Murat Ozgen Ayfer
Born in 1942 in Ankara. Following 12 years of initial education at TED Ankara College, he entered the Department of Mechanical Engineering at Middle East Technical University. Upon being unsuccessful, he completed his military service. He then returned to the same university and this time received a B.S, and then M.S. degree in Civil Engineering. Later, he completed an additional M.S. degree in Transport and Traffic Engineering at the University of Sheffield in England. He has published several articles and three books in his professional field. In addition to these, he received training in insurance and risk management, and obtained various certificates. After 12 years of civil service in the field of traffic and transport, he moved into the private sector. He first worked as a broker and risk manager, then as an insurance adjuster on an international scale. He retired in 2018.
In 1969, he married his wife, a teacher specialising in English Philology. They had a daughter, a son and three grandchildren. His daughter works in banking and his son in the IT sector. His 54 years of happy marriage ended in 2023 when his wife was deceased. With the view that life should continue despite everything, he continues his works, especially in connection with Freemasonry.
He joined Freemasonry in 1972 in the Liberal Grand Lodge in Turkey. Over the years, he carried out various duties in both private lodges and the Grand Lodge. In 2000 he was elected as Grand Master, a post he held until 2004. He narrated numerous articles for magazines and websites, especially on Freemasonry and related subjects. He has 30 printed books, including a Masonic Encyclopaedia. In addition to these, there are about 10 other published books that he has edited. He pioneered the creation of ‘Masonpedia’, a large digital repository of information published on the Internet for those that subscribe. Finally, he has attempted to share many of his works on ‘academia.edu’ and continues doing so.
1942 yılında Ankara’da doğdu. TED Ankara Koleji’ndeki 12 yıllık eğitiminden sonra, Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde Makine Mühendisliği bölümüne girdi. Başarısız olunca, gidip askerlik hizmetini tamamladı. Yine aynı üniversiteye döndü ve bu kez İnşaat Mühendisliği bölümünde önce lisans, ardından yüksek lisans aldı. Daha sonra İngiltere Sheffield Üniversitesi’nde Ulaşım ve Trafik Mühendisliği alanında bir yüksek yüksek lisans çalışması daha yaptı. Mesleki alanda çeşitli makaleleri ve üç kitabı yayımlandı. Bunlara ek olarak sigorta ve risk yönetimi alanında eğitim görerek, çeşitli sertifikalar edindi. Trafik ve ulaşım alanında 12 yıllık devlet memurluğu sonrasında özel sektöre geçti. Önce brokerlik ve risk yönetimi, daha sonra uluslararası ölçekte sigorta eksperliği yaptı. 2018 yılında emekli oldu.
1969 yılında İngiliz Filolojisi uzmanı öğretmen eşiyle evlendi. Bir kızları, bir oğulları, üç torunları oldu. Kızı bankacılık, oğlu bilişim sektöründe çalışıyor. 54 yıllık mutlu evliliği 2023 yılında eşinin vefat etmesiyle noktalandı. Yaşamın her şeye karşın devam etmesi gerektiği görüşüyle, özellikle Masonluk ile bağlantılı çalışmalarını sürdürüyor.
Masonluğa 1972 yılında Özgür Masonlar Büyük Locası’nda girmişti. Yıllar boyunca gerek localar gerekse büyük locada çeşitli görevler üstlendi. 2000 yılında büyük üstat olarak seçilip, 2004 yılına kadar bu görevi yürüttü. Dergilere ve internet sitelerine, özellikle Masonluk üzerine ve bağlantılı konularda birçok makale yazdı. Bir masonik ansiklopedi dahil olmak üzere 30 kitabı yayımlandı. Bunların yanı sıra, editörlüğünü yapmış olduğu 10 dolayında kitap daha var. İnternet üzerinden yayımlanan, üye olanlara özgü “Masonpedia” adlı büyük bir dijital bilgi birikiminin oluşturulmasına öncülük etti. Son olarak birçok çalışmasını “academia.edu” ortamında paylaşmaya girişti ve buna devam ediyor.
In 1969, he married his wife, a teacher specialising in English Philology. They had a daughter, a son and three grandchildren. His daughter works in banking and his son in the IT sector. His 54 years of happy marriage ended in 2023 when his wife was deceased. With the view that life should continue despite everything, he continues his works, especially in connection with Freemasonry.
He joined Freemasonry in 1972 in the Liberal Grand Lodge in Turkey. Over the years, he carried out various duties in both private lodges and the Grand Lodge. In 2000 he was elected as Grand Master, a post he held until 2004. He narrated numerous articles for magazines and websites, especially on Freemasonry and related subjects. He has 30 printed books, including a Masonic Encyclopaedia. In addition to these, there are about 10 other published books that he has edited. He pioneered the creation of ‘Masonpedia’, a large digital repository of information published on the Internet for those that subscribe. Finally, he has attempted to share many of his works on ‘academia.edu’ and continues doing so.
1942 yılında Ankara’da doğdu. TED Ankara Koleji’ndeki 12 yıllık eğitiminden sonra, Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde Makine Mühendisliği bölümüne girdi. Başarısız olunca, gidip askerlik hizmetini tamamladı. Yine aynı üniversiteye döndü ve bu kez İnşaat Mühendisliği bölümünde önce lisans, ardından yüksek lisans aldı. Daha sonra İngiltere Sheffield Üniversitesi’nde Ulaşım ve Trafik Mühendisliği alanında bir yüksek yüksek lisans çalışması daha yaptı. Mesleki alanda çeşitli makaleleri ve üç kitabı yayımlandı. Bunlara ek olarak sigorta ve risk yönetimi alanında eğitim görerek, çeşitli sertifikalar edindi. Trafik ve ulaşım alanında 12 yıllık devlet memurluğu sonrasında özel sektöre geçti. Önce brokerlik ve risk yönetimi, daha sonra uluslararası ölçekte sigorta eksperliği yaptı. 2018 yılında emekli oldu.
1969 yılında İngiliz Filolojisi uzmanı öğretmen eşiyle evlendi. Bir kızları, bir oğulları, üç torunları oldu. Kızı bankacılık, oğlu bilişim sektöründe çalışıyor. 54 yıllık mutlu evliliği 2023 yılında eşinin vefat etmesiyle noktalandı. Yaşamın her şeye karşın devam etmesi gerektiği görüşüyle, özellikle Masonluk ile bağlantılı çalışmalarını sürdürüyor.
Masonluğa 1972 yılında Özgür Masonlar Büyük Locası’nda girmişti. Yıllar boyunca gerek localar gerekse büyük locada çeşitli görevler üstlendi. 2000 yılında büyük üstat olarak seçilip, 2004 yılına kadar bu görevi yürüttü. Dergilere ve internet sitelerine, özellikle Masonluk üzerine ve bağlantılı konularda birçok makale yazdı. Bir masonik ansiklopedi dahil olmak üzere 30 kitabı yayımlandı. Bunların yanı sıra, editörlüğünü yapmış olduğu 10 dolayında kitap daha var. İnternet üzerinden yayımlanan, üye olanlara özgü “Masonpedia” adlı büyük bir dijital bilgi birikiminin oluşturulmasına öncülük etti. Son olarak birçok çalışmasını “academia.edu” ortamında paylaşmaya girişti ve buna devam ediyor.
less
InterestsView All (6)
Uploads
Books by Murat Ozgen Ayfer
19. yüzyılın son çeyreğinde, Leo Taxil takma ardıyla bilinen Fransız şarlatan, bu aforozlardan yararlanarak, Masonluğa karşıt nitelikli çeşitli yayınlar yaptı. Bu yayınlarda Masonluk ile bağlantılı fantastik hikayeler uydurarak, bir yandan Kilise’nin takdirini kazandı, diğer yandan gerek Avrupa gerek Amerika’da geniş halk kitlelerinin yalanlarına inanmasını sağladı. Bu vesileyle benzer doğrultuda başka yayınlar da yapıldı.
Sonunda Leo Taxil, düzenlenen büyük bir kongrede tüm bunları uydurmuş olduğunu belirterek, gerek Kilise’yi gerekse benzer yayınlar yapanları zor duruma düşüren bir skandal yarattı.
Basic information concerning the concept of Freemasonry is also very important.
It is necessary to grasp the difference between a secret society and esoteric
institution.
This episode also defines some important terms such as symbol, emblem, allegory, rite, ritual, various types of religion, concepts associated with faith, Mysticism, Astrology, Alchemy, Occultism, Hermeticism etc.
Bunlardan “Başlangıç” başlıklı bölümde, “orta yaş” döneminden “yaşlılık” dönemine geçişte karşılaştığım duygu ve düşüncelerimden söz ettim. Bu anlatım, bir bakıma bu kitabın niçin yazıldığını da ortaya seriyor.
Üçüncü bölümde “uslu çocuk”, “akıllı çocuk”, “haşarı ya da yaramaz çocuk” deyişlerinin karşılaştırmaları yapılarak, ortaokuldaki Türkçe öğretmeninin bu kitabın yazılmasına neden olan “Sen adam olmayacaksın” tarzındaki sözü belirtiliyor. Nitekim aslında bunun ayrıntıları, kitabın daha önce yayınlanmış son bölümünde veriliyor.
19. yüzyılın son çeyreğinde, Leo Taxil takma ardıyla bilinen Fransız şarlatan, bu aforozlardan yararlanarak, Masonluğa karşıt nitelikli çeşitli yayınlar yaptı. Bu yayınlarda Masonluk ile bağlantılı fantastik hikayeler uydurarak, bir yandan Kilise’nin takdirini kazandı, diğer yandan gerek Avrupa gerek Amerika’da geniş halk kitlelerinin yalanlarına inanmasını sağladı. Bu vesileyle benzer doğrultuda başka yayınlar da yapıldı.
Sonunda Leo Taxil, düzenlenen büyük bir kongrede tüm bunları uydurmuş olduğunu belirterek, gerek Kilise’yi gerekse benzer yayınlar yapanları zor duruma düşüren bir skandal yarattı.
Basic information concerning the concept of Freemasonry is also very important.
It is necessary to grasp the difference between a secret society and esoteric
institution.
This episode also defines some important terms such as symbol, emblem, allegory, rite, ritual, various types of religion, concepts associated with faith, Mysticism, Astrology, Alchemy, Occultism, Hermeticism etc.
Bunlardan “Başlangıç” başlıklı bölümde, “orta yaş” döneminden “yaşlılık” dönemine geçişte karşılaştığım duygu ve düşüncelerimden söz ettim. Bu anlatım, bir bakıma bu kitabın niçin yazıldığını da ortaya seriyor.
Üçüncü bölümde “uslu çocuk”, “akıllı çocuk”, “haşarı ya da yaramaz çocuk” deyişlerinin karşılaştırmaları yapılarak, ortaokuldaki Türkçe öğretmeninin bu kitabın yazılmasına neden olan “Sen adam olmayacaksın” tarzındaki sözü belirtiliyor. Nitekim aslında bunun ayrıntıları, kitabın daha önce yayınlanmış son bölümünde veriliyor.
Kitabın basılı olarak yayınlanmasından dört yıl kadar sonra, bir özet anlatım yapmam istendi. Bu istemi değişik ortamlarda verdiğim sunumlarla karşılamaya çalıştım.
Zamanla, cinayetlerin Masonlukla bağlantılı olabileceği yönünde teoriler ortaya çıktı. BBC’nin “The Ripper File” dizisi (1974) ve Stephen Knight’ın “Jack the Ripper: The Final Solution” adlı kitabı (1976), katilin mason olabileceğini öne sürdü.
1978 yapımı “Murder by Decree” filminde ise, Sherlock Holmes, cinayetlerin ardında mason bir katil ve onu koruyan mason polisler olduğu fikrini dile getirdi. Bu tür mason karşıtı teoriler, Alan Moore'un “From Hell” adlı çizgi romanı (1996) ve 2001’de aynı adla çekilen filmde de işlendi; ancak kanıtlar yetersiz kaldı.
Mason bağlantısı iddiası üç temel unsura dayanıyor:
Cinayetlerin şekli: Kurbanların boğazları kesildi; ancak bu yöntem mason ritüelleriyle bağlantılı olmayan yaygın bir cinayet biçimi olarak değerlendirildi.
Olay yerinde bulunan “Juwes” yazısı: Mason efsanesindeki bazı figürlerle ilişkilendirildi; ancak bir masonun kendisini ele verecek bir ipucu bırakması mantıksız bulundu.
Polislerin mason olması: Soruşturmada görev alan bazı polislerin mason olduğu ve katili koruduğu iddia edildi fakat bu çıkarım dayanaksız olarak görüldü.
Conan Doyle’un yarattığı Sherlock Holmes karakteri, doğrudan Masonlukla ilişkilendirilmese de öykülerinde masonik unsurlar karakter analizi aracı olarak kullanıldı. Ancak Doyle, Holmes’un mason olduğunu ya da mason ritüellerine katıldığını hiçbir zaman belirtmemiş, Masonlukla mesafeli bir duruş sergilemiştir.
Aydınlanmanın özünde, bireyin aklını kullanarak geleneksel otoriteye ve dogmatik düşüncelere karşı kendini özgürleştirme süreci olduğu vurgulanır. Çalışmada, Antik Yunan’dan başlayarak farklı dönemlerde ortaya çıkan iki büyük aydınlanma dalgası incelenmiştir: İlk olarak, doğa yasalarını ve bireysel eleştiriyi temel alan Grek Aydınlanması, ikinci olarak ise akılcı düşünce ve bilimsel yöntemin egemen olduğu 18. yüzyıl Avrupa Aydınlanması…
Bu çalışmada ayrıca, Immanuel Kant’ın "aklını kendin kullanma cesareti" şeklinde özetlediği aydınlanmanın, bireyin kendini tanıma ve kendi düşüncesini eleştirel bir şekilde değerlendirme süreci olduğu belirtilir. Bilinçlenme, eleştirel düşünce ve aklın özgürlüğü arasındaki bu bağlam, bireysel aydınlanmanın toplumsal ilerlemenin de anahtarı olduğu savunusuyla derinleştirilir. Modern psikoloji, bilimin ve dinin birbirinden kopmasının, insanın öz değerlerinden uzaklaşmasına yol açtığını ileri sürerken, hümanist psikoloji, bireyin potansiyelini keşfederek aydınlanma yolculuğuna çıkmasını destekleyen bir çerçeve sunar.
Bu bağlamda aydınlanma, bireyin sadece kendini tanıması değil, aynı zamanda toplumsal sorumluluk ve evrensel değerlere ulaşması anlamına gelir.
Bu makale, konuyu değişik bir açıdan incelemektedir. Dreyfus Olayı’ndan başlayarak, Yahudi karşıtlığına Masonluğun nasıl bulaştırıldığı üzerinde durulmaktadır. Kapsamında Sion Protokolleriyle bağlantılı olmak üzere, belki Türkçe olarak başka hiçbir yerde derli toplu bir şekilde bulunmayan birtakım tarihsel olayların özetine değinilmektedir. Bunların büyük çoğunluğu Çarlık döneminde Rusya ile bağlantılıdır. Gizli polis (Okhrana) tarafından oluşturulmuş ve yayılarak, özellikle Yahudi ve Mason düşmanlığını pekiştirmiştir. Dreyfus Olayı ve sonrasında Fransız basınında Yahudiler ve Masonlar arasında bağlantı kurularak bu komplo teorisi güçlendirilmiştir.
“Protokoller” olarak anılan anlatımdan örnekler seçilerek bunların başka kaynaklarında verilen bilgilerle paralellikleri ve çelişkileri, konunun yozlaştırılışı ve orasına burasına sanki gerçekmiş gibi eklemeler yapılarak, insanların kandırılışı gösterilmektedir. Protokoller, Rusya’daki Yahudi karşıtı pogromları tetiklemiş, Nazi Almanyası’nda ise antisemitizmin önemli bir aracı olarak kullanılmıştır. Ayrıca, Henry Ford’un ABD’nde Protokoller'in yayılmasına katkı sağladığı da belirtiliyor.
Özetle, bu makale, Sion Protokolleri'nin kökenini, tarihsel gelişimini, sahtecilik olduğunu ve antisemitizmi nasıl körüklediğini ele almaktadır.
1) Din ya da inanç kaynaklı nedenler
2) Siyasi nedenler
3) Masonluğun gizliliğinden ya da öyle sayılışından kaynaklanan nedenler
4) Sosyal nedenler
5) Kişisel ya da çıkar ilişkili nedenler
Çalışmada, bunların her biri, kendi içinde gruplara bölünerek özetle inceleniyor ve yanlışları üzerinde yorumlar yapılıyor.
Roma İmparatorluğu parçalandığında, zaten Komo’da Collegium Artificum adlı bir Roma mimarlık koleji Komo’daki bu kolej çalışmalarını sürdürdü ve Komo Ustaları topluluğu oluştu. Bu bakımdan, Komo Ustaları topluluğunu anlayabilmek için, önce Antik Çağ’daki Roma kolejlerine bakmak gerekir.
Bu toplulukta deneyimsiz çıraklıktan mimarlığa doğru uzanan çok sayıda aşama vardı. Yapıtlarını genel olarak Roma Mimarî Stili (Romanesk) olarak anılan tarzda verirlerdi. Fakat daha sonradan Avrupa’da Katolik Benediktin Tarikatı’nın önderliğinde Gotik Mimarî Stili oluşturuldu. Bu da Komo Ustaları topluluğunun sonunu getirdi.
Susmak, bir saygı gereğidir.
Susmak bir önlemdir.
Hep susmak, hep dinlemek, hep okumak, hep izlemek, dolayısıyla hep öğrenmek fakat bildiklerini ve öğrendiklerini başkalarına aktarmamak da olmaz. Susmayı bilmek, gereğince ve uyumlu ölçüde konuşup, yazıp çizip, gereksiz ve sırasız sözlerden, yazılardan ve çizgilerden sakınmayı becerebilmek olmalıdır.
Yapılması gereken, önce bu sorunları içtenlikle eleştirmek suretiyle belirlemek…
Bu yapılınca ortaya şöyle bir durum çıkıyor: Masonluğun, gerek içsel (kendi içindeki yapılanma ve çalışma tarzı) gerek işlevsel (kendi dışında hem bireysel hem kurumsal düzeydeki yapıp etmeler) bakımından bir değişim evresine girmesi gerek.
Bu çalışmada “Bilim, Eğitim ve Gerçek”, “Cumhuriyet, Özgürlük ve Uygarlık”, “Çalışma ve Güçbirliği” konularındaki sözlerinden derlemeler yapılmıştır.
Bu yanlışların ya da hataların birer nedeni vardır. Bunlar, haklı da olabilir haksız da… Dolayısıyla gerek yanlış ya da hatayı yapan gerekse bunların giderilmesini sağlamayan masonlar eleştirilebilirler.
Önemli olan, bir masonun yanlış ve hatalarını görebilmesi, göremiyorsa öğrenmeye çalışması, bunları düzeltmek üzere çaba göstermesi, bunun için diğer masonların da ona yardım etmesi, yol göstermesidir.
20. yüzyılda, insanların düşünce yöntemlerini etkileyen birçok keşif yapılmıştır. Bu buluşlardan, “Yeni Çağ'ın” bilimsel anlayış düzeyini oluşturmakta etkili olanlardan belli başlıları şunlardır:
1. Duyularımızın algı alanını aşan bir dördüncü boyutun varlığından söz eden ve zaman ile uzayın, aslında birbirinden ayrılamayacağını ve bazen de birbirlerine dönüştüklerini bize gösteren, böylece de maddenin aslında bir enerji biçimi olduğunu kanıtlayan Einstein’ın “Görelilik Kuramı”.
2. Atomaltı dünyaya inerek, oradaki gerçekliğin kendi algı dünyamızdan çok farklı olduğunu keşfeden, böylece evrende bağımsız tek tek nesneler olmadığını bize anlatarak, evrendeki her şeyin birbiriyle bağlı ve birbirine özdeş olduğunu ortaya koyan “Kuantum Kuramı”.
3. Bütün var edilmişlerin aynı bütünün parçaları olduğunu, dolayısıyla hepsinin özlerinin bir ve birbirine eş bulunduğunu, her birimin bütünün bilgisini içinde taşıdığını ve ona uygun gelişme sağlanırsa, bütünün tam görüntüsünü yansıtabileceğini ileri süren, bütün bilgilerin her an ve her yerde kullanıma hazır bulunduğunu söyleyen, böylece de bütün evrenin birbirinin kardeşi olduğu bilgisini simgeleyen “Hologram Kuramı”.
Bu üç dev keşif, aslında tek bir şeyin, evrendeki tekliğin ve birliğin işaretidir. Bu anlayışa göre, evrende her şey birbirine bağlıdır, bağdaşıktır ve aynı gerçekliğin farklı yönlerini ya da belirişlerini yansıtırlar.
En az üç bağımsız loca bir araya gelince, hep birlikte bağımsızlıklarını terk ederek bir obediyans kurabilirler. Masonlukta buna en sık olarak büyük loca denir.
Her büyük loca bir obediyanstır ama her obediyans bir büyük loca değildir. Masonlukta statüsü bakımından büyük loca olmayan büyük doğu olarak anılan obediyanslar da vardır.
Ancak tarih boyunca birçok yerde masonların bu töreye aykırı tutum ve eylemlerde bulundukları görülmüştür.
Bunlardan birçoğu Masonluğa karşıt cephede bulunanların iddialarına yakınlaşan tarzda çok çarpıcıdır.
Bu bağlamda insana yol gösteren bilimdir ama bilim de doğadaki birçok olayın sadece sonuçlarını ortaya koyup, nedenlerini açıklamakta yetersiz kalmaktadır. Bunların insan üzerindeki etkilerini açıklayamayınca, büyük bir çoğunluk bilim yerine inanç kaynaklarına sarılır.
Oysa zaman içinde, yapılan araştırma ve deneylerle, bugün için henüz doğaüstü denilen olay ve olgular çözümlenerek bunların hepsinin aslında bir bütün içinde doğal olduğu ortaya konulmakta, böylece insan kör inançlara tutsak olmaktan kurtulabilmektedir.
Bilgili bir insan, ne kadar çok şey bilirse, bilmediklerinin bildiklerinden hep daha çok olmayı sürdüreceğinin bilincindedir.
Memfis-Mizraim Riti, bilindiği kadarıyla en çok derecesi olan bir masonik rit ya da sistemdir. Dünyada hayli yaygınlık da edinmiştir.
İşte burada bu rit ya da sistemin İskandinav Mitolojisi üzerine kurulu 34. derecesinin ayrıntıları verilmektedir: Bir oturumun açılış ve kapanışındaki diyalogları ile birlikte kabul töreninin tümü...
gösterir ama bazıları pek farklıdır. Ritüelik uygulamalar ise özellikle 4. dereceden itibaren hayli değişiktir. Hele 33. dereceye gelindiğinde farklılık iyice belirginleşmektedir.
Bu yazıda Memfis-Mizraim Riti’nin genel özellikleri anlatılıyor ve ritin bazı ülkelerdeki amblemleri gösteriliyor. Ayrıntıları sonraki yazılarda izlemek gerekecek.
Bu sırada Palladium, özellikli bir yer tutar.
Tabernakl, çok direkli bir otağ ya da çadırdır. Masonlukta ise, özellikle, İsrailoğullarının göçebelik dönemlerinde “Ahit Sandığı”nın korunması için yapılmış olan çadırı nitelemek üzere kullanılmıştır.
Masonluktaki Tabernakl derecelerinde, ritüelik çalışmanın yapıldığı yerin İsrailoğullarının Mısır’dan Kudüs’e göç ederken çölde kurdukları kamplardan birini simgelediği benimsenir.
Bu derecelerin ilkinde “Tanrı’nın kaynağı nedir?” diye bir sorunun yanıtı araştırılır. İkincisinde ise Antik Çağın “Eski Misterler” olarak anılan gizemci ekol ve kurumları üzerinde durulur.
MÖ 586 yılında Babil Kralı Nabukadnezar Kudüs’ü işgal etmiş ve kenti yıkıp yaktıktan sonra, İsrailoğulları’nın ileri gelenlerini tutsaklayarak Babil’e götürmüştür. Bu tutsaklar orada uzun süre yaşar. MÖ 539 yılında Babil’i işgal eden Pers İmparatoru Kurus (Keyhüsrev) bu tutsakların kendi ülkelerine dönmelerine izin verir. Zorobabel önderliğindeki bir grup, maceralı bir yolculuktan sonra Kudüs’e varır.
Derecenin anlatımı bundan sonrasını, Kudüs’te Süleyman Mabedi’nden sonra ikinci mabedin yapımını konu alır. Zorobabel’in Babil’den çocukluk arkadaşı, yeni Pers İmparatoru Darius, MÖ 522 yılı sonrasında ona destek verir ve böylece ikinci mabedin yapımı MÖ 516 yılında tamamlanır.
Noaşit Patrik Orta Çağ sonları ve sonrasında Orta Avrupa’da etkinlik göstermiş ve Kutsal Vehme (Almancada “Sankt Vehme”) adını taşımış olan bir gizli örgütün üyelerinin taşımış oldukları addır.
Bu örgüt, bir zamanlar Prusya’da düzeni ve adaleti gözeten, suçluları kendi yöntemlerine göre hızla yargılayarak cezalandıran bir örgüt olarak tanınmıştır. Bu derecenin bir diğer unvanının “Prusya Şövalyesi” olması da bundan ileri gelir.
Pontiflerin anısı Çağdaş Masonluğun kendine özgü ilkeleri ve öğretimi çerçevesinde, başta şimdiki Eski ve Kabul Edilmiş İskoç Riti’nin tarihsel temelini oluşturan Yetkinleşme Riti olmak üzere diğer bazı mason ritlerinin kapsamına katıldı.
Bu derecenin öğretiminde doğru ile yanlışın, iyi ile kötü olanın, simgesel olarak karanlık ile aydınlığın karşılaştırılması, bunların üzerine masonik doğrultuda yorumsal bir sonuç çıkarılması deneyimi yer alır.
Derecenin ritüelindeki alegorik öykülerin bir bakıma baştan sona Hıristiyan efsaneleri ile dolu oluşuna karşın, bu derecenin en önemli simgesi olan Yedi Mühürlü Kitap ne İncil ne de Tevrat’ın karşılığıdır.
Bu derecede ayrıca, Hıristiyanlığın ilk dönemlerinde Batı Anadolu’da kurulmuş olan antik kiliseler üzerinde özenle durulur.
Bu yapılınca toplumlardaki en büyük eksikliğin başında bilgisizliğin geldiği görülüyor.
Demek oluyor ki, geleceğin toplumunda Masonluğun en önemli görevi, insanlara bilgi aktarmak ve onları olabildiğince bilgilendirmek…
Masonik sistem, şu bölümlerden oluşur:
1. Örgütlenme tarzı.
2. Yönetim tarzı.
3. Çalışma tarzı:
a) Çalışmanın biçimi.
b) Çalışma kapsamındaki öğretimin düzenlenişi.
c) Öğretimin yöntemi.
Gerçeklerin araştırılmasında nesneleri ve olguları tüm somutlukları ile ele alarak, bunların içinden küçük gerçeklikleri soyutlamak, gerek kendi içlerinde gerekse birbirleri arasındaki bağıntı ve çelişkilerini inceleyerek tekrar bütüne somutlamak, uygulamaya koyarak doğruluklarını bulundukları koşullar içinde kanıtlamak, bu uğraşıya son vermeyerek mutlak gerçek kavramının doğrultusunda ilerlemek gerekir. Buna da diyalektik yöntem denir.
Diyalektik yöntemde olayların ve olguların bütün yanlarıyla ve bütün ilişkileriyle birlikte kavranmasına çalışılır.
Benjamins, one of the tribes of the Israelites, were the real owner of Jerusalem and the surroundings according to Torah, however, they later were sort of expelled and had to fly away to the west, because they were not in line with the religion brought by Moses.
In the accounts of Maccabees that were discovered recently, what had happened in those times are explained in a manner that conflicts with the Gospels that were accepted as valid by the Council of Nicaea in the year 325.
These all explain the hidden purpose of Godfrey de Bouillon related to Mount Sion.
All these events are related to the Nazarenes, Mandaeists, and Essenes of previous times.
The historical accounts in these matters are debatable and their correction is doubtful. The actual original aim of the Knights Templar cannot be well understood. For this purpose, historical events in Europe early in 12th Century need to be carefully traced.
Then comes the dilemma of the foretold treasures in Jerusalem, part of which could be clarified by recent discoveries in Qumran. In this context, remains from ancient times referred to as “Dead Sea Scrolls” have great importance.
Complete list of references of Book One is at the end of this episode.
Apart from the material respect, did the Knights Templar have a secret depending on their discoveries? If so, what could it be?
However, it was impossible for him to carry out this operation by himself, hence he obtained the assistance of the Pope after a successful manoeuvre.
The Templars were arrested on Friday the 13th 1307, then they were subjected to interrogation by the Inquisition. Regarding this issue, one of the main items is the “Baphomet”. Many of the knights died or executed, however some managed to escape.
Finally, the Order was closed up by the Pope in 1312, and then the last Grand Master Jacques de Molay was burned on 1314.
After Saladin Ayyubi captured almost all cities near to Jerusalem starting by 1174, the Muslims and the Knights Templar came across each other in a battle, which ended by the defeat of the Christians in the famous squeeze of Hattin. Hence Saladin Ayyubi took over Jerusalem without difficulty.
The Teutonic Knights made another attempt but could not obtain any positive result.
Another disappointment was the Third Crusade organised jointly by Philippe II, king of France, and Richard the Lionheart, King of England.
Then the Christianns had to surrender their last castle in East Mediterranean, namely Acre to the Mamluks, another Turkish tribe.
Thus, as far as Christians are concerned, it was time to declare farewell to Jerusalem.
The Cathar system of life, and social aspects of the Cathars are as important as the system of faith in this society, that is mostly based on what is known as “Consolamentum”.
This activity had little to do with military or religion. It could perhaps be called “trade”, but the activity of “finance” was of primary importance.
They have become involved in politics and diplomacy in almost every country. Hence, they almost created a Mediterranean Empire.
Besides, the Templars were supporting the development of science and technology of the era. They also had their own churches built in almost every country.
This situation started to be a headache for the Catholic Church as well as the kings.
The discovery made by the Knights Templar in Jerusalem is a real dilemma, and this gave rise to their fame in history. Saint Bernard was the one who provided this through the Cistercian Order that followed the Benedictines in the Mediaeval Era.
Knights Templar were excessively praised throughout Europe, which in turn continued with donations to the Order. Then these knights started to grow in number and established their units of management in almost every country, supported by successive popes who gave them too many privileges.
The Round Table and the Knights are also referred to as a significant issue with respect to the Arthurian Legend, but historically the location of his grave turned out to be much attracting than all other issues.
Consequently the concept of “Fisher King” appears which is connected both to Jesus and Joseph of Arimathea. That takes us to a famous character in history as well: King Arthur.
A recently discovered document in Nag Hammadi, conflicting the accounts in the Gospels that are accepted as truth in Christianity needs to be taken into consideration.
The identity of Jesus, and certain details about his birth are also very interesting. These require questioning the validity of the Christian principle of Trinity. What has happened in Languedoc in those times need to be studied carefully. These all get connected to the Merovingians.
In this respect, a figure that is referred to as Star of Sion or the Seal of Solomon is also an important issue, and the characteristics of this figure as well as a number of variations need to be observed carefully.
A confusion concerning the Hill or Mount of Sion and the Temple Mount in Jerusalem also needs to be well understood.
The establishment of Prieuré de Sion in Europe, and its connection with what subsequently has happened in Jerusalem have to be followed as well, so that the occurrences in the back stage can be comprehended.
The Catholic Church put an end to this dynasty, and let the ones that followed, under the name of Carolingians to rule almost all of that territory as the Holy Roman Empire.
The former dynasty, which is said to be the ancestors of many famous families of today, claimed that their bloodline however bases on Benjamins of Jerusalem.
In this episode, both of them are shown in a genealogical chart.
When this chart is followed backwards, it is seen that they are heirs of the Merovingian Dynasty of 8th Century.