Savaşlar ve toplumsal değişimler yüzyılı olan 20.yüzyıl, Türk dünyası tarihinde de derin izler bı... more Savaşlar ve toplumsal değişimler yüzyılı olan 20.yüzyıl, Türk dünyası tarihinde de derin izler bırakan olayların yaşanmasına sahne olmuştur. Bunların en önemlilerinden biri olarak “1944 Ahıska Sürgünü” ve “1989 Fergana Olayları” ise Ahıska Türklerinin doğrudan doğruya maruz kaldıkları ve siyasi ve sosyal etkileri günümüzde de devam ettiği görülen operasyonlardır. Yaşadıkları türlü acılar, kırımlar ve yıldırma siyasetinin yanında günümüzde anavatanlarına halen kavuşmaları mümkün olamayan Ahıska Türkleri bu talihsiz süreç sonrasında on farklı ülkede birbirlerinden dağınık biçimde hayatlarını idame ettirmektedirler. Ülke bütünlüğünden uzak olmaları nedeniyle günümüzde folklorik, kültürel ve edebi geleneklerinden gittikçe uzaklaşan bu Türk topluluğunun en yetkin edibi konumunda olan Mircevat Ahıskalı da bir yandan Ahıska Türklüğünün yaşadıklarını dile getirmeyi bir yandan da kültürünü muhafaza etmeyi kendisine bir görev addederek toplumunun sözcüsü olmuştur. Daha önceki pek çok eserinde bu düstura sadık kaldığı görülen Ahıskalı’nın “Gurbetten İniltiler Destan” isimli hacimli manzumesi de bu doğrultuda kaleme alınmış bir eserdir. Çalışmada Mircevat Ahıskalı’nın daha önce herhangi bir müstakil araştırmaya konu edilmemiş olan bu manzumesi şekil ve tür-tema bağlamlarında incelenerek, bu eserin Ahıska Türklüğü ve şiir geleneğimizdeki yeri konumlandırılmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda söz konusu manzumenin nazım birimi ve uyak düzeni bakımından klasik şiir geleneğinden; ölçü ve uyakları bakımından ise halk şiirinden beslenen karma bir yapı göstermesinin yanında geniş hacmi ve kronolojik bir tarih anlatması gibi tematik-türsel özellikleri ile çağdaş “yapma destan”lara başarılı bir örnek olduğu tespit edilmiştir.
UDEKAD-Uluslararası Dil Edebiyat ve Kültür Araştırmaları Dergisi, 2021
Artists who produce literary works cannot be considered independent of the cultural environment t... more Artists who produce literary works cannot be considered independent of the cultural environment they live in. This brings to the agenda the creation of many studies in the field of folklore that examine the folkloric representations in modern literature products. In this study, it is aimed to interpret the representations of folklore in his serial novels named and belongs to Ayfer Kafkas. The ones that were determined were classified and interpreted within the framework of the cadres of the folklore field, and it was s about folk architecture, transition periods, dressing and handicrafts, spectacle genres, folk beliefs and medicine were given. Another richness of the work is that the intensely stressed mythic-mystical narration contains similar aspects from the genres of the narrative tradition. Finally it has been seen that the education of the author of the work and the social environment in which she grew up were reflected in the work to a large extent and skillfully.
ÇÜTAD-Çukurova Üniversitesi Türkoloji Araştırmaları Dergisi, 2021
Kitle iletişim araçları içerisinde yediden yetmişe herkesin yoğun
bir temas hâlinde olduğu intern... more Kitle iletişim araçları içerisinde yediden yetmişe herkesin yoğun bir temas hâlinde olduğu internet, ortaya çıktığı temel amaç olan askeri haber alma vasfından oldukça farklılaşarak günümüzde bireylerin günlük rutinleri içerisinde en çok vakit geçirdikleri, kendi duygu ve düşünce dünyalarına uygun çeşitli içerikleri ürettikleri, paylaştıkları veya takip ettikleri bir sosyal ortam hâline gelmiştir. Sosyal medya adı verilen internet platformları aracılığıyla meydana gelen bu dönüşüm yeni medya ortamlarını takip eden kitlelerin beğenileri, ilgileri, eğilimleri doğrultusunda kısa zaman içerisinde birbirinden farklı akımların ortaya çıkmasını sağlamıştır. Genellikle Amerika ve Avrupalı kullanıcılar arasında ortaya çıkan ve benzer kurgudaki fotoğraf ve videoların paylaşılmasına dayanan bu akımlardan biri de öncülü 2002 de Kıta Amerika’sında görülen; Türkiye sahasında ise 2009 yılından itibaren “…İçin Çal/ Söyle/ Oku” etiketleri ile yaygınlaşan video içerikleridir. YouTube başta olmak üzere çeşitli platformlarda paylaşılan bu etikete sahip içerikler zamanla pek çok konu ve amaç doğrultusunda çeşitlenmiş ve çok farklı işlevleri yerine getirir bir hâl almıştır. Çalışmada, internet ve sosyal medya kavramları üzerinde kısaca durulmasının ardından bu ortamlarda Türkiye sahası kullanıcılar tarafından ilgiyle karşılanan ve 2020 yılının ikinci yarısına değin YouTube platformunda paylaşıldığı tespit edilen 300’ü aşkın “…İçin Çal/ Söyle/ Oku” etiketli video içeriği, isim, yüklenme tarihi, süre, müzikal-sözel-görsel doku, yayıncı, görüntülenme sayısı, konu-amaç ve link bilgileri ile fişlenerek içerik çözümlemesi yöntemi ile tek tek ele alınmış, ayrıca bunların ortak noktaları ve farklılıkları üzerinde durularak bu içeriklerin işlevleri yorumlanmıştır. Bu doğrultuda, başlangıç olarak sosyal sorumluluk düşüncesi ile oluşturulan içeriklerin, kutlama, tanıtım-reklam, protesto, mesleki-kültürel birlik beraberlik gibi amaçlarla da hazırlanarak paylaşıldıkları ve zamanla folklorun işlevleri ile orantılı olarak eğlence, ticari-ekonomik, sosyal, kültürel, eğitimsel ve protesto yönlerinden bazı işlevler kazandıkları ve değişen şartlar altında, güncel olaylara uygun biçimde yeni konu, işlev ve bağlamlarla çeşitlenerek yaygınlaştıkları tespit edilmiştir.
Öz Türküler, halk şiirinin ezgili örnekleri olarak toplumsal hayatın pek çok alanında yaygın biçi... more Öz Türküler, halk şiirinin ezgili örnekleri olarak toplumsal hayatın pek çok alanında yaygın biçimde yaşatılan ve hemen her konuda söylenegelen türlerinden biridir. Bu yaygınlığı itibariyle aynı zamanda halkbilimi ürünlerinin tüm işlevleri doğ-rultusunda birçok açık veya gizli işlevi de yerine getiren türküler, dönem dönem politik-ideolojik düşünceleri yansıtmakta da kullanılmış hatta türkülerin sözlerinin bir kısmı yahut tamamı bu amaçla değiştirilmiştir. Türkiye'de sağ veya sol siyasi ideolojilerin pek çok defa kendi düşüncelerine göre yeniden yapılandırdığı türküler siyasi hareketliliğin yoğun olduğu zamanlarda veya seçim meydanlarında propaganda aracı olarak kullanılmıştır. Ülkemizdeki türkü geleneğinin yirminci yüzyılın ikinci yarısından itibaren içinde bulunduğu siyasal ve toplumsal şartların üzerinde kısaca durulan çalışmada, özel-likle 60'lı yıllardan günümüze kadar gelen süreç içerisinde birbirinden farklı ide-olojik eğilimlere mensup icracılar tarafından siyasi-ideolojik amaçlarla değiştiril-diği tespit edilerek örneklem dâhilinde ele alınan türküler, ilk icraları ve repertuar kayıtları ile karşılaştırılmış, ardından bu değişikliklerin hangi yöntemlerle gerçek-leştirildiği hususu tartışılmıştır. Bu doğrultuda siyasi-ideolojik nedenlerle sözleri üzerinde önemli değişikliklerin yapılarak çeşitli dönemlerde bazı siyasi hareket-Geliş tarihi (Received): 14.03.2020-Kabul tarihi (Accepted) 22.06.2020
F o l k L a w P r a c t i c e s A b o u t S o i l M u s t a f a D İ N Ç ** ÖZET Toplumun tüm fert... more F o l k L a w P r a c t i c e s A b o u t S o i l M u s t a f a D İ N Ç ** ÖZET Toplumun tüm fertlerinin uymak zorunda olduğu ve sosyal düzeni sağlamaya yönelik kurallar dizgesi olarak anlamlandırabileceğimiz hukuk kavramının halk geleneği içinde yazılı olmayan bir boyutu da halk hukuku kavramıdır. Folklor araştırmalarında halk bilgisi kadroları içinde incelenen halk hukuku uygulamaları, toplumsal yaşamın en eski dönemlerinden beri uygulana gelen sosyal anlaşmalar bütünüdür. Kırsal yaşam içerisindeki tüm etkinliklerin belirleyicisi olarak halk hukuku uygulamaları, halk yaşamının temel unsurlarından biri olan toprakla ilgili tasarruflarda da varlığını hissettirmektedir. Beslenmeden, mimariye, mitolojik uygulamalardan, dini tasavvura kadar, halk yaratmalarının her aşamasında kutsal bir kaynak vazifesi gören toprak; tarım toplumlarının başat geçim kaynağı olması nedeniyle de, edinilmesi, işletilmesi, devredilmesi noktalarında da oldukça önemsenmiş ve halk hukuku düzleminin içerisinde sürekli var olagelmiştir. Tarım toplumlarının hepsinde hukuk kurallarının oluşumunda toprağa bağlı uygulamalar geliştirilmiş, toprağın kutsallığı ve önemi kendini toplumsal kuralların belirlenmesi noktasında da göstererek gerek ekonomik gerekse hukuki altyapının oluşturulması sağlanmıştır. Anadolu coğrafyası da yaşam koşulları bağlamında toprağa bağlılığın fazlasıyla hissedildiği bir yapıdadır. Yurt kavramının kutsallığına binaen Türk milletince ayrı bir önem verilen toprak, bu bakımdan korunması gereken ve toplumsal yapıyı kendine endeksli olarak belirleyen ana unsurlardan biri olarak görülmüştür. Bu çalışmada, Anadolu sahasının çeşitli yörelerinden katılımlı ve katılımsız gözlemler, görüşme ve sosyal medya grupları aracılığı ile derlenen halk hukukundaki toprakla ilgili uygulamalar, mülkiyet-miras hukuku, eşya-ticaret hukuku ve borçlar hukuku çerçevesinde sınıflandırılarak değerlendirilecektir. ABSTRACT: Folk law, is an another non –written dimension of the notion of law which we can understand as a strings of rules for establishing social order that all the members of society have to obey. In folklore researches, the practices of folk law, which is examined in the public knowledges branches, is the whole of social agreements that have been practiced, since the earliest periods of social life. * Bu makale, 13-15 Ekim 2017 tarihlerinde Sivas'ta gerçekleşen " Halk Kültüründe Toprak Uluslararası Sempozyumu " nda aynı adla sunulan sözlü bildirinin gözden geçirilip düzenlenmiş halidir.
ÖZ: Eşkıyalık olgusu tüm toplumların tarihi süreçleri içinde zaman zaman karşı karşıya kaldıkları... more ÖZ: Eşkıyalık olgusu tüm toplumların tarihi süreçleri içinde zaman zaman karşı karşıya kaldıkları ve siyasi, sosyal ve ekonomik bakımdan çok yönlü sonuçlar doğuran başkaldırı hareketleridir. Bu çok yönlülük nedeniyle tarih, sosyoloji, siyaset gibi bilim dallarının hemen hepsinde eşkıyalık olgusu ile ilgili akademik çalışmalar gerçekleştirilmektedir. Araştırmalar sonucunda özellikle kırsal bölgelerde ve alt gelir grubundaki insanlar arasında yaygınlık ve taraftar bulduğu görülen eşkıyalığın bir başka yönü de bu kırsal ortam içerisindeki halkın eşkıyalar hakkında oluşturdukları anlatı geleneğidir. Başından eşkıyalık tecrübesi geçmiş her kültürde bazı eşkıyaların halk arasında çok saygı gördüğü, yüceltildiği hatta kahramanlaştırıldığı görülmektedir. İngiliz tarihçi Hobsbawm'ın toplumsal eşkıya adıyla tanımladığı bu tipteki eşkıyalar halk nezdinde, cinayetler işleyen, gasp yapan, terör ortamı doğuran adi suçlulardan ayrı tutularak destek görmektedirler. Bu destek çoğu zaman aynı kaderi paylaşmalarından dolayı oluşmakta, dolayısıyla toplumsal eşkıya sıfatındaki eşkıyalar halkın sözcüleri konumuna da gelmektedirler. Haklarında birçok kahramanlık hikâyesinin, destanın, şiirin üretildiği toplumsal eşkıyalar aynı zamanda mensup oldukları halkın edebi yaratmalarına da katkıda bulunmaktadırlar. Eşkıyalığın edebiyata olan bu katkısı, edebiyatla en yakın ilişkiyi kuran ve sözlü ya da yazılı bir anlatının görsel temsili olarak da nitelendirilebilecek sinema sanatı için de bir kaynak olmuştur. Bu bakımdan eşkıyalık anlatıları da hem batıda hem de Yeşilçam sineması geleneğinde sıkça işlenmiş ve ilgiyle karşılanmıştır. Bu çalışmada Türk sinemasında bir güldürü ekolü haline gelen Kemal Sunal'ın başrol oynadığı filmlerde tespit edilen eşkıyalık sunumları Hobsbawm'ın toplumsal eşkıyalık ve bağlı alt başlıkları altında ele alınarak yorumlanacaktır. ABSTRACT: The phenomenon of banditry is a movement of rebellion which, societies can be confronted and can see in the historical processes of all societies betweentimes, and which produces political, social and economic results. Due to this versatility, academic studies on the phenomenon of banditry are carried out almost in all branches in social sciences, such as history, sociology and politics. As a result of the researches, another aspect of banditry, which is seen among the people in rural areas and the lower income group, is the narrative tradition of the people in this rural environment. Bu makale Uşak Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde yazar tarafından 2018 yılında tamamlanan " Kemal Sunal Filmlerinde Folklor ve Mizah " isimli doktora tezinden üretilmiştir.
ÖZ: Anonim Türk şiirinin en eski ve yaygın türlerinden biri olarak hemen tüm Türk coğrafyasında i... more ÖZ: Anonim Türk şiirinin en eski ve yaygın türlerinden biri olarak hemen tüm Türk coğrafyasında işlerlikle yaşatılmaya devam edilen maniler, başta sevgi olmak üzere insan hayatında karşılaşılabilecek her konuyla ilgili olarak çok geniş bir icra ortamında, birbirinden farklı pek çok icracı tarafından söylenegelmektedir. Tüm sanat dalları içinde olduğu gibi, sinema sanatında da sanatçının içinde bulunduğu sosyokültürel çevrenin, ürünlerini birincil ölçüde etkilediği bilinmektedir. Bir başka ifadeyle, her sanatçı mensup olduğu toplumun geleneksel yapısını sanatında belirli ölçülerle yansıtmaktadır. 60'lı yıllardan beri süregelen ulusal sinema tartışmaları bağlamında, Türk sinemasında ve daha sonraki Yeşilçam kuşağında vücuda getirilen eserlerde bu anlayışın yansımaları hissedilmektedir. Seksen iki filmlik bir sinema külliyatı içinde Kemal Sunal filmlerinde de, yapımcıların-yönetmenlerin uygulamalarında ya da salt Sunal'a ait şahsi temsillerinde, gerek yapımların hikâye örgüsü içerisinde, gerekse sahne, dekor gibi teknik özellikleri itibariyle, geleneksel kültürel ögelerden yararlanılmamış olması, bu kültürel ürünlerin izlerinin yapımlarda yansıtılmamış olması asla beklenemeyecek bir olgudur. Bu bakımdan Kemal Sunal filmlerinin halk kültürü bağlamında disiplinler arası bir bakışla çeşitli incelemelere de tabi tutulması önem arz etmektedir.Kemal Sunal filmlerindeki halk bilimsel temsillerden mani türünün ele alındığı bu çalışmada, sözü edilen bakış çerçevesinde, mani kavramın tanımı ve sinema-halk bilimi ilişkisi bağlamında kısa bir sunuş yapılmasının ardından, Kemal Sunal'ın rol aldığı filmlerdeki mani icraları, bağlamlarına, sahneleniş, sunuluş biçimlerine göre değerlendirilerek yorumlanacaktır. ABSTRACT: As one of the oldest and most widespread forms of anonymous Turkish poetry, the manis which are kept alive throughout the entire Turkish geographical region, are said by many different performers in a very wide execution environment with about every subject, particularly about love. As it is in all branches of art, it is known that in the art of cinema, the socio-cultural circle in which the artist is located in has affected the artists' products as
Öz Türk edebiyatının önemli isimlerinden biri olan Yahya Kemal Beyatlı'nın Akıncılar isimli şiiri... more Öz Türk edebiyatının önemli isimlerinden biri olan Yahya Kemal Beyatlı'nın Akıncılar isimli şiirinde tespit edilen halkbilimi unsurlarını sunmaya çalıştığımızı incelememizde, öncelikle şairin yaşamıyla ilgili kısa bir bilgi verilmiş, ardından şiirin anlamsal tahlili yapılmıştır. Daha sonraki aşamada şiirde tespit edilen folklorik bulgular sıralanarak, sonuç bölümünde kısa bir değerlendirmeye gidilmiştir. Sanatın hangi dalıyla ilgili ürün verilirse verilsin bu ürünleri insanlığın hizmetine sunan sanatçılar bağlı bulundukları toplumsal değerlerden, sosyal çevreden soyutlanamaz. Edebiyat araştırmaları için de durum aynı şekildedir. Bir şairin, yazarın yetişme çevresini, inanç dünyasını, sosyal ve toplumsal yönünü, fikri yapısını gözardı etmek onu değerlendirmek için yapılan araştırmalarının bir boyutunun hep eksik kalmasına neden olacaktır. Dolayısıyla sanatkârlar hangi akımın, sanat döneminin mensubu olurlarsa olsunlar eski ile veyahut diğer akımlarla etkileşim içinde bulunabilirler. Bu bilinçli yapılabileceği gibi, salt etkilenme biçiminde de kendini gösterebilir. Yahya Kemal de bu doğrultuda Türk tarihi, kültürü ve folkloru ile ilgili verileri Cumhuriyet devri şiirinde son derece güzel örneklerle vücuda getiren büyük bir şairimizdir. Anahtar Kelimeler: Halk bilimi, Türk Edebiyatı, Şiir. Abstract In our study we try to present folkloric elements located in the poem " Akıncılar " by Yahya Kemal Beyatlı one of the important poets in Turkish Literature, firstly a brief information is given about the poet's life and then the poem is examined. In the following part, folkloric findings in the poem are listed and finally it is shortly evaluated.In all branches of the art, the artists who present their products to the service of mankind can't be abstracted social values and social environment which they belong to. This is valid in literature researches as well.
Bu çalışmada, sözlü ve anonim halk edebiyatı ürünlerinden olan köy seyirlik oyunlarının, Kuzeybat... more Bu çalışmada, sözlü ve anonim halk edebiyatı ürünlerinden olan köy seyirlik oyunlarının, Kuzeybatı Anadolu coğrafyasında, Çanakkale ili, Dümrek Köyü’nde günümüzde de yaşatılmaya devam edilen bir örneği olan Oturtma Eğlencesi ile ilgili derleme ve bulgular aktarılmaya çalışılmaktadır. Çalışmamız yöredeki uygulamalarda katılımlı gözlem ve kaynak kişi görüşmeleri ile vücuda getirilmiş ve elde edilen bulgular yazımızda üç bölüm altında kaleme alınmıştır. İlk bölümümüz olan giriş bölümünde köy seyirlik oyunlarının genel mahiyeti ve uygulama karakteristiği üzerinde durularak bölümün sonunda araştırmanın yapıldığı saha olan Dümrek Köyü tanıtılmaya çalışılmıştır. İkinci Bölüm olan Oturtma Eğlencesi ve İçeriği bölümünde, söz konusu seyirlik oyun örneğinin ne zaman ve hangi koşullarda gerçekleştirildiği, içeriğinde nasıl parodiler ve skeçlerin bulunduğu ve bunların kısaca nasıl oynandığı üzerinde durulmuştur. Sonuç Bölümünde ise günümüzde köy seyirlik oyunlarının popüler kültür olgusu içerisinde önemini gittikçe yitirdiği, bu bağlamda Oturtma Eğlencesinin önemli bir örnek olduğu düşüncesi önerilmektedir. Ekler bölümündeki fotoğraflarla da oyunun çeşitli parodilerinin örneklenmesi yoluna gidilmiştir. Çalışmamızın genel amacı Anadolu halkının birleşme, toplanma vasıtası olan seyirlik oyunların gün be gün azalması hasebiyle rastlanan örnekleri Türk folklor dünyasına sunmaktır.
ÖZET Tarihsel süreç içerisinde başlangıçta hayvancılığa bağlı, göçebe karakterli bir üretim biçim... more ÖZET Tarihsel süreç içerisinde başlangıçta hayvancılığa bağlı, göçebe karakterli bir üretim biçimi uygulayan Türk milleti, bu hayat tarzına uygun bir anlayış ile genellikle büyükbaş ve küçükbaş hayvancılığa meyletmiş, yerleşik hayata geçmesiyle beraber hayvancılık anlayışına yerleşik düzene uygun yeni biçimleri de katmaya başlamıştır. Yerleşik düzenle birlikte kümes hayvancılığı gibi arıcılık ve bal üretimi faaliyetleri de uygulanmaya başlanmıştır. Başlangıçta yaban hayatı içerisinde rastladığımız arı ve balın artık bir üretim tarzı olarak uygulanması sözü edilen yerleşik düzenin uygulamaları olarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla Türk tarım tarihi içerisinde kültür arıcılığıyla nispeten daha geç dönemlerde tanıştığımız açıktır. Arıcılık faaliyetleri ile ilgili akademik çalışmalarda, konunun genellikle teknik ve zirai boyutuyla, arı sağlığı, arı ırkları, bal verimi gibi tarımsal üretim dallarıyla ilgilenilmiş ve bunlarla ilgili araştırmalar vücuda getirilmiştir. Buna rağmen konunun halkbilimi açısından değerlendirilmesi noktasında yayın ve araştırma sayısı oldukça sınırlı düzeyde kalmıştır. Bu doğrultuda, hayvancılığa bağlı bir tarımsal üretim şekli olması nedeniyle arıcılığın ve arıcılığa bağlı ürünlerin çevresinde gelenek, inanç gibi folklorik malzemelerin de üretilmiş olabileceği muhtemeldir. Bu temel varsayım üzerinde şekillendirmeye çalıştığımız araştırmamız bu özelliği ile, arıcılık ve bala bağlı inanç ve gelenekler konusunda, bir ilk deneme olacaktır. Çalışma, arıcılığın Türk kültür tarihindeki gelişimini, alanla ilgili sosyal bilimsel çalışmaları, dini metinlerde arının ve balın durumunu, Anadolu sahasında rastlanan inanma, uygulama gibi folklorik örnekleri sözlü ve yazılı kaynaklardan yapılan derlemelerle ele alarak meselenin halkbilimi alanına bir katkı sağlaması öngörülmüştür.
Savaşlar ve toplumsal değişimler yüzyılı olan 20.yüzyıl, Türk dünyası tarihinde de derin izler bı... more Savaşlar ve toplumsal değişimler yüzyılı olan 20.yüzyıl, Türk dünyası tarihinde de derin izler bırakan olayların yaşanmasına sahne olmuştur. Bunların en önemlilerinden biri olarak “1944 Ahıska Sürgünü” ve “1989 Fergana Olayları” ise Ahıska Türklerinin doğrudan doğruya maruz kaldıkları ve siyasi ve sosyal etkileri günümüzde de devam ettiği görülen operasyonlardır. Yaşadıkları türlü acılar, kırımlar ve yıldırma siyasetinin yanında günümüzde anavatanlarına halen kavuşmaları mümkün olamayan Ahıska Türkleri bu talihsiz süreç sonrasında on farklı ülkede birbirlerinden dağınık biçimde hayatlarını idame ettirmektedirler. Ülke bütünlüğünden uzak olmaları nedeniyle günümüzde folklorik, kültürel ve edebi geleneklerinden gittikçe uzaklaşan bu Türk topluluğunun en yetkin edibi konumunda olan Mircevat Ahıskalı da bir yandan Ahıska Türklüğünün yaşadıklarını dile getirmeyi bir yandan da kültürünü muhafaza etmeyi kendisine bir görev addederek toplumunun sözcüsü olmuştur. Daha önceki pek çok eserinde bu düstura sadık kaldığı görülen Ahıskalı’nın “Gurbetten İniltiler Destan” isimli hacimli manzumesi de bu doğrultuda kaleme alınmış bir eserdir. Çalışmada Mircevat Ahıskalı’nın daha önce herhangi bir müstakil araştırmaya konu edilmemiş olan bu manzumesi şekil ve tür-tema bağlamlarında incelenerek, bu eserin Ahıska Türklüğü ve şiir geleneğimizdeki yeri konumlandırılmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda söz konusu manzumenin nazım birimi ve uyak düzeni bakımından klasik şiir geleneğinden; ölçü ve uyakları bakımından ise halk şiirinden beslenen karma bir yapı göstermesinin yanında geniş hacmi ve kronolojik bir tarih anlatması gibi tematik-türsel özellikleri ile çağdaş “yapma destan”lara başarılı bir örnek olduğu tespit edilmiştir.
UDEKAD-Uluslararası Dil Edebiyat ve Kültür Araştırmaları Dergisi, 2021
Artists who produce literary works cannot be considered independent of the cultural environment t... more Artists who produce literary works cannot be considered independent of the cultural environment they live in. This brings to the agenda the creation of many studies in the field of folklore that examine the folkloric representations in modern literature products. In this study, it is aimed to interpret the representations of folklore in his serial novels named and belongs to Ayfer Kafkas. The ones that were determined were classified and interpreted within the framework of the cadres of the folklore field, and it was s about folk architecture, transition periods, dressing and handicrafts, spectacle genres, folk beliefs and medicine were given. Another richness of the work is that the intensely stressed mythic-mystical narration contains similar aspects from the genres of the narrative tradition. Finally it has been seen that the education of the author of the work and the social environment in which she grew up were reflected in the work to a large extent and skillfully.
ÇÜTAD-Çukurova Üniversitesi Türkoloji Araştırmaları Dergisi, 2021
Kitle iletişim araçları içerisinde yediden yetmişe herkesin yoğun
bir temas hâlinde olduğu intern... more Kitle iletişim araçları içerisinde yediden yetmişe herkesin yoğun bir temas hâlinde olduğu internet, ortaya çıktığı temel amaç olan askeri haber alma vasfından oldukça farklılaşarak günümüzde bireylerin günlük rutinleri içerisinde en çok vakit geçirdikleri, kendi duygu ve düşünce dünyalarına uygun çeşitli içerikleri ürettikleri, paylaştıkları veya takip ettikleri bir sosyal ortam hâline gelmiştir. Sosyal medya adı verilen internet platformları aracılığıyla meydana gelen bu dönüşüm yeni medya ortamlarını takip eden kitlelerin beğenileri, ilgileri, eğilimleri doğrultusunda kısa zaman içerisinde birbirinden farklı akımların ortaya çıkmasını sağlamıştır. Genellikle Amerika ve Avrupalı kullanıcılar arasında ortaya çıkan ve benzer kurgudaki fotoğraf ve videoların paylaşılmasına dayanan bu akımlardan biri de öncülü 2002 de Kıta Amerika’sında görülen; Türkiye sahasında ise 2009 yılından itibaren “…İçin Çal/ Söyle/ Oku” etiketleri ile yaygınlaşan video içerikleridir. YouTube başta olmak üzere çeşitli platformlarda paylaşılan bu etikete sahip içerikler zamanla pek çok konu ve amaç doğrultusunda çeşitlenmiş ve çok farklı işlevleri yerine getirir bir hâl almıştır. Çalışmada, internet ve sosyal medya kavramları üzerinde kısaca durulmasının ardından bu ortamlarda Türkiye sahası kullanıcılar tarafından ilgiyle karşılanan ve 2020 yılının ikinci yarısına değin YouTube platformunda paylaşıldığı tespit edilen 300’ü aşkın “…İçin Çal/ Söyle/ Oku” etiketli video içeriği, isim, yüklenme tarihi, süre, müzikal-sözel-görsel doku, yayıncı, görüntülenme sayısı, konu-amaç ve link bilgileri ile fişlenerek içerik çözümlemesi yöntemi ile tek tek ele alınmış, ayrıca bunların ortak noktaları ve farklılıkları üzerinde durularak bu içeriklerin işlevleri yorumlanmıştır. Bu doğrultuda, başlangıç olarak sosyal sorumluluk düşüncesi ile oluşturulan içeriklerin, kutlama, tanıtım-reklam, protesto, mesleki-kültürel birlik beraberlik gibi amaçlarla da hazırlanarak paylaşıldıkları ve zamanla folklorun işlevleri ile orantılı olarak eğlence, ticari-ekonomik, sosyal, kültürel, eğitimsel ve protesto yönlerinden bazı işlevler kazandıkları ve değişen şartlar altında, güncel olaylara uygun biçimde yeni konu, işlev ve bağlamlarla çeşitlenerek yaygınlaştıkları tespit edilmiştir.
Öz Türküler, halk şiirinin ezgili örnekleri olarak toplumsal hayatın pek çok alanında yaygın biçi... more Öz Türküler, halk şiirinin ezgili örnekleri olarak toplumsal hayatın pek çok alanında yaygın biçimde yaşatılan ve hemen her konuda söylenegelen türlerinden biridir. Bu yaygınlığı itibariyle aynı zamanda halkbilimi ürünlerinin tüm işlevleri doğ-rultusunda birçok açık veya gizli işlevi de yerine getiren türküler, dönem dönem politik-ideolojik düşünceleri yansıtmakta da kullanılmış hatta türkülerin sözlerinin bir kısmı yahut tamamı bu amaçla değiştirilmiştir. Türkiye'de sağ veya sol siyasi ideolojilerin pek çok defa kendi düşüncelerine göre yeniden yapılandırdığı türküler siyasi hareketliliğin yoğun olduğu zamanlarda veya seçim meydanlarında propaganda aracı olarak kullanılmıştır. Ülkemizdeki türkü geleneğinin yirminci yüzyılın ikinci yarısından itibaren içinde bulunduğu siyasal ve toplumsal şartların üzerinde kısaca durulan çalışmada, özel-likle 60'lı yıllardan günümüze kadar gelen süreç içerisinde birbirinden farklı ide-olojik eğilimlere mensup icracılar tarafından siyasi-ideolojik amaçlarla değiştiril-diği tespit edilerek örneklem dâhilinde ele alınan türküler, ilk icraları ve repertuar kayıtları ile karşılaştırılmış, ardından bu değişikliklerin hangi yöntemlerle gerçek-leştirildiği hususu tartışılmıştır. Bu doğrultuda siyasi-ideolojik nedenlerle sözleri üzerinde önemli değişikliklerin yapılarak çeşitli dönemlerde bazı siyasi hareket-Geliş tarihi (Received): 14.03.2020-Kabul tarihi (Accepted) 22.06.2020
F o l k L a w P r a c t i c e s A b o u t S o i l M u s t a f a D İ N Ç ** ÖZET Toplumun tüm fert... more F o l k L a w P r a c t i c e s A b o u t S o i l M u s t a f a D İ N Ç ** ÖZET Toplumun tüm fertlerinin uymak zorunda olduğu ve sosyal düzeni sağlamaya yönelik kurallar dizgesi olarak anlamlandırabileceğimiz hukuk kavramının halk geleneği içinde yazılı olmayan bir boyutu da halk hukuku kavramıdır. Folklor araştırmalarında halk bilgisi kadroları içinde incelenen halk hukuku uygulamaları, toplumsal yaşamın en eski dönemlerinden beri uygulana gelen sosyal anlaşmalar bütünüdür. Kırsal yaşam içerisindeki tüm etkinliklerin belirleyicisi olarak halk hukuku uygulamaları, halk yaşamının temel unsurlarından biri olan toprakla ilgili tasarruflarda da varlığını hissettirmektedir. Beslenmeden, mimariye, mitolojik uygulamalardan, dini tasavvura kadar, halk yaratmalarının her aşamasında kutsal bir kaynak vazifesi gören toprak; tarım toplumlarının başat geçim kaynağı olması nedeniyle de, edinilmesi, işletilmesi, devredilmesi noktalarında da oldukça önemsenmiş ve halk hukuku düzleminin içerisinde sürekli var olagelmiştir. Tarım toplumlarının hepsinde hukuk kurallarının oluşumunda toprağa bağlı uygulamalar geliştirilmiş, toprağın kutsallığı ve önemi kendini toplumsal kuralların belirlenmesi noktasında da göstererek gerek ekonomik gerekse hukuki altyapının oluşturulması sağlanmıştır. Anadolu coğrafyası da yaşam koşulları bağlamında toprağa bağlılığın fazlasıyla hissedildiği bir yapıdadır. Yurt kavramının kutsallığına binaen Türk milletince ayrı bir önem verilen toprak, bu bakımdan korunması gereken ve toplumsal yapıyı kendine endeksli olarak belirleyen ana unsurlardan biri olarak görülmüştür. Bu çalışmada, Anadolu sahasının çeşitli yörelerinden katılımlı ve katılımsız gözlemler, görüşme ve sosyal medya grupları aracılığı ile derlenen halk hukukundaki toprakla ilgili uygulamalar, mülkiyet-miras hukuku, eşya-ticaret hukuku ve borçlar hukuku çerçevesinde sınıflandırılarak değerlendirilecektir. ABSTRACT: Folk law, is an another non –written dimension of the notion of law which we can understand as a strings of rules for establishing social order that all the members of society have to obey. In folklore researches, the practices of folk law, which is examined in the public knowledges branches, is the whole of social agreements that have been practiced, since the earliest periods of social life. * Bu makale, 13-15 Ekim 2017 tarihlerinde Sivas'ta gerçekleşen " Halk Kültüründe Toprak Uluslararası Sempozyumu " nda aynı adla sunulan sözlü bildirinin gözden geçirilip düzenlenmiş halidir.
ÖZ: Eşkıyalık olgusu tüm toplumların tarihi süreçleri içinde zaman zaman karşı karşıya kaldıkları... more ÖZ: Eşkıyalık olgusu tüm toplumların tarihi süreçleri içinde zaman zaman karşı karşıya kaldıkları ve siyasi, sosyal ve ekonomik bakımdan çok yönlü sonuçlar doğuran başkaldırı hareketleridir. Bu çok yönlülük nedeniyle tarih, sosyoloji, siyaset gibi bilim dallarının hemen hepsinde eşkıyalık olgusu ile ilgili akademik çalışmalar gerçekleştirilmektedir. Araştırmalar sonucunda özellikle kırsal bölgelerde ve alt gelir grubundaki insanlar arasında yaygınlık ve taraftar bulduğu görülen eşkıyalığın bir başka yönü de bu kırsal ortam içerisindeki halkın eşkıyalar hakkında oluşturdukları anlatı geleneğidir. Başından eşkıyalık tecrübesi geçmiş her kültürde bazı eşkıyaların halk arasında çok saygı gördüğü, yüceltildiği hatta kahramanlaştırıldığı görülmektedir. İngiliz tarihçi Hobsbawm'ın toplumsal eşkıya adıyla tanımladığı bu tipteki eşkıyalar halk nezdinde, cinayetler işleyen, gasp yapan, terör ortamı doğuran adi suçlulardan ayrı tutularak destek görmektedirler. Bu destek çoğu zaman aynı kaderi paylaşmalarından dolayı oluşmakta, dolayısıyla toplumsal eşkıya sıfatındaki eşkıyalar halkın sözcüleri konumuna da gelmektedirler. Haklarında birçok kahramanlık hikâyesinin, destanın, şiirin üretildiği toplumsal eşkıyalar aynı zamanda mensup oldukları halkın edebi yaratmalarına da katkıda bulunmaktadırlar. Eşkıyalığın edebiyata olan bu katkısı, edebiyatla en yakın ilişkiyi kuran ve sözlü ya da yazılı bir anlatının görsel temsili olarak da nitelendirilebilecek sinema sanatı için de bir kaynak olmuştur. Bu bakımdan eşkıyalık anlatıları da hem batıda hem de Yeşilçam sineması geleneğinde sıkça işlenmiş ve ilgiyle karşılanmıştır. Bu çalışmada Türk sinemasında bir güldürü ekolü haline gelen Kemal Sunal'ın başrol oynadığı filmlerde tespit edilen eşkıyalık sunumları Hobsbawm'ın toplumsal eşkıyalık ve bağlı alt başlıkları altında ele alınarak yorumlanacaktır. ABSTRACT: The phenomenon of banditry is a movement of rebellion which, societies can be confronted and can see in the historical processes of all societies betweentimes, and which produces political, social and economic results. Due to this versatility, academic studies on the phenomenon of banditry are carried out almost in all branches in social sciences, such as history, sociology and politics. As a result of the researches, another aspect of banditry, which is seen among the people in rural areas and the lower income group, is the narrative tradition of the people in this rural environment. Bu makale Uşak Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde yazar tarafından 2018 yılında tamamlanan " Kemal Sunal Filmlerinde Folklor ve Mizah " isimli doktora tezinden üretilmiştir.
ÖZ: Anonim Türk şiirinin en eski ve yaygın türlerinden biri olarak hemen tüm Türk coğrafyasında i... more ÖZ: Anonim Türk şiirinin en eski ve yaygın türlerinden biri olarak hemen tüm Türk coğrafyasında işlerlikle yaşatılmaya devam edilen maniler, başta sevgi olmak üzere insan hayatında karşılaşılabilecek her konuyla ilgili olarak çok geniş bir icra ortamında, birbirinden farklı pek çok icracı tarafından söylenegelmektedir. Tüm sanat dalları içinde olduğu gibi, sinema sanatında da sanatçının içinde bulunduğu sosyokültürel çevrenin, ürünlerini birincil ölçüde etkilediği bilinmektedir. Bir başka ifadeyle, her sanatçı mensup olduğu toplumun geleneksel yapısını sanatında belirli ölçülerle yansıtmaktadır. 60'lı yıllardan beri süregelen ulusal sinema tartışmaları bağlamında, Türk sinemasında ve daha sonraki Yeşilçam kuşağında vücuda getirilen eserlerde bu anlayışın yansımaları hissedilmektedir. Seksen iki filmlik bir sinema külliyatı içinde Kemal Sunal filmlerinde de, yapımcıların-yönetmenlerin uygulamalarında ya da salt Sunal'a ait şahsi temsillerinde, gerek yapımların hikâye örgüsü içerisinde, gerekse sahne, dekor gibi teknik özellikleri itibariyle, geleneksel kültürel ögelerden yararlanılmamış olması, bu kültürel ürünlerin izlerinin yapımlarda yansıtılmamış olması asla beklenemeyecek bir olgudur. Bu bakımdan Kemal Sunal filmlerinin halk kültürü bağlamında disiplinler arası bir bakışla çeşitli incelemelere de tabi tutulması önem arz etmektedir.Kemal Sunal filmlerindeki halk bilimsel temsillerden mani türünün ele alındığı bu çalışmada, sözü edilen bakış çerçevesinde, mani kavramın tanımı ve sinema-halk bilimi ilişkisi bağlamında kısa bir sunuş yapılmasının ardından, Kemal Sunal'ın rol aldığı filmlerdeki mani icraları, bağlamlarına, sahneleniş, sunuluş biçimlerine göre değerlendirilerek yorumlanacaktır. ABSTRACT: As one of the oldest and most widespread forms of anonymous Turkish poetry, the manis which are kept alive throughout the entire Turkish geographical region, are said by many different performers in a very wide execution environment with about every subject, particularly about love. As it is in all branches of art, it is known that in the art of cinema, the socio-cultural circle in which the artist is located in has affected the artists' products as
Öz Türk edebiyatının önemli isimlerinden biri olan Yahya Kemal Beyatlı'nın Akıncılar isimli şiiri... more Öz Türk edebiyatının önemli isimlerinden biri olan Yahya Kemal Beyatlı'nın Akıncılar isimli şiirinde tespit edilen halkbilimi unsurlarını sunmaya çalıştığımızı incelememizde, öncelikle şairin yaşamıyla ilgili kısa bir bilgi verilmiş, ardından şiirin anlamsal tahlili yapılmıştır. Daha sonraki aşamada şiirde tespit edilen folklorik bulgular sıralanarak, sonuç bölümünde kısa bir değerlendirmeye gidilmiştir. Sanatın hangi dalıyla ilgili ürün verilirse verilsin bu ürünleri insanlığın hizmetine sunan sanatçılar bağlı bulundukları toplumsal değerlerden, sosyal çevreden soyutlanamaz. Edebiyat araştırmaları için de durum aynı şekildedir. Bir şairin, yazarın yetişme çevresini, inanç dünyasını, sosyal ve toplumsal yönünü, fikri yapısını gözardı etmek onu değerlendirmek için yapılan araştırmalarının bir boyutunun hep eksik kalmasına neden olacaktır. Dolayısıyla sanatkârlar hangi akımın, sanat döneminin mensubu olurlarsa olsunlar eski ile veyahut diğer akımlarla etkileşim içinde bulunabilirler. Bu bilinçli yapılabileceği gibi, salt etkilenme biçiminde de kendini gösterebilir. Yahya Kemal de bu doğrultuda Türk tarihi, kültürü ve folkloru ile ilgili verileri Cumhuriyet devri şiirinde son derece güzel örneklerle vücuda getiren büyük bir şairimizdir. Anahtar Kelimeler: Halk bilimi, Türk Edebiyatı, Şiir. Abstract In our study we try to present folkloric elements located in the poem " Akıncılar " by Yahya Kemal Beyatlı one of the important poets in Turkish Literature, firstly a brief information is given about the poet's life and then the poem is examined. In the following part, folkloric findings in the poem are listed and finally it is shortly evaluated.In all branches of the art, the artists who present their products to the service of mankind can't be abstracted social values and social environment which they belong to. This is valid in literature researches as well.
Bu çalışmada, sözlü ve anonim halk edebiyatı ürünlerinden olan köy seyirlik oyunlarının, Kuzeybat... more Bu çalışmada, sözlü ve anonim halk edebiyatı ürünlerinden olan köy seyirlik oyunlarının, Kuzeybatı Anadolu coğrafyasında, Çanakkale ili, Dümrek Köyü’nde günümüzde de yaşatılmaya devam edilen bir örneği olan Oturtma Eğlencesi ile ilgili derleme ve bulgular aktarılmaya çalışılmaktadır. Çalışmamız yöredeki uygulamalarda katılımlı gözlem ve kaynak kişi görüşmeleri ile vücuda getirilmiş ve elde edilen bulgular yazımızda üç bölüm altında kaleme alınmıştır. İlk bölümümüz olan giriş bölümünde köy seyirlik oyunlarının genel mahiyeti ve uygulama karakteristiği üzerinde durularak bölümün sonunda araştırmanın yapıldığı saha olan Dümrek Köyü tanıtılmaya çalışılmıştır. İkinci Bölüm olan Oturtma Eğlencesi ve İçeriği bölümünde, söz konusu seyirlik oyun örneğinin ne zaman ve hangi koşullarda gerçekleştirildiği, içeriğinde nasıl parodiler ve skeçlerin bulunduğu ve bunların kısaca nasıl oynandığı üzerinde durulmuştur. Sonuç Bölümünde ise günümüzde köy seyirlik oyunlarının popüler kültür olgusu içerisinde önemini gittikçe yitirdiği, bu bağlamda Oturtma Eğlencesinin önemli bir örnek olduğu düşüncesi önerilmektedir. Ekler bölümündeki fotoğraflarla da oyunun çeşitli parodilerinin örneklenmesi yoluna gidilmiştir. Çalışmamızın genel amacı Anadolu halkının birleşme, toplanma vasıtası olan seyirlik oyunların gün be gün azalması hasebiyle rastlanan örnekleri Türk folklor dünyasına sunmaktır.
ÖZET Tarihsel süreç içerisinde başlangıçta hayvancılığa bağlı, göçebe karakterli bir üretim biçim... more ÖZET Tarihsel süreç içerisinde başlangıçta hayvancılığa bağlı, göçebe karakterli bir üretim biçimi uygulayan Türk milleti, bu hayat tarzına uygun bir anlayış ile genellikle büyükbaş ve küçükbaş hayvancılığa meyletmiş, yerleşik hayata geçmesiyle beraber hayvancılık anlayışına yerleşik düzene uygun yeni biçimleri de katmaya başlamıştır. Yerleşik düzenle birlikte kümes hayvancılığı gibi arıcılık ve bal üretimi faaliyetleri de uygulanmaya başlanmıştır. Başlangıçta yaban hayatı içerisinde rastladığımız arı ve balın artık bir üretim tarzı olarak uygulanması sözü edilen yerleşik düzenin uygulamaları olarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla Türk tarım tarihi içerisinde kültür arıcılığıyla nispeten daha geç dönemlerde tanıştığımız açıktır. Arıcılık faaliyetleri ile ilgili akademik çalışmalarda, konunun genellikle teknik ve zirai boyutuyla, arı sağlığı, arı ırkları, bal verimi gibi tarımsal üretim dallarıyla ilgilenilmiş ve bunlarla ilgili araştırmalar vücuda getirilmiştir. Buna rağmen konunun halkbilimi açısından değerlendirilmesi noktasında yayın ve araştırma sayısı oldukça sınırlı düzeyde kalmıştır. Bu doğrultuda, hayvancılığa bağlı bir tarımsal üretim şekli olması nedeniyle arıcılığın ve arıcılığa bağlı ürünlerin çevresinde gelenek, inanç gibi folklorik malzemelerin de üretilmiş olabileceği muhtemeldir. Bu temel varsayım üzerinde şekillendirmeye çalıştığımız araştırmamız bu özelliği ile, arıcılık ve bala bağlı inanç ve gelenekler konusunda, bir ilk deneme olacaktır. Çalışma, arıcılığın Türk kültür tarihindeki gelişimini, alanla ilgili sosyal bilimsel çalışmaları, dini metinlerde arının ve balın durumunu, Anadolu sahasında rastlanan inanma, uygulama gibi folklorik örnekleri sözlü ve yazılı kaynaklardan yapılan derlemelerle ele alarak meselenin halkbilimi alanına bir katkı sağlaması öngörülmüştür.
İnsanoğlunun çağlar içinde ürettiği maddi manevi tüm kültürel ürünleri araştırma sahasına alan ha... more İnsanoğlunun çağlar içinde ürettiği maddi manevi tüm kültürel ürünleri araştırma sahasına alan halk bilimi, sosyal bilimlerin en geniş etkileşim imkânına sahip ve disiplinler arası çalışmalara en müsait alanı olarak karşımıza çıkmaktadır. Mevcut anlatı geleneği içerisinde, sözlü kültür ortamında şekillenen halk bilimi ürünleri, pozitif bilimlerin yanında sanat dallarıyla da çeşitli ilişkiler içerisinde buluna gelmiştir. Bir kurgu sanatı olan sinema da, halk bilimi ürünlerinden doğrudan ya da dolaylı olarak beslenen mecralardan biridir. Bir bakıma edebiyatın görüntü ile sunulması anlamına da gelen sinema sanatında üretici, içinde bulunulan toplumdan bağımsız düşünülemeyecek ve elbette ki kültürel kodlarından yararlanarak mensup olduğu halkın birikimini sanatında yansıtacaktır. Türk sinemasında da tarihsel evrimi içerisinde dramından, macera filmine, tarihi yapımlarından, korku eserlerine, müzikalinden, güldürüsüne halkbilimi ürünlerinden faydalanıldığı bilinmektedir. Türk sineması külliyatı içerisinde akla ilk gelen isimlerden biri olan Kemal Sunal ise, sadece bir karakter olmanın ötesine geçerek, rol aldığı eserlerde senarist, yapımcı ve yönetmenlerinin üzerine çıkmış, tıpkı batıdaki Şarlo gibi başlı başına bir güldürü ekolü haline gelmiştir. Sadece Şaban rolünde değil, diğer tüm rollerinde de Türk mizah kültürünün yansımalarını hissettiren Kemal Sunal’ın toplumsal hafızada sürekli yer işgal etmesi de şüphesiz insanımızın kavrayışını, anlayışını, yaşayış ve düşünüş özelliklerini sunmasıyla alakalıdır.Bu özellikleri ile Kemal Sunal, kültürel bellekteki Keloğlan, Nasreddin Hoca, Karagöz, Meddah gibi anlatı geleneğinin sinemadaki yansıması haline gelmiştir. Bu bildiride, mekân olarak Ankara’nın seçildiği üç Kemal Sunal filmi olan Köyden İndim Şehire (1974), Zübük (1980) ve Düttürü Dünya (1988)filmlerinin kısa özetleri verilerek bu filmlerde tespit edilen halk bilimi ürünleri sıralanacak, Ankara’nın söz konusu filmlerdeki görünümü ve Kemal Sunal filmleri özelinde halk bilimi verimlerinin aktarımında sinema eserlerinin önemi üzerindeki değerlendirmeler sunulmaya çalışılacaktır.
TOKÜAD Uluslararası Toplum ve Kültür Araştırmaları Sempozyumu, 2019
Sinema sanatı içerisinde çok farklı isim, amaç ve işlevleri yerine getirmek için çekilen belgesel... more Sinema sanatı içerisinde çok farklı isim, amaç ve işlevleri yerine getirmek için çekilen belgesel filmler genel olarak toplumların doğal, etnik, kültürel, tarihi, sosyal vd. dokularını sunma amacıyla kullanılan bir tür olarak ele alınmaktadır. Bu doğrultuda belgesel filmlerin de kendi içerisinde pek çok alt türü olduğu görülebilir. İlk olarak S. Sherman (1977) tarafından ortaya atılan “folklorik film” terimi de bu alt türlerden biri olarak halk bilimi çalışmalarında son çeyrekte irdelenen bir kavramdır. Folklorik filmler, belgesel amaçlı olarak geleneklere odaklanan, etnik yapı, cinsiyet, yaş, aile, mesleki örgütlenme, din veya bölgelere bağlı olarak oluşan geleneksel davranışlar, ritüeller, törenler, halk sanatları, maddi kültür ürünleri, oyunlar, sözel doku, halk müziği gibi folklorik ögeler özelinde oluşturulan yapımlardır. Kurgusu ve senaryosu bu amaçlar doğrultusunda meydana getirilen folklorik filmler bu anlamda durum tespiti yapan bilindik belgesellerden ayrı düşünülmelidir. Çalışmada ele alınacak olan “Sıraç” belgeseli de yaratıcısının çizdiği kurgu, senaryo ve karakterler etrafında doğrudan doğruya bir etnik gruba ait folklor malzemesine odaklandığı için “folklorik film” bakışıyla ele alınacak, filmin görsel unsurları buna göre değerlendirilecektir. Yöntemsel olarak içerik analizinin uygulanacağı bu çalışmada aynı zamanda belgeselin metinsel, sözel dokusu da incelenecektir. Anahtar Sözcükler: Folklorik Film, Belgesel, Sıraç, Film, Sinema.
ABSTRACT: Documentary films, which are shot in order to fulfill various names, aims and functions in the art of cinema, generally include the natural, ethnic, cultural, historical, social, and so on. textures. In this respect, it can be seen that documentary films have many subtypes in itself. The term of folkloric film, which was first put forward by S. Sherman (1977), is one of these sub-genres, a concept studied in folklore studies in the last quarter. Folkloric films focus on traditions for documentary purposes, such as traditional behaviors, rituals, ceremonies, folk arts, material culture products, plays, verbal texture, folk music, items are custom made. Folkloric films whose fiction and script were created in line with these aims should be considered separately from the familiar documentaries that make the due diligence. Since the documentary “Sıraç” which will be discussed in the study, focuses directly on the folklore material of an ethnic group, the visual elements of the film will be evaluated accordingly. In this study, which will be applied methodically content analysis, the textual and verbal texture of the documentary will be examined. Keywords: Folkloric Film, Documentary, Sıraç, Film, Cinema.
TOKÜAD Uluslararası Toplum ve Kültür Araştırmaları Sempozyumu, 2019
ÖZET: Âşık edebiyatı geleneği içerisinde destan türü, âşıkların değerli gördükleri kişi, nesne, o... more ÖZET: Âşık edebiyatı geleneği içerisinde destan türü, âşıkların değerli gördükleri kişi, nesne, olay, durum gibi çok çeşitli konularla ilgili olarak çeşitli makamlarda söyledikleri şiirlerdir. Aynı zamanda bir nazım şeklinin de adı olan destan daha çok 8’li ve 11’li hece ölçüsü ile dörtlükler halinde ve koşma şekliyle oluşturulmakta ve icra edilmektedir. Tematik olarak çok çeşitli olmasından dolayı destanlar, oldukça geniş bir tasnife tabi tutulabilmektedirler. Âşıklık geleneğinde destan türü sahip olduğu konu çeşitliliği ile aynı zamanda araştırmacılara, aşığın yaşadığı döneme ışık tutabilecek tarzda bir kültürel, sosyal, politik ve ekonomik yorumlama olanağı da verebilmektedir. Çalışmada ele alınan “Ortakçı Destanı” da 19.yy Kütahya’sında yaşamış halk şairi Hacı Pesendî’ye ait 54 dörtlükten oluşan bir destandır. Kütahya’da yaşayan bir köylü ile şehirlinin “ortakçılık” yapma etrafındaki diyaloglarını içeren destan, şairin bakışıyla köylünün kurnazlık yaparak şehirliden istifade ettiği fikrini işlemektedir. Gerek mizahi dili gerekse şehirli bakışıyla köylüyü eleştirmesi bakımından oldukça ilginç olan destan, aynı zamanda dilindeki yerel söyleyişler ve kimi adlandırmalar ile tarım, hayvancılık çerçevesinde halk ekonomisine ve 19.yy. Kütahya kırsalının durumuna yönelik bazı sosyolojik çıkarımlar yapılmasına müsait bir anlatıma sahiptir. Çalışmada öncelikle kısaca âşık edebiyatı geleneğinde destan türü üzerinde durulacak, ardından Pesendî’nin hayatı ve destanla ilgili bilgi verilerek, destanın folklorik perspektif altında yorumlanmasına geçilecektir. Bu noktada özellikle Pesendî’nin köylüyü eleştirel bir gözle sunmasının altında yatan etmenler de sorgulanacaktır. Anahtar Kelimeler: Destan, Hacı Pesendî, Kütahya, Ortakçı Destanı.
ABSTRACT: Within the minstrel literature tradition, the epic genre is the poems that the minstrels say in various makams about various subjects such as people, objects, events and situations they deem valuable. The epic, which is also the name of a verse form, is formed and executed in quaternities and “koşma” style with the size of 8 and 11 syllables. Due to the wide variety of thematic epics, they can be classified in a very wide range. In the minstrel tradition, the epic genre, with its diversity of subjects, can also give researchers the opportunity to interpret culturally, socially, politically and economically so as to shed light on the period in which the minstel’s lives. “The Ortakçı Destan” discussed in the study is a epic of 54 quatrains belonging to the folk poet Hacı Pesendî who lived in Kütahya in the 19th century. The Destan, which includes dialogues between a villager and a citizen living in Kütahya around “sharecropper”, is the subject of the idea that the villager makes use of the cityman by cunning. The Destan, which is very interesting in terms of its humorous language and its criticism of the peasant with its urban perspective, is also known for its local narratives and some naming in its language. It has a suitable narrative which can be used to make some sociological inferences about the situation of Kütahya countryside. In this study, first of all, the Destan genre will be emphasized briefly in the minstrel literature tradition, then information will be given about the life of Pesendî and the Destan will be interpreted under folkloric perspective. At this point, especially the factors underlying Pesendî's critical presentation of the peasant will be questioned. Keywords: Destan, Hacı Pesendî, Kütahya, Ortakçı Destanı.
Türkiye’deki deve varlığı sayılarına ve dağılımına bakıldığında Anadolu’da eski zamanlarda yük ta... more Türkiye’deki deve varlığı sayılarına ve dağılımına bakıldığında Anadolu’da eski zamanlarda yük taşımak amacıyla kullanılan develerin son yıllarda deve güreşleri organizasyonlarında kullanıldığı ve bunun etrafında bir kültürel mirasın geliştiği görülmektedir. Bu mirasa bağlı olarak devecilik etrafında oluşmuş folklorik birikim kültür turizmi ekseninde görünür kılınmaya başlanmıştır. Ege bölgesinde sıkça rastlanan deve güreşleri, alan araştırmasının gerçekleştirildiği Çanakkale’nin değişik yerlerinde de yapılagelmektedir. Çalışma, Çanakkale özelinde halk kültüründe deveciliğin bugünkü görünümüne odaklanmakla birlikte, tarihsel ve çevresel bağlamında bazı perspektiflerin analizlerine de yer vermektedir. Çanakkale’de deve yetiştiriciliği etrafında oluşan folklorik birikimin ortaya konulması amaçlanan bu çalışmada, veriler Eylül-Kasım 2017 tarihleri arasında gerçekleştirilen saha çalışmalarında mülakat yapılan deve yetiştiricileri ve deve güreşleri cazgırlarından elde edilmiştir. Devenin küçük yaşlardan itibaren nasıl yetiştirildiği, güreş teknikleri, deve güreşlerinin zamanı, deve güreşlerinin kökenleri hakkında sözlü gelenekteki anlatılar, deve etrafında oluşan halk inanışları, havut hayırı, havut süslemeleri, geleneksel halk baytarlığı, yöresel adlandırmalar, atasözü ve deyimler ile cazgır salavatlamaları / manileri çalışmanın konusunu oluşturmaktadır.
Batıda 19.yüzyılın ilk yarısı itibariyle başladığı kabul edilen halk bilimi çalışmalarının ülkemi... more Batıda 19.yüzyılın ilk yarısı itibariyle başladığı kabul edilen halk bilimi çalışmalarının ülkemizdeki seyri de takip eden yüzyılın başlarına tarihlenebilmektedir. Ülkemizdeki ilk çalışmalar genel olarak halk bilimini tanıtıcı makaleler düzeyinde iken, 1920 yılında Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde kurulan “Hars Dairesi” ile derleme çalışmalarının yurdun dört bir tarafında başlatıldığı görülmektedir. Konunun akademi boyutunda ele alınışı ise 1924 yılında kurulan Türkiyat Enstitüsü ile gerçekleşmiştir. Bilimsel yöntemlerle hazırlanan çeşitli monografik çalışmalar aynı zamanda enstitünün akademik yayın ortamı olan Türkiyat Mecmuası’nda yayımlanma ortamı da bulmuşlardır. Günümüz Türkiye’sinde ise 201 üniversite ile sürekli bir gelişim içerisinde bulunan akademik ortamda halk bilimi çalışmalarının da önemli ölçüde arttığı ve gerek yüksek lisans, gerekse doktora düzeyinde pek çok araştırmanın oluşturulduğu göze çarpmaktadır. Halk bilimi çalışmalarının hem müstakil bilim dalı olarak Halk Bilimi (Folklor) Anabilim Dalı bünyesinde hem de Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı altında oluşturulduğu üniversitelerimizde özellikle doktora seviyesindeki çalışmaların 2000 yılından günümüze 300’ü geçtiği görülebilmektedir. Ülkemizdeki seyri itibariyle 95 yıl önceye götürülebilen akademik halk bilimi çalışmalarının günümüzdeki durumunu ortaya koymayı amaçlayan bu araştırmada 2000-2019 yılları arasında Türkiye’deki üniversitelerde hazırlanan veya hazırlanmakta olan Türk halk bilimi doktora tezleri örneklemi üzerinde çalışılmıştır. Bu doktora tezleri, içerik analizi yöntemi ile hazırlayanların cinsiyetleri, üniversiteleri; danışmanların unvanları; tezlerin konuları ve yöntemleri gibi çeşitli değişkenler üzerinden incelenmiştir. Neticede Türk halk bilimi akademik çalışmalarının son yirmi yılındaki durumu ile ilgili bir portre çizilerek alanda çalışma yapacaklara fikir verilmeye, alandaki genel eğilimlerin veya bakir konuların tespit edilmesine çalışılmıştır.
Kitle iletisim araclari icerisinde yediden yetmise herkesin yogun bir temas hâlinde oldugu intern... more Kitle iletisim araclari icerisinde yediden yetmise herkesin yogun bir temas hâlinde oldugu internet, ortaya ciktigi temel amac olan askeri haber alma vasfindan oldukca farklilasarak gunumuzde bireylerin gunluk rutinleri icerisinde en cok vakit gecirdikleri, kendi duygu ve dusunce dunyalarina uygun cesitli icerikleri urettikleri, paylastiklari veya takip ettikleri bir sosyal ortam hâline gelmistir. Sosyal medya adi verilen internet platformlari araciligiyla meydana gelen bu donusum yeni medya ortamlarini takip eden kitlelerin begenileri, ilgileri, egilimleri dogrultusunda kisa zaman icerisinde birbirinden farkli akimlarin ortaya cikmasini saglamistir. Genellikle Amerika ve Avrupali kullanicilar arasinda ortaya cikan ve benzer kurgudaki fotograf ve videolarin paylasilmasina dayanan bu akimlardan biri de onculu 2002 de Kita Amerika’sinda gorulen; Turkiye sahasinda ise 2009 yilindan itibaren “…Icin Cal/ Soyle/ Oku” etiketleri ile yayginlasan video icerikleridir. YouTube basta olmak uzer...
Artists who produce literary works cannot be considered independent of the cultural environment t... more Artists who produce literary works cannot be considered independent of the cultural environment they live in. This brings to the agenda the creation of many studies in the field of folklore that examine the folkloric representations in modern literature products. In this study, it is aimed to interpret the representations of folklore in his serial novels named and belongs to Ayfer Kafkas. The ones that were determined were classified and interpreted within the framework of the cadres of the folklore field, and it was s about folk architecture, transition periods, dressing and handicrafts, spectacle genres, folk beliefs and medicine were given. Another richness of the work is that the intensely stressed mythic-mystical narration contains similar aspects from the genres of the narrative tradition. Finally it has been seen that the education of the author of the work and the social environment in which she grew up were reflected in the work to a large extent and skillfully.
Türküler, halk şiirinin ezgili örnekleri olarak toplumsal hayatın pek çok alanında yaygın biçimde... more Türküler, halk şiirinin ezgili örnekleri olarak toplumsal hayatın pek çok alanında yaygın biçimde yaşatılan ve hemen her konuda söylenegelen türlerinden biridir. Bu yaygınlığı itibariyle aynı zamanda halkbilimi ürünlerinin tüm işlevleri doğrultusunda birçok açık veya gizli işlevi de yerine getiren türküler, dönem dönem politik-ideolojik düşünceleri yansıtmakta da kullanılmış hatta türkülerin sözlerinin bir kısmı yahut tamamı bu amaçla değiştirilmiştir. Türkiye’de sağ veya sol siyasi ideolojilerin pek çok defa kendi düşüncelerine göre yeniden yapılandırdığı türküler siyasi hareketliliğin yoğun olduğu zamanlarda veya seçim meydanlarında propaganda aracı olarak kullanılmıştır. Ülkemizdeki türkü geleneğinin yirminci yüzyılın ikinci yarısından itibaren içinde bulunduğu siyasal ve toplumsal şartların üzerinde kısaca durulan çalışmada, özellikle 60’lı yıllardan günümüze kadar gelen süreç içerisinde birbirinden farklı ideolojik eğilimlere mensup icracılar tarafından siyasi-ideolojik amaçlar...
Toplumun tum fertlerinin uymak zorunda oldugu ve sosyal duzeni saglamaya yonelik kurallar dizgesi... more Toplumun tum fertlerinin uymak zorunda oldugu ve sosyal duzeni saglamaya yonelik kurallar dizgesi olarak anlamlandirabilecegimiz hukuk kavraminin halk gelenegi icinde yazili olmayan bir boyutu da halk hukuku kavramidir. Folklor arastirmalarinda halk bilgisi kadrolari icinde incelenen halk hukuku uygulamalari, toplumsal yasamin en eski donemlerinden beri uygulana gelen sosyal anlasmalar butunudur. Kirsal yasam icerisindeki tum etkinliklerin belirleyicisi olarak halk hukuku uygulamalari, halk yasaminin temel unsurlarindan biri olan toprakla ilgili tasarruflarda da varligini hissettirmektedir. Beslenmeden, mimariye, mitolojik uygulamalardan, dini tasavvura kadar, halk yaratmalarinin her asamasinda kutsal bir kaynak vazifesi goren toprak; tarim toplumlarinin basat gecim kaynagi olmasi nedeniyle de, edinilmesi, isletilmesi, devredilmesi noktalarinda da oldukca onemsenmis ve halk hukuku duzleminin icerisinde surekli var olagelmistir. Tarim toplumlarinin hepsinde hukuk kurallarinin olusumu...
Uploads
Makaleler
bir temas hâlinde olduğu internet, ortaya çıktığı temel amaç olan
askeri haber alma vasfından oldukça farklılaşarak günümüzde
bireylerin günlük rutinleri içerisinde en çok vakit geçirdikleri, kendi
duygu ve düşünce dünyalarına uygun çeşitli içerikleri ürettikleri,
paylaştıkları veya takip ettikleri bir sosyal ortam hâline gelmiştir.
Sosyal medya adı verilen internet platformları aracılığıyla meydana
gelen bu dönüşüm yeni medya ortamlarını takip eden kitlelerin
beğenileri, ilgileri, eğilimleri doğrultusunda kısa zaman içerisinde
birbirinden farklı akımların ortaya çıkmasını sağlamıştır. Genellikle
Amerika ve Avrupalı kullanıcılar arasında ortaya çıkan ve benzer
kurgudaki fotoğraf ve videoların paylaşılmasına dayanan bu
akımlardan biri de öncülü 2002 de Kıta Amerika’sında görülen;
Türkiye sahasında ise 2009 yılından itibaren “…İçin Çal/ Söyle/ Oku”
etiketleri ile yaygınlaşan video içerikleridir. YouTube başta olmak
üzere çeşitli platformlarda paylaşılan bu etikete sahip içerikler
zamanla pek çok konu ve amaç doğrultusunda çeşitlenmiş ve çok
farklı işlevleri yerine getirir bir hâl almıştır.
Çalışmada, internet ve sosyal medya kavramları üzerinde kısaca
durulmasının ardından bu ortamlarda Türkiye sahası kullanıcılar
tarafından ilgiyle karşılanan ve 2020 yılının ikinci yarısına değin
YouTube platformunda paylaşıldığı tespit edilen 300’ü aşkın “…İçin
Çal/ Söyle/ Oku” etiketli video içeriği, isim, yüklenme tarihi, süre,
müzikal-sözel-görsel doku, yayıncı, görüntülenme sayısı, konu-amaç
ve link bilgileri ile fişlenerek içerik çözümlemesi yöntemi ile tek tek
ele alınmış, ayrıca bunların ortak noktaları ve farklılıkları üzerinde
durularak bu içeriklerin işlevleri yorumlanmıştır. Bu doğrultuda,
başlangıç olarak sosyal sorumluluk düşüncesi ile oluşturulan
içeriklerin, kutlama, tanıtım-reklam, protesto, mesleki-kültürel birlik beraberlik gibi amaçlarla da hazırlanarak paylaşıldıkları ve zamanla folklorun işlevleri ile orantılı olarak eğlence, ticari-ekonomik, sosyal, kültürel, eğitimsel ve protesto yönlerinden bazı işlevler kazandıkları ve değişen şartlar altında, güncel olaylara uygun biçimde yeni konu, işlev ve bağlamlarla çeşitlenerek yaygınlaştıkları tespit edilmiştir.
Çalışmamız yöredeki uygulamalarda katılımlı gözlem ve kaynak kişi görüşmeleri ile vücuda getirilmiş ve elde edilen bulgular yazımızda üç bölüm altında kaleme alınmıştır.
İlk bölümümüz olan giriş bölümünde köy seyirlik oyunlarının genel mahiyeti ve uygulama karakteristiği üzerinde durularak bölümün sonunda araştırmanın yapıldığı saha olan Dümrek Köyü tanıtılmaya çalışılmıştır.
İkinci Bölüm olan Oturtma Eğlencesi ve İçeriği bölümünde, söz konusu seyirlik oyun örneğinin ne zaman ve hangi koşullarda gerçekleştirildiği, içeriğinde nasıl parodiler ve skeçlerin bulunduğu ve bunların kısaca nasıl oynandığı üzerinde durulmuştur.
Sonuç Bölümünde ise günümüzde köy seyirlik oyunlarının popüler kültür olgusu içerisinde önemini gittikçe yitirdiği, bu bağlamda Oturtma Eğlencesinin önemli bir örnek olduğu düşüncesi önerilmektedir. Ekler bölümündeki fotoğraflarla da oyunun çeşitli parodilerinin örneklenmesi yoluna gidilmiştir.
Çalışmamızın genel amacı Anadolu halkının birleşme, toplanma vasıtası olan seyirlik oyunların gün be gün azalması hasebiyle rastlanan örnekleri Türk folklor dünyasına sunmaktır.
Kitap ve Kitap Bölümleri
bir temas hâlinde olduğu internet, ortaya çıktığı temel amaç olan
askeri haber alma vasfından oldukça farklılaşarak günümüzde
bireylerin günlük rutinleri içerisinde en çok vakit geçirdikleri, kendi
duygu ve düşünce dünyalarına uygun çeşitli içerikleri ürettikleri,
paylaştıkları veya takip ettikleri bir sosyal ortam hâline gelmiştir.
Sosyal medya adı verilen internet platformları aracılığıyla meydana
gelen bu dönüşüm yeni medya ortamlarını takip eden kitlelerin
beğenileri, ilgileri, eğilimleri doğrultusunda kısa zaman içerisinde
birbirinden farklı akımların ortaya çıkmasını sağlamıştır. Genellikle
Amerika ve Avrupalı kullanıcılar arasında ortaya çıkan ve benzer
kurgudaki fotoğraf ve videoların paylaşılmasına dayanan bu
akımlardan biri de öncülü 2002 de Kıta Amerika’sında görülen;
Türkiye sahasında ise 2009 yılından itibaren “…İçin Çal/ Söyle/ Oku”
etiketleri ile yaygınlaşan video içerikleridir. YouTube başta olmak
üzere çeşitli platformlarda paylaşılan bu etikete sahip içerikler
zamanla pek çok konu ve amaç doğrultusunda çeşitlenmiş ve çok
farklı işlevleri yerine getirir bir hâl almıştır.
Çalışmada, internet ve sosyal medya kavramları üzerinde kısaca
durulmasının ardından bu ortamlarda Türkiye sahası kullanıcılar
tarafından ilgiyle karşılanan ve 2020 yılının ikinci yarısına değin
YouTube platformunda paylaşıldığı tespit edilen 300’ü aşkın “…İçin
Çal/ Söyle/ Oku” etiketli video içeriği, isim, yüklenme tarihi, süre,
müzikal-sözel-görsel doku, yayıncı, görüntülenme sayısı, konu-amaç
ve link bilgileri ile fişlenerek içerik çözümlemesi yöntemi ile tek tek
ele alınmış, ayrıca bunların ortak noktaları ve farklılıkları üzerinde
durularak bu içeriklerin işlevleri yorumlanmıştır. Bu doğrultuda,
başlangıç olarak sosyal sorumluluk düşüncesi ile oluşturulan
içeriklerin, kutlama, tanıtım-reklam, protesto, mesleki-kültürel birlik beraberlik gibi amaçlarla da hazırlanarak paylaşıldıkları ve zamanla folklorun işlevleri ile orantılı olarak eğlence, ticari-ekonomik, sosyal, kültürel, eğitimsel ve protesto yönlerinden bazı işlevler kazandıkları ve değişen şartlar altında, güncel olaylara uygun biçimde yeni konu, işlev ve bağlamlarla çeşitlenerek yaygınlaştıkları tespit edilmiştir.
Çalışmamız yöredeki uygulamalarda katılımlı gözlem ve kaynak kişi görüşmeleri ile vücuda getirilmiş ve elde edilen bulgular yazımızda üç bölüm altında kaleme alınmıştır.
İlk bölümümüz olan giriş bölümünde köy seyirlik oyunlarının genel mahiyeti ve uygulama karakteristiği üzerinde durularak bölümün sonunda araştırmanın yapıldığı saha olan Dümrek Köyü tanıtılmaya çalışılmıştır.
İkinci Bölüm olan Oturtma Eğlencesi ve İçeriği bölümünde, söz konusu seyirlik oyun örneğinin ne zaman ve hangi koşullarda gerçekleştirildiği, içeriğinde nasıl parodiler ve skeçlerin bulunduğu ve bunların kısaca nasıl oynandığı üzerinde durulmuştur.
Sonuç Bölümünde ise günümüzde köy seyirlik oyunlarının popüler kültür olgusu içerisinde önemini gittikçe yitirdiği, bu bağlamda Oturtma Eğlencesinin önemli bir örnek olduğu düşüncesi önerilmektedir. Ekler bölümündeki fotoğraflarla da oyunun çeşitli parodilerinin örneklenmesi yoluna gidilmiştir.
Çalışmamızın genel amacı Anadolu halkının birleşme, toplanma vasıtası olan seyirlik oyunların gün be gün azalması hasebiyle rastlanan örnekleri Türk folklor dünyasına sunmaktır.
İlk olarak S. Sherman (1977) tarafından ortaya atılan “folklorik film” terimi de bu alt türlerden biri olarak halk bilimi çalışmalarında son çeyrekte irdelenen bir kavramdır. Folklorik filmler, belgesel amaçlı olarak geleneklere odaklanan, etnik yapı, cinsiyet, yaş, aile, mesleki örgütlenme, din veya bölgelere bağlı olarak oluşan geleneksel davranışlar, ritüeller, törenler, halk sanatları, maddi kültür ürünleri, oyunlar, sözel doku, halk müziği gibi folklorik ögeler özelinde oluşturulan yapımlardır. Kurgusu ve
senaryosu bu amaçlar doğrultusunda meydana getirilen folklorik filmler bu anlamda durum tespiti yapan bilindik belgesellerden ayrı düşünülmelidir.
Çalışmada ele alınacak olan “Sıraç” belgeseli de yaratıcısının çizdiği kurgu, senaryo ve karakterler etrafında doğrudan doğruya bir etnik gruba ait folklor malzemesine odaklandığı için “folklorik film” bakışıyla ele alınacak, filmin görsel unsurları buna göre değerlendirilecektir. Yöntemsel olarak içerik analizinin uygulanacağı bu çalışmada aynı zamanda belgeselin metinsel, sözel dokusu da incelenecektir.
Anahtar Sözcükler: Folklorik Film, Belgesel, Sıraç, Film, Sinema.
ABSTRACT: Documentary films, which are shot in order to fulfill various names, aims and functions in the art of cinema, generally include the natural, ethnic, cultural, historical, social, and so on. textures. In this respect, it can be seen that documentary films have many subtypes in itself. The term of folkloric film, which was first put forward by S. Sherman (1977), is one of these sub-genres, a concept studied in folklore studies in the last quarter.
Folkloric films focus on traditions for documentary purposes, such as traditional behaviors, rituals, ceremonies, folk arts, material culture products, plays, verbal texture, folk music, items are custom made. Folkloric films whose fiction and script were created in line with these aims should be considered separately from the familiar documentaries that make the due diligence. Since the documentary “Sıraç” which will be discussed in the study, focuses directly on the folklore material of an ethnic group, the visual elements of the film will be evaluated accordingly. In this study, which will be applied methodically content analysis, the textual and verbal texture of the documentary will be examined.
Keywords: Folkloric Film, Documentary, Sıraç, Film, Cinema.
Çalışmada ele alınan “Ortakçı Destanı” da 19.yy Kütahya’sında yaşamış halk şairi Hacı Pesendî’ye ait 54 dörtlükten oluşan bir destandır. Kütahya’da yaşayan bir köylü ile şehirlinin “ortakçılık” yapma etrafındaki diyaloglarını içeren destan, şairin bakışıyla köylünün kurnazlık yaparak şehirliden istifade ettiği fikrini işlemektedir.
Gerek mizahi dili gerekse şehirli bakışıyla köylüyü eleştirmesi bakımından oldukça ilginç olan destan, aynı zamanda dilindeki yerel söyleyişler ve kimi adlandırmalar ile tarım, hayvancılık çerçevesinde halk ekonomisine ve 19.yy. Kütahya kırsalının durumuna yönelik bazı sosyolojik çıkarımlar yapılmasına müsait bir anlatıma sahiptir.
Çalışmada öncelikle kısaca âşık edebiyatı geleneğinde destan türü üzerinde durulacak, ardından Pesendî’nin hayatı ve destanla ilgili bilgi verilerek, destanın folklorik perspektif altında yorumlanmasına geçilecektir. Bu noktada özellikle Pesendî’nin köylüyü eleştirel bir gözle sunmasının altında yatan etmenler de sorgulanacaktır.
Anahtar Kelimeler: Destan, Hacı Pesendî, Kütahya, Ortakçı Destanı.
ABSTRACT: Within the minstrel literature tradition, the epic genre is the poems that the minstrels say in various makams about various subjects such as people, objects, events and situations they deem valuable. The epic, which is also the name of a verse form, is formed and executed in quaternities and “koşma” style with the size of 8 and 11 syllables. Due to the wide variety of thematic epics, they can be classified in a very wide range. In the minstrel tradition, the epic genre, with its diversity of subjects, can also give researchers the opportunity to interpret culturally, socially, politically and economically so as to shed light on the period in which the minstel’s lives.
“The Ortakçı Destan” discussed in the study is a epic of 54 quatrains belonging to the folk poet Hacı Pesendî who lived in Kütahya in the 19th century. The Destan, which includes dialogues between a villager and a citizen living in Kütahya around “sharecropper”, is the subject of the idea that the villager makes use of the cityman by cunning. The Destan, which is very interesting in terms of its humorous language and its criticism of the peasant with its urban perspective, is also known for its local narratives and some naming in its language. It has a suitable narrative which can be used to make some sociological inferences about the situation of Kütahya countryside.
In this study, first of all, the Destan genre will be emphasized briefly in the minstrel literature tradition, then information will be given about the life of Pesendî and the Destan will be interpreted under folkloric perspective. At this point, especially the factors underlying Pesendî's critical presentation of the peasant will be questioned.
Keywords: Destan, Hacı Pesendî, Kütahya, Ortakçı Destanı.