Videos by Abdullah Basaran
- Okumanın Bedensel Hermenötiği'nin temel konuları ve tezleri nelerdir?
- Okuma eylemi nedir, anl... more - Okumanın Bedensel Hermenötiği'nin temel konuları ve tezleri nelerdir?
- Okuma eylemi nedir, anlama nasıl gerçekleşir?
- Okumanın fiziksel boyutu
- Konumlanmışlık: fırlatılmışlık, gelenek, fenomenal saha
- Beden ve metnin kompozisyonu olarak okuma
- Ten ve anlama: Bedenin teni ve metnin teninin birbirine dokunması
- Mutlaklığın olumlanması ve metnin anlaşılması
- Yeni bir cogito olarak muğlak beden
- Bedensel hermenötiğin sonuçları 29 views
Books by Abdullah Basaran
Dedalus, Feb 2018
Postmodernlik hakkındaki ilk çeviriler 90’larda yayımlandı ve tartışılmaya başlandı. İmkânlar el ... more Postmodernlik hakkındaki ilk çeviriler 90’larda yayımlandı ve tartışılmaya başlandı. İmkânlar el verdiğince. Tanımlama çabası içinde ya da okura özet aktarma eğilimi içerisinde bulunan makaleler, metinler yayımlandı, elbette. Hatta, kimi bu kavramı ve yöntemlerini anlama uğraşısı yerine “iyileştirme”ye çalıştı. Ancak bu kitap, meseleyi biraz daha “Türkçe”leştirmeye, bu şekilde postmodernliği, postmodern düşünce, edebiyat ve sanatı anlamaya, tartışanları da geniş fakat belirginleştirilmiş bir kavram tayfı ve tartışma sahası içerisinde tahrik etmeye çabalıyor.
Abdullah Başaran, Postmodern: Felsefe, Edebiyat, Nekahet’te postmodern kuramların bir özetini geçmektense, galatımeşhur bir ibarenin rehabilitasyonunu yapmaya ve postmodernlik diskurunu daha nezih bir şekilde yeniden ele almaya çalışıyor. Rölativizmle, absürdlük, eyyamcılık ve hatta laubalilikle eş tutulabilen bir terim olan “postmodern”e uyguladığı rehabiliteyle birlikte, postmodern düşüncenin, kendi “geleneği” olan ve başka geleneklere de sahip çıkan, çağın getirdiği kurum ve kuruluşların üstanlatılarına karşı gelişen bir “tavır” olduğunu iddia ediyor. Kitabın bu iddiaya dayanarak odaklandığı bir diğer mesele ise, postmodernliğin, zannedildiği gibi “yeni” bir modernlik tarzı ya da “daha iyi” bir gelecek vaat etmekten ziyade, çağa yönelik bu tavrın nasıl geliştirilebileceği ve korunabileceğine dair önerilerini tartışmaya açmak.
Dedalus Kitap, 2017
Spencer Holst'un toplu öyküleri Zebraların Hikâyecisi'nin ilk cildi.
Book Chapters by Abdullah Basaran
Kadın ve Mekân, 2023
Bu yazıda öncelikle felsefe geleneğinde kadının yeri problemini irdeleyeceğim. Ardından bu irdele... more Bu yazıda öncelikle felsefe geleneğinde kadının yeri problemini irdeleyeceğim. Ardından bu irdelemeyi daha da derinleştirmek adına kaynak bir metne, Aristoteles’in Fizik kitabının “yer/mekân” konusunu işlediği 4. Bölüm’e değinecek ve bu bölümün feminist filozof ve fenomenolog Luce Irigaray tarafından nasıl “başka” bir okumaya tabi tutulduğu göstereceğim. Bu doğrultuda kadının paradoksal yerinin, ancak farklı bir okumayla, yani bir arada ve özgürce yaşama imkânını sağlayan “başka” bir mantıkla anlaşılabileceğini ve ikili karşıtları aşan bu yeni mantığın birbirine bir şekilde muhtaç insanlara ne tür ahlaki yükümlülükler getireceğini göstermeye çalışacağım.
Beden ve Anlam (ed. Aysun Aydın, VakıfBank Kültür Yayınları), Apr 2023
Abdullah Başaran “Anlama Dokunmak: Bir Okuma Teorisi Olarak Bedensel/Tensel Hermenötik” başlıklı ... more Abdullah Başaran “Anlama Dokunmak: Bir Okuma Teorisi Olarak Bedensel/Tensel Hermenötik” başlıklı makalesinde, bir metnin okunması sırasında anlamın okurun bedeni ile okunan metin arasındaki karşılaşmada ve bu karşılaşmada yaşanan bedensel/tensel temasta ortaya çıktığını ifade etmektedir. Anlamın bu bedensel temasta ortaya çıktığı, bir bakıma bedene büründüğü bu bakış açısı anlamı temas etmek olarak sunmakta ve değerlendirmektedir. Okurun metne bedeniyle yönelen varlığını okumanın bedensel/tensel hermenötiği bağlamında yorumlayan ve bir okuma teorisi olarak sunan bu yaklaşım, okumaya yönelik doğal duruş ve tavrı felsefi ve fenomenolojik bir duruşa dönüştürmenin olanağını ve ortaya çıkabilecek problemleri tartışmaktadır.
Ekoller ve Kurumlar: Düşünce Bilimleri (Ed. Necip Uyanık, Sıracettin Aslan, İbrahim Halil Çetres, İbrahim Deniz), 2022
Mimarlar Neden Bachelard Okur? [Why Do Architects Read Bachelard?] (Eds. M. Taha Tunç & Sümeyye Yıldız), Oct 2021
Bachelard, hem maddi ve fiziksel derinliği hem manevi ve ruhsal yüzeyi aynı anda ve birbirini dış... more Bachelard, hem maddi ve fiziksel derinliği hem manevi ve ruhsal yüzeyi aynı anda ve birbirini dışlamadan, daha yoğun ve yeğin bir şekilde hissetmek için, varlığın eşiğinden konuşan, dolayısıyla da bedensel ve mekânsal varoluşun imgelerini en yalın hâliyle dile dokuyan şairlere kulak vermemiz gerektiğini belirtir. Eğer Bachelard’ı okumak için çeşitli sebeplerimiz varsa, bize varlığı dolaysız bir şekilde (bir anda) hissettiren dolaylı (şaşırtıcı) şiirsel imgelere kendimizi açmanın ön hazırlıklarını yapması bunların en başta gelenidir. Bachelard’ı, eşiğin açmazında, ufkun belirsizliği ve hayalin sonsuz derinliğinde, varlığı genişletmek için okuruz.
Bitmemiş İnşa: Postmodernizm (ed. Ahmet Melih Karauğuz), May 2020
Analitik bir tarih çizgisi çizerek modernliğin tarihine bir ömür biçmek ve sonunun artık geldiğin... more Analitik bir tarih çizgisi çizerek modernliğin tarihine bir ömür biçmek ve sonunun artık geldiğini ilan etmekten ziyade pek çok eleştiri ve özeleştiriye rağmen hâlâ güçlü kalan ve teknolojiden şehirleşmeye, mimariden felsefeye, eğitimden askeri yapılanmalara kadar her alanda baskısını bir an olsun yitirmeyen modernliğin tasvirini dizgin tanımaz bir ejderhaya benzetmek sanıyorum ki yanlış olmaz. Etrafta bu ejderhayı dizginleyebilecek hiçbir şey kalmamıştır zira her şey (objectum) zaten ejderhaya yani özneye tabidir (subjectum): Çok düşünmeye de gerek yok; özne zaten “kafadan” merkezde, geri kalanlarsa ancak ve ancak onun tebaası olabilir. Özne’nin o kullanmakta gittikçe mahir olduğumuz VR gözlüklerinden tutun da şuncacık çocukların eline tutuşturduğumuz tabletlere kadar artık iyice gelişip serpildiği günümüz dünyasında hayli aşina olduğumuz modernliğin bu kaba hikâyesinin bir sona yaklaştığını ilan etmek fazla fantastik olacaktır. Sonuç olarak diyebiliriz ki modernlik hâlâ kanlı-canlı tepemizdedir. Şu çetrefilli soruyu bir dillendirelim o hâlde: Tepemizde tepinen bu ejderhayı yenmek postmodernliğin harcı mıdır?
Papers Published by Abdullah Basaran
Temaşa, Jun 3, 2024
This essay will address the following question: how did Avicenna, the follower and commentator of... more This essay will address the following question: how did Avicenna, the follower and commentator of Aristotle, manage to achieve a more comprehensive account of "place" (makān) than Aristotle himself did before differently in Categories and Physics. This theory of "place" is also phenomenological, since Avicenna's related works deal with the concrete phenomena of the physical world, thereby describing how place shows itself to us, illustrating the ways we understand through its relation to bodies. Rather than delivering the essence of place, Avicenna delineates the priority of place by expressing that every body that is in the physical world must be emplaced. In other words, there would be no world (ʿālam) without local places particular to the things placed in that world. This ontological power of place not only guarantees every body its "proper place" (that is, every thing has its own place by its very nature) but also describes how places must be filled with bodies (i.e., "thinged"), without falling into the error of identifying one with the other. A phenomenological approach to Avicennan physics, in this essay, will disclose that the power of place designated by Aristotle is strengthened in terms of its uniqueness and irreducibility, before giving way to the supremacy of space (spatium) in modern philosophy.
Hitit Theology Journal, Dec 2023
In this paper, I focus on controversial issues in Gianni Vattimo’s later philosophy concerning re... more In this paper, I focus on controversial issues in Gianni Vattimo’s later philosophy concerning religion.
Marmara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi, Dec 2023
Gödel finds the task of phenomenology analogous to what he pursues in terms of a systematic frame... more Gödel finds the task of phenomenology analogous to what he pursues in terms of a systematic framework for the foundations of mathematics. Husserl’s phenomenology, in Gödel’s account, proliferates the intuition of (mathematical) essences and provides a clarification of meaning of undefinable concepts, such as the antinomies of set theory. Applying the phenomenological reduction to the objective reality of the mathematical world, Gödel believes one obtains a clear experiential reality of the essential characteristics of (mathematical and logical) concepts. Briefly put, what Gödel finds in Husserl’s phenomenology that corresponds to his way of mathematical realism is a thoroughly designated method giving us mathematical essences back again.
Felsefi Düşün, Oct 2023
The rapid growth of information and technological developments that advances gradually every othe... more The rapid growth of information and technological developments that advances gradually every other day since the beginning of 20th century have had an enormous impact on the studies on “space” and engendered “a plural space” or the plurality of spaces (along with places) rather than construing space or place as singular or homogeneous. This variety and heterogeneity of space and place is of highly significance in philosophy and social sciences in terms of creating notions and describing situations. Contrary to the well-accepted opinion, Turkish language includes a great deal of words, roots, and derivations coming from various languages in order for rendering the aforementioned plurality and variety of newlyformed concepts related to space and place, so that those who do philosophy in Turkish take the responsibility of clarifying and explicating the spatial and platial terms, distinguishing between them, and locating the place of each and every other one. This paper explicitly aims at uncovering the distinctive (even sui generis) place of the Turkish term mekân (meaning both “space/room” and “place/location”), whose development and transformation also corresponds to the Republican era. Presenting and evaluating with ample examples of how mekân and other related spatial/platial terms (e.g., uzay, uzam, yer) are used in Turkish philosophical monographs and translations of the Republican era (indicating the efforts of converting the words into their Turkish roots and the construction of a philosophical language), this article will claim that mekân is not a general, comprehensive concept but a term that holds, tightens, and consolidates everywhere in such a way there would be left no room for meaninglessness. The term mekân is ingeniously able to fill all the empty gaps and breaches of our understanding of space and place.
Journal of Ilahiyat Researches, Dec 2023
This article aims (1) to explore the intersections of Rudolf Bultmann and Hans-Georg Gadamer— one... more This article aims (1) to explore the intersections of Rudolf Bultmann and Hans-Georg Gadamer— one theologian and the other philosopher, the leading two figures of 20th-century hermeneutics— (2) to address the platial and textual interactions of these two thinkers, and finally (3) to scrutinize their main disagreements in their understanding of hermeneutics. Bultmann and Gadamer, during the years they spent together in Marburg, both engaged in the hermeneutical activities of reading and interpreting classical texts and aimed to transform hermeneutics into a supradisciplinary field through different channels such as theology, philosophy, history, and literature in the 20th century. Despite all their differences and disagreements, these two thinkers have transformed Martin Heidegger’s existential philosophy and his critique of objectifying thinking into hermeneutic procedures for the reception of classical and eminent texts—sacred or not—and for the methods of how the contemporary reader appropriates them, i.e., making them their own. Thus, historical texts will be revived for the reader here and now, and a genuine dialogue will occur between them. As a result, with the works of the theologian Bultmann and the philosopher Gadamer, the hallmark of hermeneutics has been to propose a manner for how to read classical and eminent texts more effectively. The purpose of this article is to trace the lifelong conversation of Bultmann and Gadamer, who created this proposal, and to show the dynamics of overlap and conflict that expand a wide academic field, from theology to philosophy, history to literary theory.
Monograf Journal, 2022
Bibliyoterapi; dilin, anlatının, kurgunun yazan ve okuyana, konuşan ve dinleyene iyi geldiği ve b... more Bibliyoterapi; dilin, anlatının, kurgunun yazan ve okuyana, konuşan ve dinleyene iyi geldiği ve buluştukları edebiyat edimlerinde birbirlerine sağaltıcı etkide bulunduğu iddiasındadır; buna göre edebiyatın gücü, benzer dertlerden muzdarip kişilerin ortak kaderlerini paylaşacakları, paylaştıkça çoğalacakları bir imkân vermesindedir. Ancak edebiyatın tedavi edici niteliği tasvir edilirken, sadece iyileştirici yönüyle kısıtlanmayıp tarafların geçirdiği nekahet sürecinin muğlaklığının da göz önünde bulundurulması gerekir. Nekahet, hastanın iyileşirken yeniden güçten düştüğü, ayağa kalkarken kendini yerde bulduğu, kendine gelme yolunda sağlığa kavuşmayı geciktiren, erteleyen bir süreçtir. Bu makalenin amacı da nekahetin muğlaklığını, sağlık ve terapi söz konusu olduğunda öne çıkan, ancak tuhaf bir şekilde bibliyoterapi metinlerinde göz ardı edilen, iki asli konu doğrultusunda tartışmaktır: beden ve müşterek yönelimsellik.
Sabah Ülkesi, 2021
Hakikat, orada bir yerde kendinden belirli içeriğiyle dururken şiirsel dil onu daima geçerli bir ... more Hakikat, orada bir yerde kendinden belirli içeriğiyle dururken şiirsel dil onu daima geçerli bir şekilde temsil ediyor değildir; şiir, daima farklı bir şekilde ve farklılaşarak icra edilir. Bu da demek oluyor ki, şiir, her bir okuma ediminde, her seferinde, hakikati(ni) ifşa eder; dil de buna uygun olarak şiirde yer alan hakikat iddiasını meşru kılar. Peki dil şiirdeki hakikatin ortaya çıkmasını nasıl sağlar? Dahası, şiirde, ne türden bir hakikat ya da gerçeklik söz konusudur ki böylesine farklı tasvirlere ihtiyaç duyulur? Ve nihayet, bu farklılığı kendiliğinden ihtiva eden şiirin hakikati nedir?
Sabah Ülkesi, Jul 2020
Eğer bir hermenötik faaliyetten, metnin yorumlanmasından bahsedeceksek, bu yorum aslında iki cisi... more Eğer bir hermenötik faaliyetten, metnin yorumlanmasından bahsedeceksek, bu yorum aslında iki cisim arasında gerçekleşen tensel temasın bir yorumudur. Bu yüzden her kompozisyon, yani metinle her karşılaşma, her okumadan bir diğerine değişiklik gösteren, her seferinde başka parçaların ve çeşitli faktörlerin biraraya gelerek eşsiz bir dizilim oluşturduğu duygu(lanım)sal bir tecrübedir. Okumanın bedensel hermenötiğinin amacı da, okur ve metnin birbirine temas ettiği bu kompozisyonun, anlamın ortaya çıktığı bu bileşimsel ilişkinin (compositional engagement) fenomenolojik ve hermenötik bir analizini sunmaktır.
Okuma tecrübesinin okurun zihni ve metnin anlamı arasında gerçekleştiğini düşünmek okuma eylemine... more Okuma tecrübesinin okurun zihni ve metnin anlamı arasında gerçekleştiğini düşünmek okuma eylemine dair naif tutumumuzun bir sonucudur. Buna göre zihin, metnin anlamını kavrar ya da anlayamaz ve kaçırır. Okuma ve okuduğunu anlamanın bu olağan tavır içerisinde değerlendirilmesi, okuma eyleminin iki önemli unsurunu gözden kaçırır: metni algılayan, gören, metne temas eden beden ve temas edilebilir haliyle metnin maddeselliği. Okuma tecrübesi bu ikisi arasında geçer ve beden ile metin, oluşturdukları kompozisyonda anlamın ortaya çıktığı bir forum inşa eder. Peki metinle kurulagelen bu " bedensel ilişki " benim metni anlamamda ne gibi bir rol oynar? Bu makalede, bu zor ve çetrefilli soruya topyekûn bir cevap vermeye yeltenmektense okuma pratiğinde beden sorusu bir problematik haline getirilecek ve mevzubahis soru ilintili başka meselelerle birlikte ortaya konacaktır. Metinle bedensel ilişki sorunsalına bir giriş mahiyetinde kaleme alınan bu deneme, henüz yeni bir girişim olan " bedensel hermenötik " (carnal hermeneutics) alanına dahil olmaktadır.
Heidegger’in dünyanın dünyasallığı analizi ve Gadamer’in irdelediği sahici sorunun ontolojik konu... more Heidegger’in dünyanın dünyasallığı analizi ve Gadamer’in irdelediği sahici sorunun ontolojik konumu üzerine inşa ettiğimiz erken dönem Sokratik diyalogların hermeneutik yorumunu edebî metinlerin okunmasına uygulayacak ve edebî hermeneutiğin temel konularından biri olan sahici edebiyat ile sahici olmayan yani bayağı edebiyat arasındaki göz ardı edilemeyecek mühim farklılıklara işaret edeceğiz. Buna göre, varlığın bir yorumcusu olarak edebî metin, aynı zaman dilimini paylaştığı okura Varlığa dair sahici sorular yöneltebildiği ölçüde sahici bir metin olarak adlandırılabilecektir; ki böylelikle okur da rastladığı bu soruları kendisine sahiden sorabilsin ve başkalarının cevaplarını tekrar etmekten ziyade metnin sorusuna göre kendi cevabını, kendi konumunu belirleyebilsin. Sokratik figür ile edebî metin arasında yaptığımız analojiyle birlikte, sahici metinlerin bizimle hakiki diyaloglara girdiğini ve didaktik bir kaygıdan ziyade yakın bir dost gibi bize eşlik ettiğini iddia edeceğiz.
Uploads
Videos by Abdullah Basaran
- Okuma eylemi nedir, anlama nasıl gerçekleşir?
- Okumanın fiziksel boyutu
- Konumlanmışlık: fırlatılmışlık, gelenek, fenomenal saha
- Beden ve metnin kompozisyonu olarak okuma
- Ten ve anlama: Bedenin teni ve metnin teninin birbirine dokunması
- Mutlaklığın olumlanması ve metnin anlaşılması
- Yeni bir cogito olarak muğlak beden
- Bedensel hermenötiğin sonuçları
Books by Abdullah Basaran
Abdullah Başaran, Postmodern: Felsefe, Edebiyat, Nekahet’te postmodern kuramların bir özetini geçmektense, galatımeşhur bir ibarenin rehabilitasyonunu yapmaya ve postmodernlik diskurunu daha nezih bir şekilde yeniden ele almaya çalışıyor. Rölativizmle, absürdlük, eyyamcılık ve hatta laubalilikle eş tutulabilen bir terim olan “postmodern”e uyguladığı rehabiliteyle birlikte, postmodern düşüncenin, kendi “geleneği” olan ve başka geleneklere de sahip çıkan, çağın getirdiği kurum ve kuruluşların üstanlatılarına karşı gelişen bir “tavır” olduğunu iddia ediyor. Kitabın bu iddiaya dayanarak odaklandığı bir diğer mesele ise, postmodernliğin, zannedildiği gibi “yeni” bir modernlik tarzı ya da “daha iyi” bir gelecek vaat etmekten ziyade, çağa yönelik bu tavrın nasıl geliştirilebileceği ve korunabileceğine dair önerilerini tartışmaya açmak.
Book Chapters by Abdullah Basaran
Papers Published by Abdullah Basaran
- Okuma eylemi nedir, anlama nasıl gerçekleşir?
- Okumanın fiziksel boyutu
- Konumlanmışlık: fırlatılmışlık, gelenek, fenomenal saha
- Beden ve metnin kompozisyonu olarak okuma
- Ten ve anlama: Bedenin teni ve metnin teninin birbirine dokunması
- Mutlaklığın olumlanması ve metnin anlaşılması
- Yeni bir cogito olarak muğlak beden
- Bedensel hermenötiğin sonuçları
Abdullah Başaran, Postmodern: Felsefe, Edebiyat, Nekahet’te postmodern kuramların bir özetini geçmektense, galatımeşhur bir ibarenin rehabilitasyonunu yapmaya ve postmodernlik diskurunu daha nezih bir şekilde yeniden ele almaya çalışıyor. Rölativizmle, absürdlük, eyyamcılık ve hatta laubalilikle eş tutulabilen bir terim olan “postmodern”e uyguladığı rehabiliteyle birlikte, postmodern düşüncenin, kendi “geleneği” olan ve başka geleneklere de sahip çıkan, çağın getirdiği kurum ve kuruluşların üstanlatılarına karşı gelişen bir “tavır” olduğunu iddia ediyor. Kitabın bu iddiaya dayanarak odaklandığı bir diğer mesele ise, postmodernliğin, zannedildiği gibi “yeni” bir modernlik tarzı ya da “daha iyi” bir gelecek vaat etmekten ziyade, çağa yönelik bu tavrın nasıl geliştirilebileceği ve korunabileceğine dair önerilerini tartışmaya açmak.
Co-Advisors: Edward S. Casey & Anne O’Byrne
Chair & Internal Reader: Peter Carravetta
External Reader: Nikolaos Panou
Copyright of the Dissertation is held by the Author. All Rights Reserved.
This work is protected against unauthorized copying under Title 17, United States Code Microform Edition © ProQuest LLC.
ProQuest - 28024896
olacaktır.
Sabahleyin gazete okumak, modern insanın sabah duasıdır. -G. Vattimo
Sabah uyanır uyanmaz modernliğe üç-beş laf atmak post-modern insanın sabah duasıdır. -A.B.
Yürütücüler:
M. Taha Tunç, Doktora Öğrencisi
Abdullah Başaran, Ph.D.
İletişim: [email protected] / [email protected]
Katılımcı formu: https://docs.google.com/forms/d/e/1FAIpQLSdhYr-ywtewIDoLZ_FhjXmFTm1ppBUGNcrHFSyPnNuO2veQDw/viewform