İçeriğe atla

Şirvanşahlar Devleti: Revizyonlar arasındaki fark

Vikipedi, özgür ansiklopedi
[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
FaridTürk01 (mesaj | katkılar)
Sayfayı Azerice versiyonundan çeviri yapılarak ve kaynakçalar açıkça belirtilerek okucular için geniş hale getirildi.
FaridTürk01 (mesaj | katkılar)
Sayfa Azerice versiyonundan çeviri yapılarak ve kaynakçalar belirtilerek okuyucular için geniş hale getirildi
100. satır: 100. satır:


I. Heysem'dan sonra [[II. Heysem]] Şirvanşah olmuştur. Şirvanşah Muhammed bin Heysam’ın ölümünden sonra, Şirvanşahlık tahtına oğlu Ali bin Heysam bin Muhammed geçmiştir. Ali bin Heysam, Derbent'in emiri ile birlikte komşu Şendan’a, "kafirler" üzerine bir sefer düzenlemiş, ancak Şendan kapıları önünde yenilgiye uğramıştır. Ali ve Derbent emiri, 10.000 Müslüman ile birlikte esir düşmüştür. Üç ay sonra, Serirliler esirleri, Ali bin Heysam ve Derbent emirini herhangi bir fidye talep etmeden serbest bırakmıştır; ancak Şendanlıların ve Hazarların esir aldığı kişiler ise satılmış ve sadece çok az bir kısmı kurtarılabilmiştir. İki aslan ve ortasında bir öküz başı tasviri, Şirvanşahlar Devleti’nin arması olmuştur. Tasvirdeki aslanlar, Şirvanşahlar Devleti’nin güç ve kudretini, öküz başı ise ülkedeki bolluğun sembolüydü<ref>{{Kitap kaynağı|başlık=Arap metni|erişimtarihi=2024-09-21|sayfa=237|yazarlar=Əhməd ibn Lütfullah}}</ref>.
I. Heysem'dan sonra [[II. Heysem]] Şirvanşah olmuştur. Şirvanşah Muhammed bin Heysam’ın ölümünden sonra, Şirvanşahlık tahtına oğlu Ali bin Heysam bin Muhammed geçmiştir. Ali bin Heysam, Derbent'in emiri ile birlikte komşu Şendan’a, "kafirler" üzerine bir sefer düzenlemiş, ancak Şendan kapıları önünde yenilgiye uğramıştır. Ali ve Derbent emiri, 10.000 Müslüman ile birlikte esir düşmüştür. Üç ay sonra, Serirliler esirleri, Ali bin Heysam ve Derbent emirini herhangi bir fidye talep etmeden serbest bırakmıştır; ancak Şendanlıların ve Hazarların esir aldığı kişiler ise satılmış ve sadece çok az bir kısmı kurtarılabilmiştir. İki aslan ve ortasında bir öküz başı tasviri, Şirvanşahlar Devleti’nin arması olmuştur. Tasvirdeki aslanlar, Şirvanşahlar Devleti’nin güç ve kudretini, öküz başı ise ülkedeki bolluğun sembolüydü<ref>{{Kitap kaynağı|başlık=Arap metni|erişimtarihi=2024-09-21|sayfa=237|yazarlar=Əhməd ibn Lütfullah}}</ref>.
=== [[Rus’ Hazar seferleri|Rusların Azerbaycan’a İlk Saldırısı]] ===
[[Dosya:Varangian routes.png|[[Ruslar]]ın [[Hazar Denizi]] üzerinden [[Bakü]] ve [[Derbent, Dağıstan|Derbent]]'e sefer hattı.|küçükresim|sol|250px]]
[[I. Ali|Ali bin Heysam]]’ın hükümdarlığı döneminde [[Mesûdî|El-Mesudi]]'nin bahsettiği bir başka olay da gerçekleşmiştir. Hazarların yanı sıra, Ruslar da Şirvan’a defalarca denizden saldırmışlardır. Şirvanşahlar ve Derbent emirleri bu saldırılara karşı mücadele etmişlerdir. Ruslar yaklaşık 914 yılında Bakü kıyılarına saldırmışlardır. İbn Miskaveyh, "Rus drujinaları buraya ilk kez gelmiyordu. Onlar, Doğu Avrupa ülkeleri, Kafkasya ve İran arasında canlı ticaretin yapıldığı ve iyi bildikleri yoldan ilerliyorlardı," şeklinde kaydetmiştir<ref>{{Kitap kaynağı|başlık=Ибн Mиckaвeйx. O пoxoдe pycoв в Бepдa'a в 322 г.|dil=Rusça|yazarlar=А.Ю.Якyбoвcкий}}</ref>.

Rusların bu seferi hakkında [[Mesûdî|El-Mesudi]] de bilgi vermiştir. O, 912-913 yılı sonrası [[Rus’ Hazar seferleri|Rusların]] her birinde 100 kişi bulunan yaklaşık 500 gemisi [[Don Nehri]]’ne kadar geldi. Rusların gemileri, kanalın ağzını koruyan Hazar gözlemcilerin durduğu yere ulaştığında, Ruslar bu denizin etrafında yaşayan halklardan elde ettikleri ganimetin yarısını Hazar hakanına vermeyi vaat edip, ondan bütün ülkeyi geçerek [[Volga|Volga Nehri]]’ne ulaşmalarına izin verilmesini talep ettiler. Hakan, bu yasa dışı faaliyeti yapmalarına izin verdi ve Ruslar körfeze girip, nehri ([[Don Nehri|Don]]) izleyerek yukarı doğru yüzmeye başladılar. Sonunda Hazar Nehri’ne ([[Volga]]) ulaştılar ve nehir boyunca Atil şehrine indiler, oradan da nehrin Hazar Denizi’ne döküldüğü yere ulaştılar ve oradan ([[Taberistan]]’daki) Amul şehrine doğru yüzdüler. Rusların gemileri denize dağıldı ve Gilan, Deylem, Taberistan, Curcan kıyısındaki Abeskuna petrol sağlayan vilayetine ([[Abşeron]]) ve Azerbaycan yönünde bulunan (tüm topraklara) saldırdılar. Bu denizin etrafında yaşayan halklar, daha önce denizden gelen bir düşmanla karşılaşmadıkları için şaşkınlığa düştüler. Denizde yalnızca ticaret ve balıkçı gemileri vardı. Ruslar, Gilanlılar, Deylemliler ve İbn Ebu Es-Sac’ın komutanlarından biri ile savaştılar. Sonra Şirvanşahlığı'nın Bakuh adıyla bilinen petrol üreten sahiline geldiler. Kıyıdan dönerken, Ruslar petrol üreten bölgeden birkaç mil uzaklıktaki adalara sığındılar. O dönemde (yaklaşık 914 yılı) Şirvan’ın şahı Ali bin el-Heysam’dı. Halk hazırlık yaptı, teknelerine binip adalara kadar yelken açtılar. Ruslar karşılarına çıktı. Binlerce Müslüman öldürüldü ve denizde boğuldu," şeklinde bildirmiştir<ref>{{Kitap kaynağı|başlık=Mecтo пpикacпийcкиx oблacтeй в иcтopии мycyль-мaнckoгo миpa.|erişimtarihi=2024-09-21|yazarlar=В.В.Бapтoльд}}</ref><ref>{{Kitap kaynağı|başlık=Aзepбaйджaн в XVI–XVII вв. Cб. cт. пo изyчeнию иcтopии Aзepбaйджaнa, вып. I|erişimtarihi=2024-09-21|dil=Rusça|yazarlar=И.П.Пeтpyшeвcкий}}</ref><ref>{{Web kaynağı|url=https://ebooks.az/az/book/gevcyxw|başlık=Cənubi Azərbaycan tarixinin oçerki|erişimtarihi=2024-09-21|tarih=2021|yayıncı=Elm}}</ref>.

Azerbaycan'ın güneyi, [[Arran (Kafkasya)|Aran]], [[Beylegan]], [[Berde]] vilayeti ve diğer şehirlerin yanı sıra, Deylem, Gilan ve [[Taberistan]]'ın halkı kaçmaya başlamıştı, çünkü denizden saldırı beklemiyorlardı ve ani bir baskına maruz kalmışlardı. Ruslar bu denizde birkaç ay kaldılar, öyle ki denize komşu olan hiçbir halk bir ülkeden diğerine gidip gelemiyordu. Ruslar büyük ganimet elde ettikten sonra tekrar Hazar topraklarına döndüler. Ancak burada müslümanların saldırısına uğradılar. Onların büyük bir kısmı (yaklaşık 30.000) öldürüldü ve sadece çok az bir kısmı (yaklaşık 5.000) hayatta kalıp vatanlarına dönebildi<ref>{{Kitap kaynağı|başlık=Əl-Məsudi|dil=Arapça|sayfalar=199-201}}</ref><ref>{{Web kaynağı|url=https://ebooks.az/az/book/qyspftk|başlık=Azərbaycan tarixi: ən qədim dövrlərdən zəmanəmizədək|erişimtarihi=2024-09-21|tarih=2022|yayıncı=Elm və təhsil|yazarlar=Nuriyeva İradə Tofiq qızı}}</ref>.


== Kaynakça ==
== Kaynakça ==

Sayfanın 20.12, 21 Eylül 2024 tarihindeki hâli

Şirvanşahlar
Şirvanşahlar dövləti
861-1538
1311'deki Kafkasya haritası, en sağda Şirvan yer alıyor
1311'deki Kafkasya haritası, en sağda Şirvan yer alıyor
BaşkentŞamahı
Yaygın dil(ler)Farsça (saray, edebiyat, hanedan)
Klasik Azerbaycan Türkçesi (başlangıçta hanedan)
Resmî din
Sünni İslam
HükûmetMonarşi
• 861–?
Heysam bin Halit (ilk)
• 1535–1538
Şahruh bin Ferruh Yesar (son)
Tarihî dönemOrta Çağ ve Yeni Çağ
• Kuruluşu
861
• Dağılışı
1538
Öncüller
Ardıllar
Abbâsîler
Safevîler

Şirvanşahlar Devleti (AzericeŞirvanşahlar Dövləti),(Arapça/Farsçaشروانشاه) — 861-1538 yılları arasında Güneydoğu Kafkasya'da, ağırlıklı olarak günümüz Azerbaycan Cumhuriyeti'de ve kısmen de günümüz Dağıstan topraklarında var olmuş ve sonradan Azerbaycanlılaşmış bir devlettir. Devletin sınırları doğuda Derbent'ten, Kür Nehri'nin Hazar Denizi'ne döküldüğü noktaya kadar uzanarak, Şirvan tarihi bölgesi ile bazen batıda Gence şehrine kadar ulaşmış, ayrıca farklı dönemlerde Şeki, Karabağ ve Beylegan'ı da kapsamıştır. Başkenti Şamahı, bazen de Bakü olmuştur[1].

Şirvanşahlar Devleti'nin kurucusu Heysem bin Halit (I. Heysem), son hükümdarı ise Şahruh bin Ferruh Yesar olarak kabul edilir. Şirvanşahlar Devleti'nin varlığı, Safevi hükümdarı I. Tahmasb’ın Şirvan'a düzenlediği seferler sonucunda sona ermiştir[2].

Şirvanşahlar Devleti yaklaşık 7 asır boyunca var olmuş ve bu süre zarfında devletin kurucusu kabul edilen Heysem bin Halit'in soyundan gelen şahlar, Şirvanşahlar hanedanı bu devleti yönetmiştir. Bazı tarihçiler, Şirvanşahlar hanedanının hakimiyet dönemini üç evreye — Mezyediler, Kesraniler ve Derbendiler dönemi olarak ayırırlar ve Mezyedilerin Arap kökenlerini koruyabildiklerini, Kesranilerin ise kendilerini daha çok Sasani şahlarının soyundan sayarak İran kültürüne yöneldiklerini düşünürler. Derbendiler ise geleneksel "Şirvanşah" unvanının yanı sıra "Han" ve "Hakan" unvanlarını da taşımış ve Türk kültürünün etkisi altında kalmıştır[3].

Şirvanşahların zamanında Azerbaycan kültürü zenginleşmiş, gelişmiştir. Azerbaycan edebiyatının Ebülula Gencevi, Nizâmî-i Gencevî, Hakani Şirvani, Neimi, Nesîmî, Seyid Yahya Baküvi gibi klasik isimleri yaşamış ve eserler vermiştir. Şirvanşahlardan günümüze Şirvanşahlar Sarayı, Bibiheybet Camii, Bakü Kalesi, Pirsaatçay Hanegahı gibi birçok değerli tarihi ve mimari eser kalmıştır. Şirvanşah Ebu Tahir, devletin sınırlarını güneyde Kür Nehri'ne, kuzeyde ise Derbent'e kadar genişletmiştir. 918 yılında eski Şamahı'yı yeniden inşa ettirerek başkenti bu şehre taşımıştır[4].

Tarihi Coğrafyası

Antik yazarlar yazılarında Şirvan adını anmazlar. Bu ad yalnızca Sasani döneminden itibaren bilinmektedir. Şirvan, bir eyalet olarak 6. yüzyılın ilk yarısında Sasaniler tarafından Şabran ve Gilgil nehirleri arasında oluşturulmuştur[5]. Sasani hükümdarı I. Hüsrev, kuzey sınırlarını korumak için sınır boyunca yer alan farklı eyaletlere akrabalarını yönetici olarak atamıştır. Şah unvanı verilen bu yöneticiler arasında Şirvanşahlar da bulunmaktadır. Bu eyaletlerin listesi muhtemelen Sasani döneminde Kafkas Albanyası’nın idari olarak merzbanlıklara bölündüğü dönemden kalmıştır. Arapların döneminde ve sonrasında bu eyaletler Şirvan devletinin bir parçası haline gelmiştir. El-Belazuri, Şirvanşah adını Hüsrev Enuşirvan'ın Doğu Kafkasya'ya atadığı küçük krallar arasında anmaktadır. İbn Hurdazbeh, ilk Sasani şahı I. Erdeşir'in (224–241 yılları) vilayet yöneticilerine verdiği şiriyanşah (şiranın bir versiyonu) unvanından bahseder[6].

Şirvan ülkesinin adı geçen en eski kaynakta Şirvan'ın coğrafi konumu verilmiştir[7]:

"Kafkas Dağları iki sıraya ayrılır: biri Şirvan ülkesine ve Hsrvana'ya doğru, Horsvemad'a kadar düz bir hat boyunca uzanır. İkinci sıra ise kuzeye, Atil Nehri'ne doğru akan Zerm Nehri'nin kaynağıdır. Bu sıra sonra kuzeye doğru yönelir... Elgminon Bataklığı'na ve denizin içine kadar uzanan ve Abzud Kubad olarak adlandırılan uzun set onun devamıdır. Bu denizin kuzey tarafında masagetler yaşamaktadır. Vardan Ovası'nda Kafkas sıra dağlarının ulaştığı ve Demirkapı Derbent Duvarı'nın uzandığı Hazar Denizi'ne kadar denizin içinde büyük bir kale inşa edilmiştir. Kuzey tarafında (Derbent'den) denize yakın yerde Hun memleketi bulunur."

Bu lokasyon tanımına göre, 7. yüzyılın başlarında Şirvan vilayetinin toprakları Derbend'den Kafkas sıra dağları boyunca Horsvemad'a, yani Hursan Kalesi'ne, Hurs kabilesinin ülkesi (günümüz Hızı rayonu) sınırlarına ve muhtemelen Abşeron da dahil olmak üzere Kür Nehri'nin delta ve ağzına kadar uzanmaktaydı. "Elgminon bataklığı ve denize kadar" ifadeleri muhtemelen Kür Nehri'nin geniş bataklık ve kamışlıkla kaplı deltası ve ağzına işaret eder[8]. Azerbaycan'ın Arap Halifeliği'nin bir parçası olduğu dönemde (8-9. yüzyıllar) Şirvan'ın sınırları kuzeyde Kafkas Dağları'nın güneydoğu etekleri, güneybatıda onu Arran ve Muğan'dan ayıran Kür Nehri, kuzeybatıda ise Kanık Nehri'ne kadar uzanıyordu. 14. yüzyılın ilk yarısında (1340) Hamdullah el-Müstevfî yazıyordu: "Şirvan ülkesi Kür sahillerinden Derbent'e (Bab el-Ebvab) kadar uzanır."[5]

Nüfusu

Şirvan, eski zamanlardan beri çeşitli yerli ve göçmen kabileler tarafından yerleşim görmüştür. Bunu yazılı kaynakların yanı sıra arkeolojik ve toponimik materyaller de kanıtlamaktadır. 5. yüzyıl yazarı Faustus Buzand, 4. yüzyılın ilk yarısındaki olaylardan bahsederken, Maskut hükümdarı Sanesan'ın "çeşitli göçebe kabilelerden" oluşan ordusundaki Hunlar, Tavsparlar, Heçmataklar, İjmaklar, Balasaçiler ve diğerlerinin adlarını anmaktadır. 7. yüzyılın başlarına ait anonim bir kaynakta Güney Dağıstan, Şirvan ve Hazar Denizi'nin batı kıyılarında yerleşmiş kabileler listelenir[9].

Orta çağ yazarları, miladın başlangıcından itibaren Şirvan'a Türk dilli Hunlar, Sabirler ve Hazarların akınlarından bahsederler. Göçebelerin baskınlarından korunmak amacıyla Sasani hükümdarları I. Kubad ve I. Hüsrev Anuşirvan, Şirvan'a Lahican, Taberistan, Gilan ve diğer eyaletlerden İran dilli kabileleri göç ettirmişti. Türk dilli kabilelerin Şirvan'a akını 6. yüzyılda özellikle güçlenmişti. O dönemde Kafkasya'daki en güçlü kabile birliği, Dağıstan bölgesinde yaşayan Sabirler'e aitti. Onlar Şirvan ve Arran'ı ele geçirip eski yerleşim yerleri olan Derbent-Gebele bölgesine yayıldılar. Yaklaşık 1. yüzyılda orada yaşayan Sabirler'in bir kısmı yerli halkla kaynaşıp yerleşik hayata geçti. Kuzey Kafkasya'da yaşayan Türk kabile ittifakını mağlup eden I. Hüsrev Anuşirvan, esir alınan 3 bin askeri lideri ve 50 bin Türk savaşçısını Aran ve Şirvan'da yerleştirdi. Türk dilli kabilelerin Şirvan'da yerleşme süreci yoğun bir şekilde devam etti. 7. yüzyılda Arap komutanı Mervan bin Muhammed, esir aldığı 40 bin Hazar'ı Samur ve Şabran arasındaki bölgeye yerleştirdi[10].

Dil

Şirvanşahlar Devleti'nde iki resmi dil vardı[11]: Arapça ve Pehlevi dili. Arapça daha çok ilahiyat ve bilimsel çalışmalarda kullanılırdı. Pehlevi dili ise şiirlerde, edebiyatta ve halk arasında konuşulurdu. Günümüz Tat dili, Pehlevi dilinin Şirvan lehçesinin bir kalıntısıdır.

Hanedan

Şirvanşahlar Sülalesi

Arif Erdebili, 'Ferhad ve Şirin' eserini Şirvanşah Huşeng'e sunar

Araştırmacılar Şirvanşahlar tarihini dört döneme ayırır: İlk Şirvanşahlar, Mezyediler, bilimsel literatürde Kesraniler olarak adlandırılan 11-14. yüzyıl Şirvanşahları ve Derbendîler. İlk Şirvanşahların şah unvanı taşımaları, onları belirli ölçüde bağımsız olduklarını gösterir. İlk Şirvanşahlar hakkında bilgi yok denecek kadar azdır. Arap işgali başlangıcında ilk Şirvanşahlar iktidarda kalmıştı. Ancak Araplar, Kafkasya'da güçlendikten (8. yüzyıl sonu) sonra Şirvanşahların iktidarı sona erdi. Şirvan'ı Arap yöneticiler yönetmeye başladı. 19. yüzyıl Arap tarihçisi Belazuri, 797-798 yıllarında Şirvan hâkimi olarak Es-Şemah bin Şucan'ın adını anıyor. 799 yılında Yezid bin Mezyed El-Şeybani, Şirvan ve Bab el-Ebvab'ın hâkimi olarak atanmıştır[12].

Halife Mütevekkil'in (841-861) ölümünden sonra çıkan karışıklıklardan faydalanan Şirvan hâkimi Heysem bin Halid bin Yezid, Şirvanşahlar unvanını kabul edip bağımsız bir siyaset izlemeye başladı. Böylece Şirvanşahların Mezyediler sülalesinin temeli atılmış oldu. Arap kökenli Mezyediler, sonraları Farslaşmışlardır. Yezid bin Ahmed'den sonra Arap isimlerinden eski Sasani isimlerine dönüş başlamıştır. Şirvanşah Yezid bin Ahmed'in oğulları Enüşiravan, Manuçehr olarak adlandırılmıştır. 10. yüzyılın ilk yarısında Mezyedi Şirvanşahlar, Sasani kökenli asil ailelerle akrabalık ilişkileri kurmuş ve bu ailelerin kadın temsilcileri eski gelenekleri canlandırmışlardır. El-Mesudi, Hicri 943 yılında Şirvan şahı Muhammed bin Yezid'in Sasani Bahram Gur soyundan olduğunu belirtmiştir. Şirvanşahların Sasani Bahram Gur asil soyundan olduklarını iddia etmeleri, erken dönemlerde yerel krallardan biriyle, muhtemelen Sasani kökenli Şirvanşahlarla bir evlilik bağı kurulduğu ile açıklanmaktadır[13].

Hilafetin çöküşü ve Şirvanşahların gücünün artmasıyla birlikte "Hanedan yeniden canlanmaya başladığında ona nüfuzunu asil bir soydan gelmekle her şekilde desteklemek gerekiyordu ve o dönemde Şirvanşahların Sasanilerle akrabalığı hakkında eski teori ortaya çıktı, onların Şeyban kabilesiyle olan bağı ise arka planda kaldı.[14]"

Kesraniler sülalesinin kurucusu Yezid bin Ahmed'in oğlu I. Menuçihr bin Yezid'dir. Aslen Arap kökenli olan ve Mezyediler sülalesinin devamı olan bu sülaleden gelen hükümdarlar, eski Fars yönetim geleneklerine eğilim gösterdiklerinden ve kendilerini Sasani şahlarına benzetmeye çalıştıklarından, tarih yazımında ayrı bir hanedan olarak kabul edilirler. Üçüncü (Minorski, birbiriyle akrabalık bağları aracılığıyla bağlı olan bu üç hanedanı tek bir hanedan olarak kabul eder.) Şirvanşah sülalesi – Mezyediler ve onun kolu olan Kesraniler sülalelerine akraba olan Derbendiler sülalesi ise etno-konsolidasyon süreci sonucunda Azerbaycan'ın yerli halkıyla kaynaşarak Arap simasını kaybetmiş ve Türkleşmiştir. Derbendilerin iktidara gelmesiyle Şirvanşahlar, geleneksel "Şah" unvanı ile birlikte sadece Türk soylularına ait olan "Han" unvanını da taşımaya başlamışlardır[15][16].

Kesraniler dönemi

Arap kökenli Mezyedi Şirvanşahlar zamanla yerli ailelerle evlenerek onlarla karışmış, Sasani adlarını kullanmaya başlamış ve hanedanlıkta Farslaşma süreci başlamıştır. Yezîd bin Ahmed oğullarına Sasani adları vermiş ve kendisinden sonra "Kesraniler" adıyla bilinen Şirvanşahlar dönemi başlamıştır. 11. yüzyılın ortalarından itibaren Oğuz boyları Şirvanşahlar üzerine akınlara başlamıştır. 1066 yılında Kara Tekin'in idaresindeki Türkler, Bakü ve Yezidiye kadar ilerleyerek buralarda tahribatta bulundular. 1067 yılında Sultan Alp Arslan'ın Şirvan'a gelişi üzerine Şirvan hakimi Feriburz onun huzuruna çıkarak bağlılığını sundu. Şirvan'ın Moğollar tarafından itaat altına alınmasından sonra, Kafkasların bu bölgesi İlhanlılar ve Altın Orda Devleti'nin bir kısmını oluşturdu. Ancak İlhanlılar ve onların halefleri idaresinde, Şirvanşah Keykubad ve oğlu Kavus yeniden bağımsız hükümdarlar olarak ortaya çıktılar. Ancak Kavus döneminde Şirvanşahlar, Celâyirîlere tabi olmak zorunda kaldılar. 1382 yılında Şirvanşahlar Devletinde karışıklıkların artması ve bazı emirler ayaklanması sonucunda Kavus'un oğlu Huşeng'in öldürülmesiyle Kesraniler hanedanı da son buldu[17].

Derbendîler dönemi

1382 yılında Huşeng'in öldürülmesi sonrasında, amcasının oğlu olan İbrahim, Şamahı'ya çağrılarak Şirvanşah tahtına çıkarıldı. Böylece Derbendî Şirvanşahları olarak adlandırılan dönem başlamıştır. 14. yüzyılın sonlarında Şirvanşah hanedanı tamamıyla gücünü kaybetmiştir. Çoğunlukla yerli melikler sıfatıyla varlıklarını sürdürmüşlerdir.

1386 yılında Timur'un ilerlemesi karşısında Toktamış Han, Derbend'i geçerek Şirvanşahlar Devletini yağmaladı. Bu durum karşısında Emir İbrahim 1386 yılında Timur'a tabi oldu. Timur ile kurmuş olduğu özel ilişkiler sayesinde Şirvan devletinin güçlenmesini sağlayarak, Arran Karabağı ve Dağlık Karabağ ile Şeki eyaleti de Şirvanlar Devletine katıldı. Timur' a tabi olan Şirvanşahlar, Timur'un vefatından sonra Karakoyunlular ile güç mücadelesine girmeye başladılar. Şirvanşahlar hakimi Şeyh İbrahim, Türkmen hükümdarına itaat etmeyi reddetti. Şeyh İbrahim 1413 yılındaki savaşta ağır yenilgiye uğradı ve Kara Yusuf' a esir düştü. 1413 ilkbaharında serbest bırakıldıktan sonra Kara Yusuf' un hakimiyetini tanıdı. Kara Yusuf' un ölümünden sonra Timurlular' a bağlılık gösteren Şirvanşahlar toprakları Karakoyunlu kuvvetlerince yağmalandı. Timurlu-Karakoyunlular mücadelesinde Timurlular' ın yanında yer alan Şirvanşahlar toprakları 1432 yılında Karakoyunlu hükümdarı İskender' in akınlarına uğradı. Şirvan emiri Halilullah, Karakoyunlular karşısında ülkesini ve tahtını tek başına kurtaramayacağını anladığından Timurlular ve Akkoyunlular'dan yardım istedi. 1435 yılında Timurlular'ın yardımıyla tekrar topraklarına egemen oldular. Safevi lideri Şeyh Cüneyd' in 1460 yılında Şirvanşahlar üzerine yaptığı saldırılar püskürtüldüğü gibi Şeyh Cüneyd' de yapılan savaşta öldürüldü. 1467 yılında Karakoyunlu hükümdarı Cihan Şah' ın öldürülmesiyle Karakoyunlu tehdidi de ortadan kalktı.[18]

Tarih

Devletin Kuruluşu

IX yüzyılın ikinci yarısından itibaren Abbasiler Halifeliği zayıflamaya başlamış ve merkezi otoriteye karşı bağımsızlık eğilimleri güçlenmiştir. Bu süreçte bazı eyaletler bağımsız hükümdarlıklara dönüşerek Halifelikten ayrılmıştır. O dönemde Şirvan'da feodal toprak mülkiyeti güçlenmişti. Şirvanşahların ilk Müslüman hanedanı olan Mezyediler, başlangıçta Halifeliğin Berde'deki valisine (emire) bağlıydı. Tam sivil ve askeri yetkilere sahip olan emirler, yerel yöneticilerin faaliyetlerini denetler ve vergilerin (cizye, haraç vb.) toplanmasını sağlardı[19].

Şirvanşahlar Devleti’nin temellerini Heysam bin Halid atmıştır. I. Heysem, Arap kökenli Şeybaniler hanedanının bir kolu olan Mezyediler hanedanından gelmekteydi. Azerbaycan, Arap Halifeliği’nin bir parçası olduğu dönemde, halifeler uzun süre Azerbaycan yöneticilerini bu hanedandan atamışlardı. Mezyediler hanedanının kurucusu Hâlid bin Yezîd’dir. Ondan sonra oğlu Hâlid bin Yezîd ve Muhammed bin Halid Azerbaycan yöneticisi olmuştur[20].

İlk Şahların Yönetimi

Kaynaklarda I. Heysem hakkında çok az bilgi vardır. Onun Serir'de "kafirlerle" savaştığı bildirilmektedir. I. Heysem’in ölüm yılı bilinmemektedir, ancak kısa süreli bir hükümdarlık yapmış olduğu tahmin edilmektedir[21]. “Tarih-i el-Bab”a göre Muhammed bin Halid, Gence'nin kurucusu olmuş ve Aran şehirlerinden birinin yöneticiliğini yapmıştır. Kardeşi I. Heysem ise o dönemde Şirvan’ın yöneticisiydi ve bağımsızlığını kazanarak Şirvanşah unvanını kabul etmişti. “Tarih-i el-Bab”da şu şekilde devam edilir[22]:

“I. Heysem Şirvan’da bağımsızlık elde ettiğinde, kardeşi Hâlid bin Yezîd de Layzan’da bağımsızlık kazandı. I. Heysem, Şirvanşah, kardeşi Yezid ise Layzanşah olarak adlandırılıyordu.”

Üç kez Azerbaycan, Aran hâkimi olarak atanan Muhammed bin Halid'in ölümünden sonra, kardeşi Heysem bin Halit Şirvan’ın yöneticisi olmuştur. 861 yılında halife Mütevekkil’in öldürülmesinin ardından Halifelikte meydana gelen kargaşadan yararlanan Heysem, kendisini bağımsız ilan etti ve Şirvanşah unvanını kabul etti. I. Heysem, Arapların atadığı Şirvanşahların yönetimine son vermiştir. Böylece Heysem bin Halid, Şirvan'da Şirvanşah unvanını taşıyan Arap kökenli Mezyediler hanedanından ilk Şirvan hükümdarı olmuştur. V. F. Minorski, o zamandan itibaren “...Yezidiler hanedanının tarihi kendi karakterini değiştirmiştir: Bağdat’tan emir olarak atanan temsilcileri artık kendi ikta topraklarında kalıcı vasallar haline gelmişlerdir…” şeklinde not düşmüştür[23].

I. Heysem'dan sonra II. Heysem Şirvanşah olmuştur. Şirvanşah Muhammed bin Heysam’ın ölümünden sonra, Şirvanşahlık tahtına oğlu Ali bin Heysam bin Muhammed geçmiştir. Ali bin Heysam, Derbent'in emiri ile birlikte komşu Şendan’a, "kafirler" üzerine bir sefer düzenlemiş, ancak Şendan kapıları önünde yenilgiye uğramıştır. Ali ve Derbent emiri, 10.000 Müslüman ile birlikte esir düşmüştür. Üç ay sonra, Serirliler esirleri, Ali bin Heysam ve Derbent emirini herhangi bir fidye talep etmeden serbest bırakmıştır; ancak Şendanlıların ve Hazarların esir aldığı kişiler ise satılmış ve sadece çok az bir kısmı kurtarılabilmiştir. İki aslan ve ortasında bir öküz başı tasviri, Şirvanşahlar Devleti’nin arması olmuştur. Tasvirdeki aslanlar, Şirvanşahlar Devleti’nin güç ve kudretini, öküz başı ise ülkedeki bolluğun sembolüydü[24].

Rusların Hazar Denizi üzerinden Bakü ve Derbent'e sefer hattı.

Ali bin Heysam’ın hükümdarlığı döneminde El-Mesudi'nin bahsettiği bir başka olay da gerçekleşmiştir. Hazarların yanı sıra, Ruslar da Şirvan’a defalarca denizden saldırmışlardır. Şirvanşahlar ve Derbent emirleri bu saldırılara karşı mücadele etmişlerdir. Ruslar yaklaşık 914 yılında Bakü kıyılarına saldırmışlardır. İbn Miskaveyh, "Rus drujinaları buraya ilk kez gelmiyordu. Onlar, Doğu Avrupa ülkeleri, Kafkasya ve İran arasında canlı ticaretin yapıldığı ve iyi bildikleri yoldan ilerliyorlardı," şeklinde kaydetmiştir[25].

Rusların bu seferi hakkında El-Mesudi de bilgi vermiştir. O, 912-913 yılı sonrası Rusların her birinde 100 kişi bulunan yaklaşık 500 gemisi Don Nehri’ne kadar geldi. Rusların gemileri, kanalın ağzını koruyan Hazar gözlemcilerin durduğu yere ulaştığında, Ruslar bu denizin etrafında yaşayan halklardan elde ettikleri ganimetin yarısını Hazar hakanına vermeyi vaat edip, ondan bütün ülkeyi geçerek Volga Nehri’ne ulaşmalarına izin verilmesini talep ettiler. Hakan, bu yasa dışı faaliyeti yapmalarına izin verdi ve Ruslar körfeze girip, nehri (Don) izleyerek yukarı doğru yüzmeye başladılar. Sonunda Hazar Nehri’ne (Volga) ulaştılar ve nehir boyunca Atil şehrine indiler, oradan da nehrin Hazar Denizi’ne döküldüğü yere ulaştılar ve oradan (Taberistan’daki) Amul şehrine doğru yüzdüler. Rusların gemileri denize dağıldı ve Gilan, Deylem, Taberistan, Curcan kıyısındaki Abeskuna petrol sağlayan vilayetine (Abşeron) ve Azerbaycan yönünde bulunan (tüm topraklara) saldırdılar. Bu denizin etrafında yaşayan halklar, daha önce denizden gelen bir düşmanla karşılaşmadıkları için şaşkınlığa düştüler. Denizde yalnızca ticaret ve balıkçı gemileri vardı. Ruslar, Gilanlılar, Deylemliler ve İbn Ebu Es-Sac’ın komutanlarından biri ile savaştılar. Sonra Şirvanşahlığı'nın Bakuh adıyla bilinen petrol üreten sahiline geldiler. Kıyıdan dönerken, Ruslar petrol üreten bölgeden birkaç mil uzaklıktaki adalara sığındılar. O dönemde (yaklaşık 914 yılı) Şirvan’ın şahı Ali bin el-Heysam’dı. Halk hazırlık yaptı, teknelerine binip adalara kadar yelken açtılar. Ruslar karşılarına çıktı. Binlerce Müslüman öldürüldü ve denizde boğuldu," şeklinde bildirmiştir[26][27][28].

Azerbaycan'ın güneyi, Aran, Beylegan, Berde vilayeti ve diğer şehirlerin yanı sıra, Deylem, Gilan ve Taberistan'ın halkı kaçmaya başlamıştı, çünkü denizden saldırı beklemiyorlardı ve ani bir baskına maruz kalmışlardı. Ruslar bu denizde birkaç ay kaldılar, öyle ki denize komşu olan hiçbir halk bir ülkeden diğerine gidip gelemiyordu. Ruslar büyük ganimet elde ettikten sonra tekrar Hazar topraklarına döndüler. Ancak burada müslümanların saldırısına uğradılar. Onların büyük bir kısmı (yaklaşık 30.000) öldürüldü ve sadece çok az bir kısmı (yaklaşık 5.000) hayatta kalıp vatanlarına dönebildi[29][30].

Kaynakça

  1. ^ "Azərbaycan dilinin dövlət dili kimi teşekkülü tarixi" (PDF). 
  2. ^ "Şirvanşahlar dövləti". Erişim tarihi: 2024-09-21. 
  3. ^ Гадиров Ф.В. О поселении античного периода, выявленного в Кабалинском магале (Rusça). ss. 37-38. 
  4. ^ Давид ЫВ Ҝеорҝијевич. Азәрбајҹан Совет Енсиклопедијасы: [10 ҹилддә] (Rusça). 
  5. ^ a b ""ŞİRVANŞAHLAR" İslam Ansiklopedisi, cilt: 39, sayfa: 211-213, Yıl: 2010". 8 Aralık 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Aralık 2015. 
  6. ^ "Şirvanşahlar dövləti". Erişim tarihi: 2024-09-21. 
  7. ^ Aşurbəyli Sara xanım Balabəy qızı (2006). "Şirvanşahlar dövləti". Əbilov, Zeynalov və oğulları. Erişim tarihi: 2024-09-21. 
  8. ^ "ŞİRVANŞAHLAR DEVLETİ". Tez çalışması. Erişim tarihi: 2024-09-21. 
  9. ^ C. E. Bosworth. "ŠERVĀNŠAHS" in Encyclopaedia Iranica. Excerpt 1: "ŠERVĀNŠAHS (Šarvānšāhs), the various lines of rulers, originally Arab in ethnos but speedily Persianized within their culturally Persian environment" Excerpt 2:"). 
  10. ^ Tadeusz Swietochowski. Russia and Azerbaijan: A Borderland in Transition, Columbia University. "In the fifteenth century a native Azeri state of Shirvanshahs flourished north of the Araxes." (Eng). 
  11. ^ M. Rıhtım. Seyid Yəya Bakuvi və Xəlvtilik. 
  12. ^ Əl-Məsudi. Mürüc. s. 191. 
  13. ^ S. Aşurbəyli. Şirvanşahlar dövləti, IV nəşri. s. 87. 
  14. ^ S. Aşurbəyli. Şirvanşahlar dövləti, IV nəşri. s. 90. 
  15. ^ B. B – Бартoльд. Шиpвaншax. Coч., т. II, ч.l. M. (Rusça). s. 875. 
  16. ^ "Şirvanşahlar Sarayının tarixindən". Erişim tarihi: 2024-09-21. 
  17. ^ C. d'Ohson. Les peuples du Caucase et de pays au nord de la Mer Noire et de la mer Caspienne, dans le dixième siècle, ou voyage d'Abou-el-Cassim (Fransızca). ss. 105-108. 
  18. ^ ""Timurlu ve Türkmenlerin Şirvanşahlarla Olan Münasebetleri" Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü Tarih Araştırmaları Dergisi Cilt: 25 Sayı: 40 Yayın Tarihi: 2006" (PDF). 2 Haziran 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 8 Aralık 2015. 
  19. ^ İbn Havgel. Пoвecть вpeмeнныx лeт (Rusça). ss. 347-354. 
  20. ^ Mинopcкий. Иcтopия Шиpвaнa. s. 152. 
  21. ^ Axмeд Ибн Лютфyллax (Mюнeджимбaши). Джaми aд-Дyвaл (Пepeв. c apaбck. A.Дж. Maмeдoвa), Tpyды ин-тa иcтopии AH Aзepб (Rusça). 
  22. ^ Дepбeнднaмe (Rusça). ss. 592-594. 
  23. ^ B . B.Бapтoльд. Apaбcкиe извecтия o pycax. Coч., т. II, ч.l, М (Rusça). 
  24. ^ Əhməd ibn Lütfullah. Arap metni. s. 237. 
  25. ^ А.Ю.Якyбoвcкий. Ибн Mиckaвeйx. O пoxoдe pycoв в Бepдa'a в 322 г (Rusça). 
  26. ^ В.В.Бapтoльд. Mecтo пpикacпийcкиx oблacтeй в иcтopии мycyль-мaнckoгo миpa. 
  27. ^ И.П.Пeтpyшeвcкий. Aзepбaйджaн в XVI–XVII вв. Cб. cт. пo изyчeнию иcтopии Aзepбaйджaнa, вып. I (Rusça). 
  28. ^ "Cənubi Azərbaycan tarixinin oçerki". Elm. 2021. Erişim tarihi: 2024-09-21. 
  29. ^ Əl-Məsudi (Arapça). ss. 199-201. 
  30. ^ Nuriyeva İradə Tofiq qızı (2022). "Azərbaycan tarixi: ən qədim dövrlərdən zəmanəmizədək". Elm və təhsil. Erişim tarihi: 2024-09-21.