Papers by Mustafa Ağaoğlu
Felsefi Düşün / Academic Journal of Philosophy, 2022
Spinoza’da sözleşme mefhumu, üzerinde hala ihtilaflar bulunduran kurucu bir kavramdır. Bu kurucu ... more Spinoza’da sözleşme mefhumu, üzerinde hala ihtilaflar bulunduran kurucu bir kavramdır. Bu kurucu kavram çeşitli açılardan pek çok kere tartışılmış, kavramın gelenekle olan benzerlikleri ve farkları gösterilmeye çalışılmıştır. Elbette Spinoza’da sözleşme mefhumunun kaynakları her şeyden önce politikanın kurucu unsuru sayılan ontolojisinde aranmalıdır. Bütün bunlar Spinoza felsefesinin bütüncül bir okumasını salık verir. Bu bütüncül okuma, Spinoza’da merkezilenen içkinlik sathını da belirginleştirir. Güç gibi temel kavramların zemini daha olanaklı hale gelir. Ontolojiden etiğe, etikten politikaya bütün bu güzergâh yaşamın içkin unsurlarının ortaya çıkmasına olanak verecek olan çizgiyi gösterecektir. Esasında Spinoza’da sözleşmenin ontolojik düzlemden hareketle okunması çoğu ihtilafı ve gelenekle kurulmaya çalışılan çoğu benzerlikleri ortadan kaldırır. Çeşitli düşünürler –bu çalışmada da gösterileceği üzere– meseleyi buraya temellendirir. Spinoza yaşamın içkin, neşeli unsurlarını bir sözleşme ile devredilebilir noktaya taşımaz. Yaşam bütün unsurlarıyla yaşanabilir bir ortaklıkta birleşir. Bu ortaklık gücünü ontolojik satıhtan alan, etik ve politik iştiraklerle gücünü çoğaltan neşeli bir ortaklıktır. Bu çalışma ana meseleleri oluşturan çeşitli iştirakleri göstermeye çalışacaktır.
Anahtar Kelimeler: Spinoza, Topluluk, Doğal Hak, Toplum Sözleşmesi, Conatus
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bu çalışmada felsefe tarihinde müstesna bir yeri olan varoluşçuluğu ve daha genel anlamıyla varol... more Bu çalışmada felsefe tarihinde müstesna bir yeri olan varoluşçuluğu ve daha genel anlamıyla varoluş mefhumunu Kierkegaard ile ele alacağız. Onun "inanç" yönünden insan varoluşunu ön plana çıkarması ve hatta insanı yaşayan, tercih eden bir varlık olarak görmesi insanı otonom-otantik bir noktaya taşır. Bunu da kaygı temelinde ve varoluşu anlamlı kılmanın kaygıyı aşmaya yönelik bir çaba olduğu yönünden açıklar. Çalışmada bunlara dikkat çektikten sonra yirminci yüzyıl varoluşçu düşünürü Albert Camus'nün düşünceleri bağlamında varoluşun başkaldırı etiği üzerinden kendini kuracağını öne çıkaracağız. Burada varoluşun Camus için dayanışma ve bir arada olma ile mümkün olacağını söyleyeceğiz. Bu ilişkide ise aşkınlık-içkinlik temelinde Kierkegaard'un kaygısından, Camus'nün başkaldırısına kadar olan süreçte etik-politik bir dönüşümün olduğunu iddia edecek ve varoluşun da ancak bu şekliyle anlamlı kılınacağını söyleyeceğiz. Bununla birlikte yeryüzünün anlamının dayanışma ve yeryüzünü olumlama perspektifinden insanın varoluşunun anlamlı kılınacağını savunacağız.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Yaşamı olumlamaya yönelik bir felsefi çaba düşünüldüğünde bunun Spinoza ve Nietzsche'ci bir evetl... more Yaşamı olumlamaya yönelik bir felsefi çaba düşünüldüğünde bunun Spinoza ve Nietzsche'ci bir evetleme olmadan yapılması mümkün değildir. Çünkü iki filozofunda yaşama yönelik felsefi gayretleri ve yaşam içindeki varolanlara ontolojik imkanlar tanıması aynı zamanda insanın neşesini yükseltirken insanın pratik bir konuma yerleşmesine olanak sağlar. Bu yüzden yaşama atılım gösterecek her bir canlı etkime gücünün yükselmesi ile yaşama tutunurken birbiriyle bağlantı içinde kalır ve bir dayanışma sağlar. Bu temelde iki filozof için de neşeye dönüşmek bedenin etki gücünü artırmaya yönelik bir faaliyettir. Spinoza'nın conatus ve Nietzsche'nin güç istenci kavramı yaşamaya yönelik bir çabayı oluştururken aynı zamanda insanın yeryüzü içindeki coşkusunu ifade eder. Bu nedenle Spinoza ve Nietzsche'nin felsefesinin bir arada düşünülüşü felsefi bir karnavala dönüşür.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Stoa felsefesi Sokrates sonrası gelişen pek çok felsefe okulunda pratik felsefe yapma biçiminin s... more Stoa felsefesi Sokrates sonrası gelişen pek çok felsefe okulunda pratik felsefe yapma biçiminin sonucu olarak görülebilen ve üç büyük döneme yayılarak –ilk, orta ve geç– çeşitli coğrafyalarda varlık gösteren felsefe okuludur. Stoa felsefesiyle özellikle karşımıza çıkan fizik meselesi, dünyayı anlama biçimini etik bir görüş ortaya koyarak daha bir anlam kazandırabileceği ifade edilebilir. Fizik ve etiğin insan ile doğayı bütünlüklü bir yapıda buluşturabileceğini, bu bütünleşmenin sonucunda mutluluğun ve hakikatin bilgisinin ortaya çıkacağını ifade eden Stoacılık “dünyanın bilgisinin, hakikatin bilgisi” olduğunu ifade ederken felsefenin bu hakikatin bilgisini anlamada insana yol göstereceği söylenebilir.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Uploads
Papers by Mustafa Ağaoğlu
Anahtar Kelimeler: Spinoza, Topluluk, Doğal Hak, Toplum Sözleşmesi, Conatus
Anahtar Kelimeler: Spinoza, Topluluk, Doğal Hak, Toplum Sözleşmesi, Conatus