılı uçağın kaza yapmadan inişini gösteren bir alternatif zamanı göstermektedir. Sezonun DVD ve Blu-ray setleri ile dizinin tümünü içeren kutu setinin, 24 Ağustos 2010'da satışa çıkacağı belirtildi.

7 Mayıs 2007'de, ABC Entertainment Başkanı Stephen McPherson, Lost'un 2009-2010 sezonunda "çok beklenen ve şok edici final" ile sona ereceğini duyurdu. McPherson, "Biz, bunun Lost'a yaratıcı bir son vermenin tek yolu olduğunu anladık." dedi. 2007-2008 sezonundan itibaren üç sezonun yayınlanacağı ve her sezonun 16 bölümden son üç sezon ise toplam 48 bölümden oluşarak Lost'un altıncı sezonuyla sona ereceği açıklandı. Hollywood grevi nedeniyle dördüncü sezon 14 bölümden meydana geldi ve beşinci sezonda 17 bölüm yayınlandı. Altıncı sezon da 17 bölüm olarak planlandı. Fakat 29 Haziran'daki final bölümünün süresi bir saat olacağından dolayı toplam bölüm sayısı 18 olacağı açıklandı. (Devamı...)


2016 Beşiktaş saldırıları 10 Aralık 2016'da yerel saatte 22:29 sıralarında İstanbul'un Beşiktaş ilçesindeki Vodafone Park yakınında ve Maçka Demokrasi Parkı içinde gerçekleştirilen iki ayrı bombalı intihar saldırısı. Saldırılar sonucunda 38 emniyet personeli ve 8 sivil ile birlikte 2 canlı bomba saldırganı hayatını kaybetti, 166 kişi yaralandı. 11 Aralık 2016'da Türkiye'de ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde bir günlük ulusal yas ilan edildi ve bayraklar yarıya indirildi.

Türkiye'de Kürt sorununa çözüm amacıyla 2012 yılında başlayan çözüm süreci ile birlikte TAK saldırılarına ara verdiğini açıkladı. Haziran 2015'te çözüm sürecinin sona ermesi, Hendek operasyonları ve ardından gelen karşılıklı çatışmalar silsilesi nedeniyle Haziran 2015'ten beri PKK tarafından birçok kez saldırı düzenlendi. TAK ise 3 yıl aradan sonra yeni dönem saldırılarının başlangıcı olarak tanımladığı Sabiha Gökçen Havalimanı saldırısını düzenledi.

Ayrıca devam eden Suriye İç Savaşı nedeniyle Türkiye ile birlikte birçok ülke Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) tarafından hedef alındı. (Devamı...)


25 Aralık
Masumiyet Müzesi Nobel ödüllü Türk yazar Orhan Pamuk'un 29 Ağustos 2008 tarihinde İletişim Yayınları tarafından piyasaya sunulan ve kızı Rüya'ya ithaf ettiği aşk romanı.

Günlük hayat, resim, arkadaşlık, cinsellik,yalnızlık, mutluluk, gazeteler ve televizyon, aile gibi konuları barındıran roman, Pamuk'un on yıllık çalışması sonucu oluşturuldu . Roman, Türkiye'de piyasaya çıktıktan sonraki ilk üç günde en çok satanlar listesinde birinci sıraya yerleşti. 1975 yılı ile başlayan kitapta, tekstil zengini Basmacı ailesinin okumuş 30 yaşındaki oğulları Kemal ile uzak akrabaları, yoksul Keskin ailesinin 18 yaşındaki güzel kızı, tezgahtarlık yapan Füsun arasındaki aşk anlatılmaktadır. Romanın çeviri hakları kitap basılmadan satıldı ve Türkiye'den sonra ilk kez Almanya'da Das Museum der Unschuld adıyla yüz bin adet basılacağı bildirildi. New York Times tarafından "2009'un en iyi kitapları" listesinde yer aldı. Ayrıca kitaptan esinlenerek bir müze oluşturuldu ve bu müze, 28 Nisan 2012'de açıldı. Orhan Pamuk'un küratörlüğünü yaptığı ve aynı zamanda İstanbul'un ilk şehir müzesi olma özelliğini taşıyan müze, Çukurcuma'da yer alan 1897 yapımı üç katlı tarihi binadan oluşmaktadır. Orhan Pamuk, kitabın fikri Masumiyet Müzesi'ni yazmaya başlamadan on yıl önce ortaya çıktı ve Kar'ı yayımladıktan sonra kitabı yazmaya başladı. Fakat bir yıl sonra romanı yazmayı bıraktı ve İstanbul: Hatıralar ve Şehir adlı anı kitabını yazdı. Ardından tekrar Masumiyet Müzesi'ne döndü ve kitabı toplamda yedi yıl kitap ile uğraştı. Romanı bitiren yazarın Nobel ödülü sonrası programının yoğunluğu nedeniyle, kitabın yayımı gecikti. Yazar, romanın toplamak, saklamak, koleksiyon yapmakla ilgili olan kısımları için müzecilik tarihini araştırdı. Avrupa ve Asya'da birçok müze gezdi. (Devamı...)


Arius (GrekçeἌρειος; 256 - 336), İskenderiye'de Baucalis Kilisesi'nde görev yapmış Libya kökenli çileci Hristiyan bir din adamıdır. Tanrı'nın doğası hakkındaki öğretisi, Baba'nın Oğul üzerindeki kutsallığının altını çizmesi, ve teslis inancına muhalefeti, 325 yılında Roma İmparatoru Konstantin tarafından toplanan Birinci İznik Konsili'nde onu ana konu haline getirmiştir.

İmparatorlar Licinius ve Konstantin, Roma İmparatorluğu'nda zamanın Hristiyanlığını meşru ve resmi hale getirdikten sonra, yeni tanınan Katolik Kilisesi tek ve berrak teoloji arayışına girdi. İskenderiyeli Athanasius'da aralarında olduğu Teslis savunucuları, Arius ve Aryanizm'i, Tanrı Baba ile Nasıralı İsa'nın "aynı mahiyetten" eş-tözlü ve eş-ebedi/ezeli olduklarını söyleyen denklik üzerine kurulu Teslis inancı Kristolojisi ile aynı fikirde olmayanları tanımlamakta kullanmışlardır. Arius'un teolojisini destekleyen bütün yazılar ortadan kaldırılmış veya gizlenmiş olsalar da, karşı olanların yazıları Arius'un teolojisini "Baba Tanrı"nın, "Oğul"dan önce var olduğu bir dönem olduğu şeklinde tanımlamaktadır. Birlikte hareket eden tüm muhalefete rağmen, 'Arian' ya da teslis karşıtı kiliseler, Gotlar arasında ve Alman krallıklarında, Avrupa ve Kuzey Afrika'da yaşamışlardır. Beşinci ve yedinci yüzyıllardan sonra askeri fetihler ile bastırılmışlar ya da kraliyetler gönüllü olarak Katolik inancına dönmüşlerdir. "Aryanizm" isim olarak öğretinin kaynağının Arius olduğuna işaret etse de, Oğul'un Baba ile kesin ilişkisi üzerine tartışma Arius ile başlamamıştır. Bu konu, onun gelişinden onlarca yıl tartışılmıştır, Arius, ihtilafı toparlamış ve İzmitli Eusebius gibi "Arian" destekçileri uzun erimde daha etkili kanıtlıyabilecekleri kilise çapındaki izleyicilere taşımıştır. İzmitli Eusebius, Kayseryalı Eusebius ile karıştırılmamalıdır. Gerçekten bazı sonradan gelen "Arian" destekçileri bu ismi öğretilerinin kendileri ile ilişkili olmadıklarını beyan ederek, inkar etmişlerdir. Arius ve hasımları arasındaki tartışma bu konuyu teolojik olarak öne getirmiş ve Arius'un ilan ettiği doktrin onun tarafından oluşturulmasa da "onun" olarak kullanılmıştır. (Devamı...)


26 Aralık
1995 Başbakanlık Kupası her yıl Türkiye 1. Futbol Ligi (günümüzdeki adı Süper Lig) ile Türkiye Kupası ikincileri arasında oynanan Başbakanlık Kupası maçlarının otuz ikincisidir. 1994-95 sezonunu lig ikincisi ve Türkiye Kupası'nın aynı sezonunu şampiyon olarak tamamlayan Trabzonspor'un Cumhurbaşkanlığı Kupası'na katılması, lig üçüncüsü Galatasaray'ın ise bu kupada Türkiye Kupası ikincisi olarak yer alması üzerine; lig dördüncüsü olan Fenerbahçe, Başbakanlık Kupası'nda mücadele etmeye hak kazandı. İki takım arasında 25 Mayıs 1995'te, Ankara 19 Mayıs Stadyumu'nda oynanan maçın normal süresi 0-0'lık beraberlikle sonuçlandı. Uzatma dakikalarında karşılıklı atılan birer golle eşitliğin devam etmesi sebebiyle yapılan seri penaltı vuruşları sonrasında elde ettiği 3-2'lik skorla galip gelen Galatasaray, kupayı kazanan takım oldu.

Bu maç; Fenerbahçe'nin on dördüncü, Galatasaray'ın ise yedinci Başbakanlık Kupası maçıydı. Daha önce yedi kez bu kupayı kazanan Fenerbahçe bu alanda dönemin en başarılı takımıyken, Galatasaray'ın dört şampiyonluğu bulunmaktaydı. Maçın 90 dakikalık normal süresi 0-0'lık beraberlikle sona erdi. 93 dakikada Kubilay Türkyılmaz'ın attığı golle Galatasaray 0-1 öne geçse de, Kemalettin Şentürk'ün kaydettiği golle 1-1'lik eşitlik sağlandı ve maçın uzatma devreleri de berabere sona erdi. Kazanan tarafı belirlemek için yapılan seri penaltı vuruşlarında Fenerbahçe adına Aykut Kocaman ve Ali Nail Durmuş'un gollerine karşılık, Galatasaray'da Tugay Kerimoğlu, Mert Korkmaz ve Saffet Sancaklı'nın vuruşları golle sonuçlandı. Vuruşlar sonrasında rakibine 2-3'lük üstünlük kuran Galatasaray, kupayı beşinci kez kazanmış oldu. (Devamı...)


La Massana Andorra'nın yedi komününden birisi. Ülkenin kuzeybatısında bulunan La Massana, yüzölçümü bakımından 4. büyük komündür. Ana belediyesi de La Massana olarak adlandırılır.

Oldukça dağlık bir yapı gösteren komünde, ülkenin en yüksek dağı Coma Pedrosa (2,942 m.) yer almaktadır. 65 km2 alan kaplayan La Massana'nın; Ordino, Escaldes-Engordany, Andorra la Vella ve Encamp komünleri ile Fransa ve İspanya ile komşulukları bulunmaktadır. Bulundurduğu 262 hektar tarım arazisiyle, ülkedeki tarım arazisi miktarının yaklaşık %14'ünü oluşturmaktadır. (Devamı...)


27 Aralık
Yıldız Savaşları George Lucas tarafından yapılmış, öncelikle filmleriyle tanınmış, sonraki yıllarda çizgiroman, bilgisayar ve konsol oyunları, televizyon yapımları vb. dallarda ününü geliştirmiş kurgusal evren ve markadır. Film serisinin ilki 25 Mayıs 1977'de, 20th Century Fox tarafından Star Wars (Yıldız Savaşları) ismiyle yayınlanmış ve dünya çapında bir popüler kültür fenomeni olmuştur. Üçer yıl arayla iki devam filmi yayınlanmıştır. Orijinal üçlemenin son filminin yayınlanmasının 16 yıl ardından, "öncül" üçlemenin ilk filmi yayınlanmıştır ve tekrar üçer yıl arayla, diğer iki film de yayınlanarak, tüm seri 19 Mayıs 2005'te tamamlanmıştır.

2008 yılı verilerine göre altı Yıldız Savaşları filminin toplam hasılatı yaklaşık olarak 4.41 milyar dolardır. Bu hasılatla Yıldız Savaşları serisi, James Bond ve Harry Potter serilerinin ardından en çok hasılat yapmış üçüncü film serisi olmuştur. George Lucas filmleri, kitaplar, televizyon dizileri, video oyunları ve çizgiromanlar gibi birçok farklı alanda yayınların ortaya çıkmasına vesile olmuştur. Üçlemede tasvir edilen kurguya pek çok yenilik getiren bu yan ürünler, serinin takipçileri tarafından Genişletilmiş Evren adıyla bilinen kurgusal evrenin oluşmasına imkan sağlamıştır. Bu yayınlar sayesinde filmler arasındaki boşlukta, Star Wars markasının popülerliği ve değeri korunmuştur. (Devamı...)


VI. Gustaf Adolf ya da tam adıyla Oskar Fredrik Vilhelm Olaf Gustaf Adolf Bernadotte (11 Kasım 1882 - 15 Eylül 1973), yönetimde söz sahibi olan son İsveç kralı.

İsveç kralı V. Gustaf'ın oğluydu. 1902'de orduya girdi, 1932'de generalliğe yükseldi. Uppsala Üniversitesi'nde öğrenim gördüğü yıllarda başlayan arkeoloji ilgisi yaşamı boyunca sürdü. 1920'lerde Yunanistan, İtalya ve Kıbrıs'ta arkeolojik araştırma gezilerine katıldı. İsveç'teki eski anıtlar üzerine makaleler yazdı. Dünyada Asya çanak çömleklerinden oluşan en büyük özel koleksiyonlardan birine sahip olan Gustaf, Çin porselenleri konusunda otorite sayılırdı. 88 yaşındayken, İtalya'nın Acquarossa kentindeki Etrüsk harabelerinde sürdürülen kazı çalışmalarına katıldı. 1920'de ölen ilk karısı Connaught prensesi Margaret'ten beş çocuğu oldu. En büyük oğlu Västerbotten dükü Gustaf Adolf'u varis ilan etti. 1923'te Lady Louise Mountbatten'la ikinci evliliğini yaptı. Babasi V. Gustav, İsveç Kralı'in olumu ile Gustaf Ekim 1950'de tahta çıktı. Veliaht Gustaf Adolf'un 1947'de ölmesi üzerine, onun oğlu Karl Gustaf veliaht oldu. 1965'te Riksdag (Parlamento) kralların hükümdarlığa başlama yaşını 25'e yükseltti. Öte yandan 1971'de çıkarılan yasayla kralın yetkilerinin çoğu elinden alındı. Krallık büyük ölçüde sembolik bir makam haline geldi. (Devamı...)


28 Aralık
Invincible Amerikalı sanatçı Michael Jackson'ın onuncu ve son stüdyo albümüdür. Albüm, 30 Ekim 2001'de Epic Records etiketiyle yayımlandı. Invincible, Jackson'ın 1997'de yayınlanan Blood on the Dance Floor albümünden beri yeni materyal içeren ilk ve HIStory: Past, Present and Future, Book I'dan beri ilk stüdyo albümüdür. Albümün yazımında ve yapımında Jackson, Rodney Jerkins, R. Kelly ve Teddy Riley görev aldı. Jackson'ın önceki çalışmaları gibi, Invincible'daki konular da genel olarak Jackson'ın kişisel tecrübeleri, aşk ve paranoyadır. Invincible, müzik eleştirmenleri tarafından olumlu karşılandı.

Albümden üç adet single piyasaya çıktı; "You Rock My World", "Cry" ve "Butterflies". İlk ikisi uluslararası alanda yayımlanırken, üçüncüsü yalnızca ABD'de radyolarda çalındı. Albümün birinci ve üçüncü single'ları Billboard Hot 100 listesinde ilk ona girmeyi başarırken; "Cry" daha az başarılı oldu. Jackson ve plak şirketi arasında yaşanan bazı anlaşmazlıklardan dolayı, Sony Music albümün tanıtımını durdurdu. Albüm, En İyi Pop Vokal Performansı - Erkek dalında bir Grammy'ye aday gösterilirken; Billboard dergisi okurları tarafından son on yılın en iyi albümü seçildi. Albüm ticarî anlamda da başarılı oldu. İçlerinde Amerika Birleşik Devletleri (ilk haftasında 363.000 kopya ile), Birleşik Krallık, Avustralya, Fransa ve İsviçre'nin de bulunduğu dünya çapında on ülkede bir numaraya yükseldi. Invincible altı ülkenin listelerinde ilk ona girmeyi başarırken; en düşük başarıyı elde ettiği ülke yirmi dokuzuncu sırada kaldığı Meksika oldu. Invincible, son on yıl içinde birkaç kez daha listelere giriş yaptı. Albümün dünya çapında satış rakamının on üç milyona ulaştığı bilinmekle birlikte, Jackson'ın önceki albüm satışlarıyla karşılaştırıldığında bu albüm, ticarî bir başarısızlık olarak görülmektedir. (Devamı...)


I. Baudouin (Latin imparatoru) (Temmuz 1172 – yaklaşık 1205), Konstantinopolis'te kurulan Latin İmparatorluğu'nun ilk imparatoru. (IX. Baudouin olarak Flandre Kontu, VI. Baudouin olarak Hainaut Kontu) Konstantinopolis'in ele geçirilmesi ve Bizans İmparatorluğu'nun büyük çoğunluğunun feth edilmesi ile sonuçlanan Dördüncü Haçlı seferi'nin en etkili liderlerinden biridir.

Dördüncü Haçlı seferi Konstantinopolis'i alıp Latin İmparatorluğu kurduktan sonra, Venediklilerin desteği ile 9 Mayıs 1204 tarihinde imparator olarak seçildi ve 16 Mayıs'ta Aya Sofya'da yapılan Bizans geleneklerinin takip edildiği bir törenle taç takıp ilk Latin İmparatoru oldu. Şubat 1205 tarihinde Yunanlar, Bulgaristan Çarı Kaloyan'un desteğine güvenerek Trakya'da isyan çıkardılar. Hadrianapolis'i ele geçirdiler. Bunun üzerine Baudouin, şehri almak için yürüyüşe geçti. Hadrianapolis Muharebesi'nde, Frank şovalyeler 14 Nisan 1205'te yenildiler, imparator Baudouin, Bulgarlar tarafından esir alındı. Belirsiz bir süre esir yaşadıktan sonra öldürüldü. Tarihçi Georgios Akropolites, Çarın, Baudouin'in kafatasını içki kâsesi olarak kullandığını yazar. Hainaut Kontu V. Baudouin ile Alzas Kontu I. Filip'in kızkardeşi Flandre Kontesi I. Margaret'in oğludur. Filip, çocuksuz olarak ilk Haçlı seferine 1177 yılında katılırken, mirasçısı olarak kayınbiraderi V. Baudouin'i atadı. Antakya Prensliği için yapılan başarısız Harim kuşatmasında hasta Fransa Kralı VII. Louis tarafından oğlu II. Filip'e baş danışman olarak atandıktan sonra 1179 yılında memleketine geri dönmüştür. Bir yıl sonra V. Baudouin'in huzursuz ederek yeğeni Hainautlı Isabelle'i danışmanlığını yaptığı II. Filip ile evlendirdi. Isabelle'in çeyizi Artois Düklüğü ve Flemish topraklarıydı. 1180 yılında, Picardie ve Île-de-France tahrip olacağı bir savaş ile sonuçlanacak şekilde II. Filip ile arasını bozuldu. V. Baudouin kızının menfaatlerini korumak için damadı adına arabulucu oldu. (Devamı...)


29 Aralık
SMS Deutschland Alman İmparatorluk Donanması (Kaiserliche Marine) için 1903-1906 yılları arasında üretilen Deutschland sınıfı beş ön dretnot zırhlıdan ilki. Adı "Almanya" anlamına gelen gemi Kiel'deki Germaniawerft tersanesinde inşa edildi ve 20 Kasım 1904'te denize indirildi. Deutschland, 3 Ağustos 1906'da hizmete girdi; ancak birkaç ay sonra sadece büyük toplarla donatılmış ilk modern zırhlı olan İngiliz gemisi HMS Dreadnought'un hizmete girişiyle dretnot devri başlamış, Deutschland gibi farklı kalibrelerde toplar taşıyan zırhlı gemiler teknolojinin gerisinde kalmışlardır.

Deutschland, 1913 yılına kadar Prens Heinrich'in bayrak gemisi olarak görev yaptı. 1914 ortasında I. Dünya Savaşı başlayınca Deutschland, filonun geri kalanı seferberlik durumuna geçene dek kardeşleriyle beraber Elbe Nehri'nin ağzını ve Alman Körfezi'ni olası İngiliz baskınlarına karşı korumakla görevlendirildi. Filonun seferberliğinin tamamlanmasının ardından Deutschland ve sınıfındaki diğer dört gemi, Açık Deniz Filosu'na katılarak II. Savaş Filosu'nu oluşturdular; bu birlik savaşın ilk iki yılında büyük çaplı filo operasyonlarının çoğuna katıldı. 31 Mayıs-1 Haziran 1916'da gerçekleşen Jutland Muharebesi'nde de görev yaptılar. Muharebenin ilk gününün sonlarına doğru Deutschland ve kardeşleri geri çekilmeden önce kısa bir süre İngiliz muharebe kruvazörleri ile çatışmaya girdi. (Devamı...)


Liam O'Flaherty (28 Ağustos 1896, Inishmore, İrlanda – 7 Eylül 1984, Dublin, İrlanda), Kelt Uyanışı akımı dahilinde eserler veren İrlandalı roman ve kısa öykü yazarıdır. Aran Adaları'ndan Inishmore'un ücra bir kasabası olan Gort na gCapall'da fakir bir ailenin çocuğu olarak doğmuştur.

Yazar 1908'de on iki yaşındayken üç farklı kolejde eğitim gördü. Önce Rockwell'e, ardından Holy Cross'a, en sonunda ise Dublin'deki University College'a kayıt oldu. Bunların ilk ikisine çok kısa süre devam etti. Din eğitimi alan yazar önceleri rahip olmayı düşünüyordu. 1917'de, İngiliz Ordusu'nun bir alayı olan İrlanda Muhafızları'na katılmak için okulu terk etti. I. Dünya Savaşı'nda çarpıştı ve yaralandı. Çarpışmalar sırasında bir süre düşmanın yaylım ateşi altında kaldı. Bu durum muhtemelen "savaş şoku" denen rahatsızlığa kapılmasına sebep oldu ve 1933'te yaşadığı ruhsal hastalıklara zemin hazırladı. O'Flaherty savaştan sonra İrlanda'yı terk ederk ABD'ye gitti ve kısa bir süre Hollywood'da yaşadı. (Devamı...)


30 Aralık
Bakır  (Ingilizce copper, Almanca Kupfer, Fransızca cuivre, Latince cuprum), 1B geçiş grubu elementi. Kıbrıs'ta kaynakları bolca rastlandığından tüm dillerdeki isimlerinin Cyprus kelimesinden türediği tahmin edilmektedir. Simyacılar tarafından Venüs aynası ile gösterilmiştir.

Bakırın önemi, başlıca üç nedenden kaynaklanmaktadır. Dünya'nın hemen hemen tüm bölgelerinde bulunması nedeniyle geniş ölçüde üretiminin yapılabilmesi, elektriği diğer bütün metaller içinde gümüşten sonra en iyi ileten metal olması, endüstriyel önemi yüksek, pirinç, bronz gibi alaşımlar yapmasıdır. Şu şekilde sınıflandırılmaktadır; Hidrotermal orijine sahip, emprenye olmuş bakır yatakları. Bunlara porfir yataklar da denmektedir. 1970 yılı itibarıyla Dünya üretiminin yaklaşık %50'si bu çeşit yataklardan elde edilmiştir. Bu tip yataklara ABD, Şili, Peru ve Kanada'da rastlanmaktadır. Sedimenter yapıdaki maden yatakları. Kalker veya dolomit mineralleri içinde bulunurlar. Daha ziyade Orta Afrika’da rastlanır. Dünya bakır üretiminin %17'si bu yataklardan sağlanır. Sıvı magma asıllı maden yatakları. Bakır ile birlikte çoğu zaman nikel de taşırlar. Bunlara volkanik-sedimenter yataklar da denir. Dünya’nın birçok ülkesinde, özellikle Kanada, Avustralya ve pek çok Avrupa ülkesinde rastlanılır. Devamı...


Saddam Hüseyin  ya da tam adıyla Saddam Hüseyin Abdülmecid El-Tikriti (Arapçaصدام حسين عبد المجيد التكريتي; d. 28 Nisan 1937, El Avja, Tikrit - ö. 30 Aralık 2006, Kadimiye, Bağdat), Irak'ın beşinci cumhurbaşkanı (1979-2003).

Arap milliyetçiliği ile Arap sosyalizminin bir karışımı olan Baasçılığı benimsemiş olan Baas Partisi'nin ve daha sonra Baas Partisi Irak Kolu'nun önde gelen bir üyesi olarak bu partiyi iktidara taşıyan 1968 darbesinde anahtar rol oynamıştır. Saddam Hüseyin 1979'da resmen Irak'ın devlet başkanı olmasına rağmen aslında bu tarihten çok daha önce de facto anlamda ülkede iktidar sahibiydi. Sağlığı iyi durumda olmayan Cumhurbaşkanı Ahmed Hasan el Bekir'in yardımcısı olarak, Baas hükümetini yıkabileceğini düşündüğü ülke içindeki pek çok güç odağına karşı doğrudan kendisi tarafından yönetilen güvenlik güçleri oluşturdu. 1970'lerin başlarında petrol ve diğer endüstrileri millileştirdi. 1970'li yıllar boyunca petrol gelirleriyle Irak hızlı bir ekonomik büyüme yaşarken Saddam Hüseyin de devlet mekanizmaları üzerindeki otoritesini giderek sağlamlaştırdı. Bu dönemde Irak nüfusunun yalnızca beşte birini oluşturmalarına rağmen Sünni Araplar ülke yönetiminde pek çok kilit kademeye getirildi. Hükümeti devirmeye çalışan veya bağımsızlık çabasına girişen Şiiler ve Kürtlere karşı pek çok kez sindirme girişiminde bulundu. Saddam Hüseyin, İran-Irak ve Körfez savaşlarından sonra iktidarını korumayı başardı. İsrail'e karşı olan tutumuyla özellikle Arap dünyasında belirli bir saygınlık kazanmış olmakla birlikte, özellikle Batı dünyasında genel olarak zalim bir diktatör olarak tanımlandı. Devamı...


31 Aralık
İspanya İç Savaşı (İspanyolcaGuerra Civil Española), 17 Temmuz 1936’dan 1 Nisan 1939 tarihleri arasında, demokratik seçimle İkinci İspanyol Cumhuriyeti’ne sadık "Cumhuriyetçiler" ile General Francisco Franco liderliğinde isyancı bir grup olan "Milliyetçiler" arasında yaşanmıştır. İç savaşı Milliyetçiler kazandı ve Franco, 1939’dan ölümüne kadar olan 1975 yılına kadar İspanya’yı yönetti.

Savaş, İkinci İspanya Cumhuriyeti’nin –Başkan Minuel Azaña liderliğindeki– seçili hükümetine José Sanjurjo komutası altındaki İspanyol Cumhuriyetçi Ordusu’nun bir grup generalin pronunciamento’sundan (muhalefeti ilan etmesinden) sonra başladı. İsyankar darbe, İspanya Özerk Haklar Konfederasyonu, dindar-muhafazakar Carlsistler ve faşist Falanjistlerin dahil de olduğu bazı gruplar tarafından desteklendi. Darbe Fas, Pamplona, Valladolid, Cádiz, Cordova ve Sevilla’daki askerî birlikler tarafından desteklendi. Ancak, önemli şehirlerde isyan eden birlikler- Madrid, Barcelona, Valencia, Bilbao ve Malaga gibi- amaçlarına ulaşamadılar ve hükümet kontrolü altında kaldılar. Böylece İspanya askerî ve politik anlamda ikiye ayrıldı. Milliyetçiler –o vakit General Francisco Franco tarafından liderlik ediliyordu– ve Cumhuriyetçi hükümet, ülkenin kontrolü için savaşıyorlardı. Sovyetler Birliği ve Meksika, Cumhuriyetçilere yardım için araya girerken Nazi Almanyası ve Faşist İtalya Milliyetçilere asker ve cephane yardımında bulunuyordu. Diğer ülkeler, İngiltere ve Fransa gibi, resmî politika olarak araya girmemeye karar kıldılar. 1937’de Milliyetçiler güney ve batıdaki kalelerinden İspanya’nın kuzey kıyı şeridinin çoğunu ele geçirdiler. Savaşın çoğunda Madrid’i ve Madrid’in güney ve batıdaki alanlarını kuşattılar. 1938 ve 1939’da Katalonya’nın çoğunu ele geçirince savaş Milliyetçilerin zaferiyle ve binlerce solcu İspanyolun sürgüne gönderilmesiyle sona erdi. Sürgüne gönderilenlerin çoğu Fransa’daki mülteci kamplarına gitti. Kaybeden Cumhuriyetçilerin ortak özelliği, hepsinin kazanan Milliyetçiler tarafından zulme uğramasıdır. Savaştan sonraki süreçte General Francisco Franco önderliğinde faşist bir diktatörlük kuruldu ve bütün sol partiler Franco rejimi yapısı içinde eridi. (Devamı...)


Sarah Bernhardt (d. 22 Ekim 1844 - ö. 26 Mart 1923) tiyatro aktrisiydi. Ününü Avrupa'da 1870'lerde duyurdu, ve bunun ardından Avrupa ve Amerika'da aranılan biri oldu. Ünü ciddi drama aktrisi olarak gelişti ve "Kutsal Sarah" takma adını aldı.

Paris'te Rosine Bernardt olarak doğan Bernhardt; "Youle" ismiyle tanınan Julie Bernardt isminde Hollandalı Musevi bir hayat kadınının hayatta kalan evlilik dışı en büyük kızıydı. Geçimini sağlayabilmek için, kariyeri aktrislik ve hayat kadınlığınını bir karışımıydı - bu zamanlarda, her iki meslek de bir bakıma skandaldı; ancak hayat kadınları sosyal çevrelerde kabul edilmekteydi ve eğitimli olmaları durumunda eşit olarak görülmekteydiler. Bu vesile ile hayat kadınlığının yanı sıra bazı durumlarda daha saygı duyulan bir mesleğe ek iş olabiliyordu. Duc de Morny sponsorluğunda 1859 yılında tiyatro eğitimi için Convervatoire de Musique et Declamation okutuldu. Sahne kariyeri 1862'de başlayan Sarah; ünlü Fransız okulu Comedie Francaise'de bir öğrenciydi. Ünü de 1870'li yıllarda Avrupa'da yayıldı ve Amerika'da New York'a kadar uzandı. Kısa bir süre sonra dramatik aktris olarak bir ün kazandı ve "Kutsal Sarah" lakabını bu dönemin en ünlü aktrislerinden biri olması sayesinde kazandı. Liane de Pougy de başta olmak üzere birçok genç kadını aktris olarak yetiştirdi ve eğitti. Bir sahne sanatçısı olsa da; Bernhardt birçok prodüksiyonda kayıt diyalogları da yaptı. Bunlardan ilki de; Jean Racine'in Phedre'sini Thomas Edison'un New York'u 1880'lerde ziyareti sırasında okumasıydı. Aktrisliğinin yanı sıra; görsel sanatlarla da ilgilendi; ressamlık ve heykeltıraşlığın yanı sıra; Antonio de La Gandara'ya da modellik yaptı. Bunun yanı sıra birçok kitap ve oyun da yayınladı. Bernhardt'ın ayrıca opera üzerinde de etkisi olmuştur. Tosca ve Salome örneğin; operanın en tanınmış iki kadın kahramanı Bernhardt'ın oyunlarında yazdığı karakterler üzerineydi. (Devamı...)